"'Paris’i salladı' diyorlar, kimsenin bir yeri salladığı yok!"
Deniz Berdan’ın kurduğu, ilerleyen yıllarda kızı Begüm’ün dokunuşlarıyla daha da parlayan DB Berdan markası, her geçen yıl biraz daha kendini geliştirerek bugünlere geldi. Anne-kızın sokak çizgisini, 90’lar ve hip hop kültürünü ön plana çıkaran sıra dışı tasarımları, yurtdışında da ilgi görüyor.
İkili, yeni koleksiyonlarını yarın Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul kapsamında düzenleyecekleri defileyle tanıtacak. Hürriyet yazarı Tülay Demir, hazırlık aşamasında ikiliyle bir araya geldi, yüksek dozda moda içeren keyifli bir söyleşi yaptı.
◊ Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul için koşturmacanızın farkındayım. Ama koleksiyondan önce başlangıç noktasına dönmek istiyorum.
- Deniz Berdan: Keyifle anlatırım.
◊ DB Berdan olarak sektöre gerçek anlamda renk kattınız. Bu işe nasıl başladınız? Bir heves veya hobi miydi?
- Deniz Berdan: Hiç değil... Annem zaten 40 yıllık tekstilciydi. Yani ben ikinci jenerasyonum moda dünyasında, Begüm de üç...
◊ Ya babanız?
- Deniz Berdan: Onun bu sektörle ilgisi yok. 40 yıllık yayıncı.
◊ İş hayatına hangi noktadan giriş yaptınız bu durumda?
- Deniz Berdan: İş hayatına direkt moda editörlüğü ile başladım. Ve koleksiyon hazırlayarak...
◊ Eğitimini almış mıydınız?
- Deniz Berdan: Çizgi Sanatevi’ne gitmiştim. İlk defilemi de bir arkadaşımla orada, sanatevinin desteğiyle düzenlemiştim. Çizgi’nin Şişli’deki binasının bir katında... Tabii bu bahsettiğim çok eski. Herhalde 25 sene falan olmuştur.
◊ Anneniz de tasarımcı mıydı?
- Deniz Berdan: Atölyeciydi. Konfeksiyon, tekstil... Üretim yapıyordu daha çok. İhracat da vardı işin içinde ama genelde iç piyasaya hitap ediyordu.
◊ Baba da yayıncı...
- Deniz Berdan: Evet.
Fotoğraflar: Murat ŞAKA
İLK BAŞLADIĞIMDA TEKSTİLDE UMDUĞUMU BULAMADIM
◊ Peki babanızın mesleğini devam ettirmeyi hiç düşünmediniz mi?
- Deniz Berdan: Onu da deneyimledim. İş hayatına tekstille başladım ama bir noktada umduğumu bulamadım.
◊ Neden?
- Deniz Berdan: O dönem Türkiye’de tasarım algısı bu kadar yüksek değildi. Daha çok yurtdışından gelen modellerle üretim yapmayı tercih ediyorlardı. Ben de baba mesleği yayıncılığa döndüm. 11 yıllık yayıncılık hayatım var.
◊ Dergi mi yoksa gazete mi?
- Deniz Berdan: Dergi. Dört dergi çıkardım şimdiye kadar. Aynı zamanda firma dergileri de yaptım. Türkiye’nin ilk sağlık ve spor dergisini ben çıkardım mesela; Health&Shape. Ondan sonra benzerleri geldi. Onunla eşzamanlı olarak otomobil dergisi de çıkardım, dokuz yıl da o devam etti. Çok tutkulu bir insanımdır, o zaman otomobil yarışlarına da katılıyordum.
◊ Hobi değil yani...
- Deniz Berdan: Hobi gibi başladı, zamanla işin rengi değişti ve lisanslı yarışmaya başladım. Daha sonra döndük dolaştık, yine tekstil işine atıldık. 2012’de DB Berdan’ı kurduk.
KÜÇÜKKEN DANSÖZ OLMAK İSTİYORDUM
◊ Tekstil ile yayıncılık arasında gidip gelen bir kariyer söz konusu. Peki çocukken ne olmak istiyordunuz?
