Ömer Çelik: 15 Temmuz'da Genel Başkanları, kriz anlarında Belediye Başkanları yok olur!
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gündeme ilişkin basın açıklaması düzenledi. Çelik, Ekrem İmamoğlu'nun İstanbullu mahsur kalmışken balıkçıda İngiliz Büyükelçi ile yemek yemesine tepki gösterdi. Ömer Çelik, "Her krizde yok olan bir tabloyla karşı karşıyayız. 15 Temmuz'da Genel Başkanları, kriz anlarında Belediye Başkanları yok olur." dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul'da kar yağışı sonrası yaşanan sıkıntılar ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi.
Çelik, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun kriz yönetimi yerine İngiltere Büyükelçisi ile lüks bir balıkçıda yemek yemesine tepki gösterdi. Çelik, "Bir krizin ortasında saatlerini büyükelçi ile görüşmeye ayırmanın kriz kadar önemli olduğunu düşünüyor. Bir kriz döneminde bu görüşme yapılmaz. Karşı taraf da bunu anlayışla karşılar. Sizin kriz karşısındaki hassasiyetsizliğiniz görüldü." dedi. Çelik, CHP'nin İBB Başkanı'nın ne yaptığından bile haberdar olmadığını belirterek, parti içinde basit bir iletişimin bile sağlanamadığını ifade etti. Çelik, İBB'nin 2017'den çok daha az yağan kar yağışı karşısında yetersiz ve hazırlıksız kalmasını da, "Bir yönetimsizlik var." sözleri ile eleştirdi.
Çelik'in açıklamaları şöyle:
İBB herkesi tedbire çağırırken bir tek kendisi tedbir almamış. Ortada belediye idaresi adına zaaf olduğu ilk andan itibaren görüldü. İstanbulluya sahip çıkmayan bir belediye yönetimi ortaya çıktı. En basit tedbirlerin bile alınmadığı görüldü. Toplu taşımaya insanların yönlendirilmesi söz konusuyken otobüslere zincir takılmadığı, insanları taşımaya uygun olmadığı görüldü. Bu araçların nasıl savrulduğu görüldü. Daha da acısı krize müdaha etmesi gereken bir kar küreme aracı belediye başkanının yemek yemesi için yolun açılmasına seferber ediliyor. Herkesin siyasi safını İstanbulludan yana, vatandaşımızdan yana olarak değerlendirmesi gerekirken, bu zaafı kimin üzerine yıkarız ile karşı karşıyayız. Bilgilendirmeyi yapması gereken belediye sözcüsünün yurt dışında olduğu öğreniliyor.
Bütün bunlar karşısında CHP yönetiminin yapması gereken olaya el koymasıydı. CHP'nin belediyeden haberi yok. İstanbul'a bu kar ilk kez yağmıyor. 2017'de daha fazla kar yağdı. Alınan tedbirlere bakılınca kurumsal hafızanın silindiği görülüyor. Belediyenin kapasitesinden uzaklaştırıldığı bir beyin yıkama faaliyeti görülüyor.
2017'de 1.2 metrelik kar yağıyor. Şimdi ise yağan 80 CM. İstanbul'a o dönem 539 ton solüsyon kullanılmış, 136 bin ton tuz dökülmüş. Bugün ise iki tankerlik solüsyon ve 55 bin ton tuz dökülmüş. CHP sürekli ehliyet, liyakat ve kul hakkı diyor. Şimdi bu açıdan iyi değerlendirmeleri gerekir. Siyasi etiketleme ile bu kadar insanın işten atılması, emeklerinin silinip atılması, bir beyin yıkama faaliyetini net şekilde gösteriyor. İstanbul'da hiçbir şekilde görülmeyecek bir zaaf görüldü.
Krize dönük bir basit bir fotoğraf çekiminden uzak bir yönetim var. Bir yönetimsizlik var. Yönetimin kendisi bir kriz oluşturmuştur.
"KRİZ VARKEN SAATLERİNİ RESTORANDA GEÇİRMESİ SİYASİ BİR TARTIŞMA OLUR"
Bu tarz dönemlerde çekiciler, mobil büfeler konulur. Krize müdahale edecek araçların ve krize müdahale edecek yönetimin kendisinin en büyük kriz olduğu görüldü. Kimin nerede kimle yemek yediği, nerede tatil yaptığı kimseyi ilgilendirmez. Ama kriz varken, İstanbul'da kaos varken İBB Başkanı'nın saatlerini restoranda geçirmesi siyasi bir tartışma olur. Bu doğal bir durumdur. Burada yapılacak şey nedir, doğru bilgilendirmedir.
