"Perinçek vatanseverlikte 100 tane Bahçeli eder"
Toplatılan “Devlet Bahçeli ve Ülkücüler Hakkında Her Şey” isimli kitabıyla çok tartışılan Aydınlık Gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar, Medyaradar'dan Alev Gürsoy Cimin’e konuştu. Önkibar, Bahçeli ve İhlas Grubu hakkında zehir zemberek açıklamalar yaptı. İşte o röportaj...
- Sayın Önkibar, öncelikle bu röportaj için teşekkür ediyorum size. Son günlerde isminizle, yazdıklarınızla ve özelikle MHP ve Bahçeli konusundaki tavrınızla çok fazla gündemdesiniz. Sizinle ilgili pek çok merak ettiğim soru var ve ilki ile başlayalım. Yıllarca Yeniçağ gibi muhalif de olsa ülkücü bir gazetede köşe yazarlığı yaptıktan sonra şimdi Ulusalcı bir gazetede yazıyorsunuz. Görüşünüz hangisine yakın yıllarca yazdığınız Yeniçağ’a mı yoksa Aydınlıkçılara mı?
30 yılı aşan meslek yaşamımda 7 ayrı gazete ve 6 ayrı televizyonda çalıştım... Medyamızın en büyük gruplarında aralıksız 20 küsur sene Ankara Temsilciliği, yazarlık ve TV Programcılığı yaptım...Dolayısı ile ben gazeteciyim ancak elbette bir dünya görüşüm var ki o da Türk Milliyetçisi olmamdır...1976’da İstanbul Vatan Lisesi son sınıfındayken olaylara karıştığım için kovuldum...Kovulma sonrası Şehremini Lisesine kayıt yaptırırken velim, o dönem Kayseri Öğrenci Yurdunda kalan dört dönem MHP ve AKP’de milletvekilliği yapan ülkücü Hukuk öğrencisi Sadık Yakut idi. Lise sonrasında Atatürk Eğitim Enstitüsüne gittim. Gazeteci-Yazar Serpil Yılmaz ile Prof. Dr. Adem Sözüer o okuldan arkadaşlarım. Keza Bahçeşehir Üniversitesinin sahibi Enver Yücel Atatürk Eğitimden tanıdığımdır. Bir sonrası sene Siyasal’a girdim. Sol kökenli gazeteci Ali Bayramoğlu okulda didiştiğim yeni bir öğretim görevlisiydi. Prof. Emin Gürses Siyasal’dan sınıf arkadaşım. Eski milletvekili Yüksel Yolava yine Siyasal’da kavgalar ettiğim bir isimdi. Prof. Çetin Yetkin, Prof. Turan Güneş, Prof. Haluk Ülman ve Prof.Mübeccel Kıray’ın derslerinde karşıt görüşlülerle kıran kırana tartışmalarım olurdu. Hülasa öğrencilik yıllarımda keskin bir ülkücüydüm ve olayların göbeğindeydim.O dönem Trabzan, Maraş ve Edirnekapı öğrenci yurtlarında kaldım, defalarca göz altına alındım...Öğrenimi engellemek iddiasıyla kısa biri süre Selimiye’de tutuklu kaldım. Defalarca kurşunlandım ki bunu yıllar önce yazdığım “Takkeli Firavunlar” kitabımda olay ve mekan belirterek açıkladım. Ancak biz bütün bu mücadele dolu geçmişimizin ticareti ve istismarını asla yapmadık.
Mustafa Verkaya ve Mehmet Gül gibi İstanbul Ülkü Ocakları Başkanlığı yapan isimlerle beraber çalıştık. Celal Adan ve Şevkat Çetin gibi geçmişi olanlar da bilir bizi... Öyle iken fikir tüccarı olmadım ve bugün bazılarının yaptığı gibi hiçbir zaman ülkücülükten geçinmedim. Yeniçağ’dan ayrılmamın sebebi ise “Hazreti Muhammed’siz İslam olur mu?” başlıklı yazımın şehir baskısından çıkarılmasından ötürüdür ki bunun onlarca tanığı var.