- Deniz Berdan: Veteriner... Ya da iyi bir motorcu. İkisinin arası yoktu, yine ekstrem bir çocuktum yani.
◊ Tekstil işine dönüşünüz nasıl oldu merak ettim...
- Deniz Berdan: 2010 gibi yayıncılığı bıraktım. Çünkü bireysel yayıncılık pek kalmamıştı. O yüzden dergileri çocuğum gibi sevmeme rağmen ortağıma devredip çekildim. Ve moda, tasarım dünyasına dönüş yaptım.
◊ Begüm, sen o zamanlar kaç yaşındaydın?
- Begüm Berdan: 18... Daha okuyordum. St. Benoit mezunuyum. Bizim okul biraz uzun sürüyor.
◊ Sen ne olmak istiyordun peki?
- Begüm Berdan: Hiç halimden anlaşılmaz ama küçükken dansöz olmak istiyordum ben. Müziği çok seviyordum aslında. Zaten müzik detaylarını koleksiyonlara da katıyorum hep.
◊ Yani moda aklında yoktu...
- Begüm Berdan: Hem de hiç...
◊ Devamında güçleri mi birleştirdiniz?
- Deniz Berdan: Begüm’le 2 yıldır birlikteyiz. Zaten mezun olalı 2.5 yıl anca oldu.
◊ Hangi bölümü bitirdin Begüm?
- Begüm Berdan: Kostüm okudum ben.
◊ Bu işin eğitimini aldın yani...
- Begüm Berdan: Gibi... Moda değil de performans kostümü tasarımı okudum ben. Yani sinema-tiyatro kostümü ağırlıklı bir bölümdü.
◊ Bu marka nasıl doğdu peki?
- Deniz Berdan: Aslında ihtiyaçtan doğdu marka.
◊ Ne gibi bir ihtiyaç?
- Deniz Berdan: İlk olarak bir arkadaşıma aksesuvar tasarladım. Yayıncılıktan sonra ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım. Çünkü hayatım boyunca hiç boş kalmadım, hep çalıştım. Daha lise yıllarımdayken moda editörlüğü yapıyordum, düşünün. Az önce dediğim gibi, editörlüğü bıraktıktan sonra da tekstil ve yayıncılık oldu. Sonunda da tekrar tekstile döndüm. Çünkü boş durabilen biri değilim.
◊ Farklı alanlarda edindiğiniz tecrübeler size büyük avantajlar sağlamış olmalı.
- Deniz Berdan: Tabii. Neticede “Hadi şimdi ben tekstil yapayım, hadi ben kıyafet tasarlayayım” diyemezsiniz. Mutlaka bir parça bilginiz olması gerekiyor. Sonuçta ben de çizebilen, kalıp çıkarabilen, dikiş dikebilen biriydim. O yüzden işe başlama noktasında sorun yaşamadım.
◊ Gerçek tutkunuz bu muydu?
- Deniz Berdan: Benim asıl tutkum desen aslında. Daha çok desen çizmeyi seviyorum. İşin artistik yönü daha çok hoşuma gidiyor diyebilirim.
BEGÜM DANSÖZ GİBİ GİYİNMEYE ÇALIŞIRDI, BEN ONA CEKET ALIRDIM
◊ Gelelim DB Berdan’ın sıra dışı çizgisine... Bu çizgi nasıl oturdu?
- Deniz Berdan: Zaman içinde oluştu. Ben 90’lar gençliğiyim. Begüm doğduğunda 20 yaşındaydım. Hatırlarsınız, 90’larda daha street style’dı (sokak stili) her şey. Bu da bizim çizgimize yansıdı işte.
◊ Jenerasyon farkı, çizgi farklılığı yaratmıyor mu?
- Deniz Berdan: Yeni koleksiyona baktığınızda şu dikkatinizi çekecektir muhtemelen; ben daha hazır giyimciyim, Begüm daha couture’cü. O daha feminen taraf. Bir de Begüm benim çizgimi beğeniyor, ben Begüm’ün çizgisini beğeniyorum. Ortak bir dilimiz var kendi aramızda.
◊ Ortak nokta?
- Deniz Berdan: Her ikimiz de sokak kültürünü çok seviyoruz.
