Oray Eğin kimdir? Habertürk'ten ayrıldı mı?

Tensikata gideceği söylentileri yayılan Ciner Medya Grubu'nda ilk ayrılık sinyali Habertürk'ün ABD'deki yazarı Oray Eğin'den geldi. Oray Eğin kimdir? Habertürk'ten ayrıldı mı? Konuyla ilgili köşe yazısı ve bilgiler bu haberde...

Ciner Medya Grubu'ndan ayrılık sinyali geldi. Büyük tensikatın beklendiği medya grubunda ayrılan kişilerden biri Oray eğin mi olacak? Oray Eğin kimdir? Habertürk'ten ayrıldı mı? Olayın ayrıntılarını ve ilgili köşe yazısı ile basın mensubunun kariyeri hakkındaki bilgilere haberimizden ulaşabilirsiniz.

Oray Eğin kimdir? Habertürk'ten ayrıldı mı?

ORAY EĞİN HABERTÜRK'TEN AYRILDI MI?
Büyük tenkisata gideceği konuşulan Ciner Medya Grubu'nda ilk ayrılık sinyali Habertürk'ün ABD'deki yazarı Oray Eğin'den geldi. Dövizdeki artışın medyadaki yansımalarını, gazete-okur ilişkisini ve medyaya devlet yardımını köşesine taşıyan Eğin, yazısının sonunda Habertürk'ten ayrılığının sinyallerini verdi.

Eğin, seyahate çıkacağını belirterek yazısını, " Bir süre yokum… Aradığınız kişiye de ulaşılamayacak…" sözleriyle bitirdi.

Habertürk'e ABD'den yazan Oray Eğin'in maaşını dolar olarak aldığı ve döviz kurlarındaki artış nedeniyle yolların ayrıldığı belirtiliyor.

İşte Eğin'in bugünkü yazısı:

Okurun sorumluluğu

Her ekonomik sarsıntıda olduğu gibi dövizdeki artışın sinyallerini de ilk medyadaki gelişmelerden takip etmek mümkün. Artık alışılagelen tensikat sezonlarının ötesinde ciddi bir kriz yaşanıyor şimdi. Aydınlık bayram boyunca kağıt masrafını azaltmak için çıkmadı, Leman boyutunu küçülttü, Uykusuz ise tıpkı Sözcü gibi fiyatını arttırdı.

Satış fiyatlarına yapılan zam küçük aslında, ama yayın kuruluşları zam haberlerini okurlarına büyük bir mahcubiyet içinde duyuruyorlar.

Halbuki Türkiye’de gazeteler, dergiler olması gerektiğinden çok daha ucuza satılıyor. Zam istemekte de bir mahcubiyet olmamalı. Bilakis, gazetelerin satılması gerektiği rakam şimdikinin çok daha üstünde olmalı. Ama nedense gazeteler mahcup, okurlar da bir-iki lira fazlayı gazetelere fazla görüyor.

ÖZGÜR BASININ GARANTİSİ
Bugüne kadar sistem yazılı basın organlarının maliyetlerinden çok daha ucuza satılıp ilan gelirleriyle ayakta kalmalarına dayanıyordu. Hatta çoğu yayın organı için çok satmak eskiden olduğu gibi övünülecek bir madalya değil, masrafların daha da artması anlamına geliyor. Son zamanlarda birbiriyle bağlantılı ilerleyen tiraj-ilan oranlarında bir dengesizlik oluştu; çok satanın daha fazla ilan alacağı mantığı artık geçerli değil. Zaten reklamveren de eskisi kadar bonkör değil.

Geriye kalan tek seçenek fiyat artışı.

Yapılan artışlar gazete-dergi okurunun bütçesinde büyük bir delik açmayacak aslında. Okur nedense pek çok şeye para harcamayı seviyor ama iş gazeteciliğe gelince haberi bedavaya almayı kendisine hak görüyor. Gazetecilik bir kamu hizmeti olabilir ama hiçbir kamu hizmeti karşılıksız değil.