“AYDINLIK’TA FETÖ’YE DÜMDÜZ SÖVMEK HEP SERBESTTİ“
- O yazınızda ne vardı ki gazetenin şehir baskısından çıkarıldı ve gazeteden ayrıldınız?
FETÖ’yü yaptığı, İbrahimi Dinler şaklabanlığı ile yerden yere vuruyordum. Yazım gazeteden çıkarılınca eyvallah etmedim ve hemen tazminat bile almadan oradan ayrıldım. Ayrılınca Ferit İlsever Aydınlık’ta yazmamı istedi. O aralar zaten Ulusal Kanal’da program yapıyordum. Ferit Bey’e “Ben size uymam” dedim ama Ferit bey tam tersine “Uyarsın” diye ısrar etti. Yeniçağ’dan sonra kısa bir dönem Yeni Mesaj’da yazdım lakin o gazetenin dağıtım sorunu vardı ve okuyucuya ulaşamıyordum. Bilahare Şule Perinçek de daveti tekrarlayınca Aydınlık’ta yazmaya başladım. Açık söyleyeyim ben Yeniçağ’da ne yazıyor isem burada da aynı şeyleri yazıyorum. Üstelik Aydınık’ta FETÖ’ya dümdüz gitmek yani eleştirmek serbest.
“FETÖ’DEN ÇEKİNİRDİ, GAZETEYİ KORUMAK İSTERDİ”
- Ne yani Yeniçağ’da FETÖ aleyhine yazmak serbest değil miydi?
Yeniçağ’ın sahibi Ahmet Çelik iyi ülkücüdür. Kendisini 1976’da Vatan Lisesi yıllarımdan bilirim... Aleyhinde bir şey söylemek istemem ama o dönem FETÖ’den gazeteyi koruma adına ürktüğü vakıadır. Aydınlık’ta böyle bir şey yok çünkü doğruya doğru; Aydınlık cengâver bir gazete. İlaveten milliyetçi-ulusalcı ayrımı komik ve yapay. Aydınlıkçıların antiemperyalist ve Atatürkçü duruşuna kim hayır diyebilir. Bakın dünü bırakıp bugüne bakmalıyız. Düne takılanlar fikir tüccarlarıdır. Sol ile 80 öncesinde mücadele eden biz, istismarını yapan ise ülkücülükten geçinen bugünün yeni yetme çıkarcı soytarı takımı.
“ÖZAL’LA KAVGALAR ETTİM, ÇİLLER’LE ARAM HİÇ DÜZELMEDİ BENİ GAZETEDEN KOVDURMAK İSTEDİ”
- Özellikle lise yıllarınızdan bu yana ülkücü harekettesiniz, peki çok tezat değil mi bir ülkücünün bugün ulusalcı bir camianın yanında yer alması ya da buranın yayın organında yazması çizmesi…
Söyledim ya ülkücü-ulusalcı ayırımı yapay. Ben ülkücülüğü de ulusalcılığı da vatanseverlik olarak görür ve öyle anlarım. Gerisi mugalata.
“GÜLEN’İN 17 KERE YARGIYA ŞİKÂYET ETTİĞİ TEK GAZETECİYİM”
- Sizinle ilgili en çok merak ettiğim soru şu: Nedir Allah aşkına MHP lideri Devlet Bahçeli ile alıp veremediğiniz? Sizi taa Bahçeli ile ilgili kitap yazmaya kadar götüren hikâyenin başlangıcı ne?
Bakın ben 29 yıldır aralıksız köşe yazısı yazarım ki yazdığım gazetelerden Türkiye, Star ve Posta bir ara milyon civarı satıyordu. Oradaki yazılarım okunduğunda görüleceği gibi ben sert eleştiri yapan bir gazeteciyim. Rahmetli Özal ile kavgalarım oldu. Tansu Çiller’in beni TGRT ve Türkiye Gazetesi’nden kovdurmak için patron Enver Ören’e baskılar yaptığının tanıkları var ve bunlar kitaplarıma malzeme oldu. Keza Tayyip Erdoğan’ı bu ülkede benim kadar eleştiren bir yazar yok ki bana 14 kere dava açtı ve hem tazminatlar ödedim, hem hapis cezaları aldım. Aynı şekilde Fetullah Gülen’in Türk medyasında 17 kere yargıya şikayet ettiği tek gazeteci benim.