◊ İtiraf edeyim, yeni koleksiyonunuza bakınca kendi hip hop yıllarıma gittim.
- Deniz Berdan: Kesinlikle bir hip hop durumu var çünkü. Bu, o kadar beni anlatan bir koleksiyon oldu ki... 80’ler çocukluk dönemim, 90’lar gençlik dönemim. Michael Jackson, hip hop falan.
◊ O dönemde genç kızların feminen giyinmesi yakışık almazdı, ayıplanırdık resmen. Topuklu ayakkabı falan yoktu yani...
- Deniz Berdan: Hatırlamaz mıyım! Begüm dansöz gibi giyinmeye çalışırdı, ben onu erkek gibi giydirirdim. Hep erkek ceketleri alırdım kızım için.
- Begüm Berdan: Ben prenses gibi olmak, tütüler falan giymek isterken hem de (gülüyor).
◊ Pepsi ile işbirliğinizden de söz edelim mi? Bu işbirliği nasıl doğdu?
- Deniz Berdan: Biz gittik onlara tabii. “Çok istiyoruz böyle bir çalışma yapmayı” dedik.
◊ Neden?
- Deniz Berdan: Bu yıl Pepsi’nin yılı çünkü, farkındaysanız 80’ler geri döndü. 80’ler ve 90’lar Pepsi’nin de en pik yaptığı dönemlerdir. Bize onu çağrıştırdı.
◊ Türk tasarımcılarını nasıl buluyorsunuz?
- Deniz Berdan: Son dönemde Türk tasarımcılar kendilerini inanılmaz geliştirdi. Bir de şunu öğrendiler, kendi kültüründen beslendiğin zaman yurtdışında daha çok ilgi çekiyorsun.
◊ Öyle midir gerçekten?
- Deniz Berdan: Yüzde 100... Bunun farkına varıldı nihayet.
ORTADOĞU, TÜRK TASARIMCILARA ÇOK MERAKLI
◊ Türk çizgisi hangi ülkelerde kabul, daha doğrusu ilgi görmeye başladı?
- Deniz Berdan: Bütün Ortadoğu Türk tasarımcılara meraklı. Hem de fazlasıyla. Fashion week’lere inanılmaz bir satın alım grubu geliyor o bölgeden. Bir de bizim gibi daha alternatif, daha street style tasarımcılar var, biraz daha Avrupa ve Uzakdoğu’ya hitap etme durumu söz konusu.
◊ Bence de sizin tasarımlarınız Japonya’da çok ilgi görür mesela.
- Deniz Berdan: Ya, öyle değil mi? Ama gidemedik daha.
FRANSA’DAKİ BİR OTELDE DEFİLE YAPMANIN MANASI YOK
◊ Yurtdışındaki defileler çok kafa karıştırıyor. Bazı tasarımcılar “Ben şu moda haftasında yer aldım” türünde açıklamalar yaptı. Sonra anlaşıldı ki çoğu resmi takvimlerde yokmuş. Sadece o döneme denk getirerek defile düzenlemekmiş yaptıkları...
- Deniz Berdan: Otellerde defile yapan bazı isimler var gerçekten. “Paris’i salladı” falan diyorlar ya. İşin aslı kimsenin bir yeri salladığı yok. Türkiye’den arkadaşları geliyor sadece, kimsenin o defilelerden haberi yok! Fakat bu resmi takvim meselesine takılınmaması gereken bazı yerler de var. Mesela Londra. Bizim de iki hakkımız var orada. İstersek official yapabiliyoruz, istersek Fashion Scout’ta yer alıyoruz.
◊ Siz isterseniz official platformda yer alabiliyor, resmi takvime girebiliyorsunuz...
- Deniz Berdan: Doğru, bizim onu yapabilme hakkımız var. Şöyle söyleyeyim; Londra Moda Haftası’nı organize eden birkaç şirket var. Biri İngiliz Moda Konseyi’nin işi, official site dediğimiz şey yani. Diğeri Fashion Scout. İkincisi yeni yetenekleri yakalayan bir platform. Birçok ünlü tasarımcı da oradan çıktı. Her ikisi de eşzamanlı yapılıyor ve ikisi de kabul görüyor. Yani hiçbir problem yok.
