O tatbikat gerçek mi oluyor?
Son dönemlerde ülkemizde ve bölgemizde arka arkaya yaşanan bazı gelişmeleri alt alta dizelim mi? Hadi dizelim:
- Arka arkaya depremler ile sarsılıyoruz. Elazığ depreminde olduğu üzere bu depremlerin yıkıcı etkisinin yanı sıra travmatik/psikolojik etkileri ve yürütülen tartışmalar nedeniyle toplumsal gerilimi artıran yönleri de önemli bir sorun halini aldı.
- Amerikan ordusunun düşünce kuruluşu olduğu bilinen RAND Corporation, Türkiye ile ilgili hazırladığı raporda, “orta kademe askerler rahatsız; yeni bir darbe girişimi bile olabilir” ifadesini kullandı.
- Kanal İstanbul meselesinin siyasi, ekolojik, ekonomik boyutlarının yanı sıra Boğazlar’ın statüsü de sık sık gündeme getirilmekte.
Bunlara ek olarak ABD’nin Batı, Güney ve Doğu bölgemize yönelik hareketliliği de dikkat çekici. Örneğin;
- Yunanistan ile ABD arasında askeri iş birliğini önemli ölçüde genişleten Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması Yunan parlamentosundan geçti. Anlaşma ile Amerikan ordusunun Yunanistan’da üs kurmasının ve bu ülkenin üslerini kullanmasının önü açıldı.
- Kıbrıs Rum Yönetimi, ABD’nin Rum Kesimi’nde üs talebini kabul etti. ABD’nin diplomatik misyonlarının korunmasından sorumlu özel birliğin eğitim ve operasyon ana üssü görevinin yanı sıra, gerektiğinde ABD vatandaşlarını bulundukları alanlardan tahliye etmeyi de üstlenecek askeri üste ‘Amerikan Teknik Özellikleri Eğitim Merkezi’ de kurulacak. Bu, üst düzey özel muharip kuvvetlerin eğitimini üstlenecek bir askeri okul demek.
- ABD Savunma Bakan Yardımcısı Vekili Laura Cooper, ABD Ermenistan Büyükelçiliğinde Ermeni ordusunun 28’inci yıldönümü münasebetiyle düzenlenen etkinlikte, iki ülke arasındaki askeri ilişkinin gelişeceğini ve ABD’nin geleceğin Ermeni komutanlarını yetiştireceğini söyledi.
- Son günlerde Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeler tedirgin edici. İdlib’de Türkiye ile Rusya-Şam yönetimi geriliminin gölgesinde kalan bazı gelişmeler var. ABD-Rusya-Fransa’nın kontrolünde, PKK/PYD ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) uzlaşıya vardı. ENKS’nin bölgedeki ofislerini yeniden açacağı belirtiliyor. Terör örgütü PYD’nin elebaşlarından Şahin Cilo’da son yaptığı açıklamada, ABD askeri anlamda yeni bir çalışma yürüttüklerini söyledi ve yeniden saldırıya geçeceklerini “Tabii ki işgal edilen bölgeleri tekrar halkımıza kazandırmak ve bu bölgeleri işgalcilerden temizlemek için bizim de hazırlıklarımız var. Zaman ve koşullar elverdiğinde bu bölgeler yeniden gerçek sahiplerinin olacaktır. Bu da çok uzun bir zamanı almayacak” sözleriyle itiraf etti.
Bunları neden mi anlattım. Sizleri 18 yıl öncesine, 2002 yılının Temmuz ayına götüreceğim. Amerikan ordusu, 24 Temmuz-15 Ağustos 2002 tarihleri arasında Nevada çölünde bir tatbikat gerçekleştirdi. Bu tatbikatın senaryosuna göre sırasıyla;
- Hedef ülkede çok yıkıcı, büyük bir deprem meydana geliyor.
- Aynı zamanda devletler arası anlaşmazlıklara bakan Dünya Mahkemesi bu ülkenin sınırlarıyla ilgili olarak aleyhine bir karar alıyor.
- Bunun üzerine ordu yönetime el koyuyor.
- Mahkemenin kararına öfkelenen generaller dünya için çok stratejik bir deniz yolunu bloke ediyor.
- Karşılığında Birleşmiş Milletler bu ülkeye uluslararası yaptırım uygulanmasına karar veriyor.
- Ardından Amerikan ordusunun havadan müdahalesi ve kentlerini işgal etmesi gündeme geliyor.
ABD ordusunun envanterine o dönem yeni giren silahların da denendiği tatbikat, Amerikan deniz piyadelerinin düşman güçleriyle 96 saatlik çatışmalardan sonra kentleri ele geçirmesi ve barış gücü oluşturmasıyla sona ermişti.
Senaryoya baktığımızda ilginç ayrıntılar var. Mesela,
- Tatbikatın başlangıç tarihi olan 24 Temmuz, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi Lozan Barış Antlaşmasının yıldönümü.
- Tatbikatın yapıldığı Nevada Çölü, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın ikizi olan San Andreas Fay Hattı’nın komşusu.
- 96 saat, o dönem Türk Silahlı Kuvvetleri’nin seferberlik süresi.
Şimdi yazımın girişindeki maddeleri tek tek yeniden okuyalım. Afaki yorumları pek sevmem ama yine de bunları düşündükçe sizlerin de kafası karışmıyor mu?