Aynı okur yeri geldiğinde gazetecilerin satılmış olduğundan bahseder, oradan buradan ezberlediği kelimelerle “kartel medyası” falan diye atıp tutar. Ama özgür bir basının oluşması için kendi sorumluluğu olduğunu hiç düşünmez.

Bu saatten sonra yaygın alışkanlıkları değiştirebilir miyiz?

Doğrusu Türkiye’deki okura sırtını yaslamak da ne kadar akıl kârı bilmiyorum: Bağımsız yola çıkmaya çalışan gazetecileri okur hep yarı yolda bıraktı, Batı’da olduğu gibi maddi bir destek ve örgütlü sahiplenme hareketleri genelde cılız kaldı.

İşsiz kalan bir gazeteci arkadaşım kendi Facebook sayfasında bir platform oluşturması halinde okurun destek verip vermeyeceğini soruyordu. Gelen kimi yanıtlar ağzımı açık bıraktı: Kimlerin yazdığına bakacakmış birisi… Sanki gazeteci medya patronu ve transfer bombaları patlatacak. Sorduğu, bir gazetecinin özgür girişiminin karşılığı olup olmadığı. Yok ne yazık ki…
Ama bir de Açık Radyo örneği var; dinleyici desteği ve sponsorlarla bir şekilde ayakta kalıyor. O yüzden net bir yanıt vermek de mümkün değil.

DEVLETTEN YARDIM BEKLEMEK
Döviz kurunun artmasıyla birlikte Aydınlık’ın başlatmaya çalıştığı bir tartışma da kağıda devletin destek vermesi. Kapatılan SEKA’yı özlemle ananlar çok yakın tarihte devletin denetimindeki kağıt fiyatlarının nasıl basına karşı bir silah olarak kullanıldığını unutmuşa benziyor. Turgut Özal’ın gazetelere kızıp bir anda kağıda zam yapması sonucu bütün medya patronları ayağa kalkmış, Ankara’ya gitmişlerdi. Ne çabuk unuttuk?

Bugün her gazetenin kağıda basılması da gerekmiyor ayrıca.

Medyanın kriz anlarında tek bir çıkış formülü var: Okuru harekete geçmeye ikna etmek. Gazeteleri, dergileri sattıracak, kendi kendine ayakta duracak yayın organları haline getirmek.

Okurun büyük bir sorumluluğu olduğunu söylerken gazetecilerin de tatmin edici bir ürün ortaya koyma mecburiyetlerini unutmayalım. Bu da biraz yumurta-tavuk ikilemi gibi… Okur destek verince mi iyi gazetecilik yapılacak, yoksa iyi gazetecilik yapılınca mı okur destek verecek?

Kriz vesilesiyle gazete-okur ilişkisini ve genel olarak da bütün medya yapısını tartışmamız gerekiyor aslında.

***

Dünyadan kopma zamanı
Daha dün yaz yeni başlamıştı halbuki. Takvime bakmasam hala önümde seyahat planları, gidilecek sahiller, sonunda güneşin batışının izleneceği uzun günler var sanıyordum. Halbuki yaz bitti ve ben olduğum yerde kaldım.

İleride hatırlanmayacak sıradan ve yorucu bir yaz oldu benim için doğrusu.

Şimdi epeydir planladığım ama erteleyip durduğum bir seyahate çıkıyorum. Belki ucundan kıyısından 2018 yazına dair bir hatıraya dönüşür bu tatil diye umut ediyorum.

Artık seyahate çıkarken dünyadan da kopmayı alışkanlık edindim. Ne de olsa dünya yıkılmıyor sonunda.