◊ E niye resmi takvime girme hakkınız varken diğerini tercih edesiniz?
- Deniz Berdan: Official’da bir modele 800 pound verirken, aynı modele Fashion Scout’ta 200 pound ödüyorsunuz. İkisi de kabul görüyorken, ben niye diğerini tercih edeyim? Her şey bütçeye bağlı. Bütçeniz varsa gidin Official’da yapın tabii. Ama gidip bir otelde bireysel defile yapmanın da hiçbir manası yok. Gerçek bir organizasyonun içinde yer almak lazım.
TÜRK MODACILARI AİLE GİBİ DÜŞÜNÜN
◊ Siz yıllardır yurtdışında defileler düzenliyor, bir anlamda yeni kuşakların önünü açıyorsunuz.
- Deniz Berdan: Tabii. Sonuçta Türk tasarımcıları bir aile gibi düşünün. Herkes birbirine destek olmaya çalışıyor. Bana Londra için danışan arkadaşlarım oluyor veya ben bazen başka birine başka bir konuda danışıyorum. Mesela “Ortadoğu’ya nasıl açılırım?” diye soruyorum.
İSTANBUL MODA HAFTASI’NA MIRIN KIRIN EDENLERE İNANAMIYORUM
◊ Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul için ne diyeceksiniz?
- Deniz Berdan: Çok güzel bir organizasyon. Bazıları mırın kırın ediyor ya, inanamıyorum. Gerçekten iyi bir organizasyon. Kimsenin kullanamayacağı ışıklar var mesela. İnanılmaz da bir backstage söz konusu. Biz başka ülkelerde de defile yaptık. Ağlarsınız gittiğinizde, o derece kötü backstage’ler gördük.
◊ Madem o kadar iyi, İstanbul Moda Haftası neden dünyada hak ettiği yere gelemiyor?
- Deniz Berdan: Ne olması gerekiyor biliyor musunuz, yurtdışından iyi bir ajansla anlaşılmalı. Denmeli ki “Bütün yabancı basını getiriyorum”. Bunu dedikten sonra dünyada haber olmaması mümkün değil. Bu da ekstra ciddi bir bütçe demek ama. Kolay değil bu kadar para bulabilmek.
BİZİM TASARIMLARIMIZDA CİNSİYET AYRIMI YOK
◊ Yeni sezon için siz neler hazırladınız?
- Deniz Berdan: Çok güzel şeyler hazırladık. 80’ler, 90’lar. O jenerasyondan herkes koleksiyonda kendinden bir şeyler bulabilecek, çok eğlenecek.
◊ Sizin hedef kitleniz kimler? DB Berdan tasarımlarını kimler giymeli?
- Deniz Berdan: İçinde kendini mutlu hisseden herkes. Biz cinsiyet ayrımı da yapmıyoruz, yaş ayrımı da.
HERKESE POZİTİF MESAJ VERMEK İSTEDİK
◊ Kaç parçalık bir koleksiyon hazırladınız?
- Deniz Berdan: 45 parça. Bunun 15 parçasında Pepsi’den yola çıkıldı, gerisinin de ruhu onu taşıyor. Bir de çok hip hop var.
- Begüm Berdan: Evet, bu sezon alt kültürler öne çıktı. Hip hop’un yeni yeni başladığı dönemler, Harlem’den dünyaya yayılan eşofman kombinleri, 80’lerin yarasa kolları, vatkalar...
- Deniz Berdan: Bu arada masmavi bir koleksiyon bekliyor sizi.
- Begüm Berdan: Biz her yıl farklı bir sosyal mesaj vermeyi seviyoruz. Bu yıl da var bir alt mesajımız. “Senin gücün sen olmak!” Bu sloganla insanların öncelikle kendi içini, kendi benliğini sevmesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz. Buna yönelik sloganlarımız da var. Mesela “Çiçekler üzerine basıldıktan sonra yine yeşerir, ben de öyle”... Hep pozitif mesajlar vererek insanların negatifliğini pozitife çevirmeye, kendilerini keşfetmelerini sağlamaya çalışıyoruz.