Bilgilendirmeyi yapan elemanınız yurtdışında. Yurtdışından bilgilendirme yapacaksın, sonra tepki gösteren vatandaşımızı torllük ile suçlayacaksın. Basit bir şekilde şu saat şuradaydık, şunu yaptık diyecektiniz. Bu görüntüler ortaya çıkıyor, CHP'li yöneticiler yenisinden eskisine bu görüntüler eski diyerek buna tepki gösterenleri suçluyorlar.
Sonuçta ne oldu o kişilerin dedikleri doğru çıktı. Seferberlik halinde yalanlama yapan CHP'liler bu sefer seferberlik halinde tweetlerini silmeye başladı.
Böyle bir kriz zamanında bırakın krizi yönetmeyi, kendi parti içini bile kontrol edemeyen bir CHP var. İBB'nin bir müdahale planı yok, bu görüldü. Dersiniz ki, sıkıntıyı yaşayan İstanbullulardan özür dileriz, şunlar, şunlar eksikti. Ama ne oluyor bir suçlama kampanyası başlatıyorlar.
Krizin ortasında bu kadar saat yemek mi yenilir diyenlere karşı çıkıyorlar. Gerçek ortaya çıkınca tweet yarışına giriyorlar. Krizi yönetmek ile görevliyken en kıymetli dakikaların, saatlerin olduğu dönemde bir yönetim boşluğunun ortaya çıkması önemlidir.
Cumhurbaşkanımız Ulaştırma Bakanımız, İçişleri Bakanımızı krize müdahale için İstanbul'a gönderiyor. Burada bir tek kurum yok, İBB hazırlığını yapmamış. Ne adına siyasi tartışma ortaya çıkıyor, İstanbullu ve İstanbul adına bunları söylemek zorundayız.
Yönetim zaafı ortaya çıkınca tepkileri önemsemiyorum demek de yönetim zaafiyetidir. Her krizde yok olan bir tabloyla karşı karşıyayız. 15 Temmuz'da Genel Başkanları, kriz anlarında Belediye Başkanları yok olur.
İMAMOĞLU İLE İNGİLTERE BÜYÜKELÇİSİ'NİN GÖRÜŞMESİ
Bir krizin ortasında saatlerini büyükelçi ile görüşmeye ayırmanın kriz kadar önemli olduğunu düşünüyor. Bir kriz döneminde bu görüşme yapılmaz. Karşı taraf da bunu anlayışla karşılar. Sizin kriz karşısındaki hassasiyetsizliğiniz görüldü.
İMAMOĞLU'NUN MOBESE KAMERASI İDDİASI
Sorumlu bir yönetici, yönettiği bir bölgede kriz varken nasıl başka bir yerde vakit geçirebiliyor. İmalar yolu ile bir yaklaşım ortaya koyuyor. İspat edebiliyor ise ederdi zaten. Basit bir şey, bu krize elinizdeki imkan ve kapasitelerle, 2017'de daha büyüğüne müdahale edebilmiş bir kurumsal kapasite ile neden yeterli müdahaleyi yapamadınız? Müdahale araçlarında zincir olmaması gibi en basit konuda bile hazırlıksızdınız.
FAZIL SAY'IN EKREM İMAMOĞLU PAYLAŞIMI
Bir kriz zamanında bir sanatçının bu üslup ile konuşmasını ben doğru bulmam. Kendi sanatçı arkadaşları 16-20 saat yolda kaldı. Bir sanatçının kriz anında siyasi bir ironi yerine ben daha insani bir hassasiyet ile davranmasını uygun bulurum. Bir ironi yapmaya çalışmış ama bu yeterli bir ironi olmamış. Ortaya çıkan durumla dalga geçmek doğru değil. Sayın Bahçeli ile ilgili ifade çok çirkin bir ifade. Bir sanatçı neden kriz anında böyle bir şey yapar, Bahçeli ile ilgili neden böyle çirkin ifadeler kullanır? İçeriği de, niteliği de doğru olmayan bir yaklaşım neden üretilir, bunu izah etmekte artık zorlanıyoruz. Bu kadar vatandaşımızın sıkıntı çektiği bir ortamda bu paylaşım doğru olmamıştır. Biz sanatçılarımızı yüceltmek isteriz, gurur duyarız. Ama bunlar maalesef gurur duyacağımız ifadeler değil. Bu kadar vatandaşımızın sıkıntı çektiği ortamda doğru olmadı.