Bir süre yokum… Aradığınız kişiye de ulaşılamayacak…

Oray Eğin kimdir? Habertürk'ten ayrıldı mı? - Resim : 2

ORAY EĞİN KİMDİR?
Oray Eğin... 1979 yılında İstanbul‘da ailesinin tek çocuğu olarak dünyaya gelse de Oray Eğin aslen Sivaslı'dır. Anne ve babası o henüz 12 yaşındayken boşandıktan sonra babasını 2012 tarihinde annesini ise 2007 yılında kaybetti. 9-10 yaşlarındayken annesi ile birlikte Amerika‘daki teyzesinin yanına giderek ilkokulu ve ortaokulu orada okudu. İstanbul‘da Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi’nden 1996 yılında mezun oldu.

16 yaşında bir lise öğrencisiyken Hürriyet gazetesinde çalışan Ayşe Arman‘a “Ben köşe yazarı olmak istiyorum!” diye yazdığı yazı Ertuğrul Özkök‘e ulaştırılmasına rağmen, pek olumlu bir yanıt alamamış. Daha sonra Mehmet Ali Birand‘ın yanında 32. Gün’de başlamış.

Gazeteciliğe Radikal gazetesinde ‘Kent fısıltıları’ adı altında düz dedikodu yazıları yazmaya başlayarak gazeteciliğe adım attı. Daha sonra aynı gazetenin cumartesi ekinde röportajlar yapmaya başladı. 4-5 yıl böyle devam etti. Futbola da el attı. Bir müddet sonra kovulunca, Serdar Turgut‘un Akşam’ın Genel Yayın Yönetmeni olmasıyla birlikte Akşam gazetesine geçti. Serdar Turgut'tan sonra Akşam'ın başına geçen İsmail Küçükkaya‘ya ağır küfür ve hakaretlerin yer aldığı telefon konuşması sonrasında kovulup köşe yazarlığına ara vermek zorunda kaldı. 2013 yılının Aralık ayında Sözcü Gazetesi'nde yazmaya başladı.

Gazeteci Soner Yalçın ile yakın ilişki içerisinde oldu. Star TV‘de talk show yaptı. Yazılarının büyük bölümü medya dünyasıyla, o dünyanın karakterleriyle ilgiliydi. Yazılarında bilgi ya da haber olmasa da istikrar vardı; mesela hemen her yazısında dedikoduyu hakaretle pekiştiriyordu.

Şarkıcıları, oyuncuları hesaba katmazsak ilk büyük gürültü koparan kavgası gazeteci Zeynep Oral ile oldu. Oray Eğin, televizyonunda yayınlanan “Şarkı Söylemek Lazım” yarışmasında yaptığı jüri üyeliği ile iyice popüler oldu. Yazılarındaki dedikodu, hakaret kültürünü ekrana taşıdı ve sürekli birilerine sataşarak yarışmayı götürdü. En büyük saldırıyı da Perihan Mağden‘e yaptı. Perihan Mağden’in Cumhurbaşkanlığı resepsiyonunda içkiyi çok kaçırıp kustuğunu yazdı.

Oray Eğin, Ertuğrul Özkök, Hıncal Uluç, Güneri Civaoğlu, Oktay Ekşi gibi usta yazarlara hiç saldırmadı. Oray Eğin, 2010 yılında gazetecilik üzerine yüksek lisans yapmak için ABD‘ye New York‘a gitti. Columbia’da gazetecilik üzerine yüksek lisans yapan Eğin bir süre önce başladığı Habertürk Gazetesi'ndeki köşe yazarlığına halen aktif olarak devam etmektedir.

 

 

 

GÜNÜN VİDEOSU

İstanbul'da korku dolu anlar! Ambarlı Mardaş Limanı'nda gemi yan yattı! Personeller tahliye edildi

İstanbul Ambarlı Mardaş Limanı'nda AMNAH isimli konteyner yüklü gemi sabaha karşı yan yattı. Konteynerlerden bazıları denize dökülürken bölgedeki çalışmalar devam ediyor. Gemi personeli hemen olay yerinden tahliye edildi.