Yine Kılıçdaroğlu hakkında en sert yazıları ben yazıyorum. Abdullah Gül’ü benim kadar eleştiren olmadı. Dolayısı ile ben sadece Bahçeli’yi eleştiriyor değilim, yanlış yapan herkesi eleştiriyorum.
"KASET" İDDİASI
- Mesela kitapta bir kasetten bahsediyorsunuz, hem de özel hayata dair. Kitabı okuyamadığımız için içeriğini pek bilmiyoruz ama kaset deyince insanlar irkiliyor. Var mı sizce bunlara gerek. Bir insanın politikasını eleştirebilirsiniz, durduğu yeri eleştirebilirsiniz ama özel hayata girmek niye?
Kitabımda kasetin aslında soyut bir efsane olduğu ortaya konuyor. Kamuoyu kaset ile Bahçeli’yi o kadar özdeşleştirdi ki, herkes illa bir görüntü bekliyor. Benim kitabımda buna açıklamalar var.
- Bahçeli’nin bir kasetle tehdit edildiğine gerçekten inanıyor musunuz?
Kitabımda Bahçeli’nin bütün politik seyri belgelerle ortaya konup, siyasi savrulmalarının perde arkaları aralanıyor. Mesela 18 ayrı konuşmasında Başkanlığı yerden yere vuran Bahçeli’nin bir anda nasıl kendini inkar noktasına geldiği enine boyuna masaya yatırılıyor ve bunun görev ya da tehdit ile olup olmadığı sorgulanıyor. Kitabımda hüküm yok, yaşananlar ve sorgulamalar var.
“MEZARA GİRERİM, BU GİBİLERE PAPUÇ BIRAKMAM”
- Sahi çok merak ediyorum. Kaleme alırken hiç çekinmediniz mi? Sonuçta koskoca bir camianın tepkisini almak da var. Ya da başıma bir şey gelir diye hiç mi düşünmediniz? İnsanın başına ne gelirse yazmaktan ya da düşünmekten geliyor neticede…
Bakın dışarıdakiler çekinebilir de ben o camianın göbeğinden geliyorum. Tamam belki üç tane velet bulabilirler lakin benim kişiliğim tehdide ve şantaja eğilmeye müsait değil. Tersine tehdit beni kamçılar, üstüne üstüne giderim. Zaten birebir beni kimse tehdit edemez. Yahu ben 12 Eylül öncesinde en yakın ülkücü arkadaşlarımı toprağa gömmüş adamım, şimdi ülkücülükten geçinen kiralık üç tane kopile eğilir miyim? Mezara girerim, bu gibilere papuç bırakmam.
“GERÇEK ÜLKÜCÜLER DEĞİL, MAAŞ ALAN AMİGOLAR BENİ ELEŞTİRİYOR”
- Ülkücü köşe yazarlarından da size tepkiler var. Köşe yazılarında ağır eleştiriler yapıyorlar. “Doğu Perinçek'in tetikçisi Sebahattin Önkibar” diyen köşe yazarı bile yazarı var. Bu tepkilere ne diyeceksiniz? Gerçekten Perinçek’in tetikçi yazarı mısınız?
Hayır, gerçek hiçbir ülkücü beni eleştirmez ve eleştirmiyor. Eleştirenler küfür etmek için maaş alan amigolar ki onları mahkemeye verdim. Ben fikrimin tetikçisiyim. Bakın ben Ulusal Kanal’daki kendi programımda ve Halk TV’deki Uğur Dündar’ın Arena’sında defalarca “Hayır deyin Akşener Başbakan”diyen kişiyim. İlaveten Sayın Doğu Perinçek bugün alkışlanacak şekilde büyük bir vatan mücadelesi veriyor. Kendisine büyük saygım var.
“PERİNÇEK DE VATANSEVERLİKTE 100 TANE BAHÇELİ EDER”
- Bir zamanlar ait olduğunuz, “önderliğini yaptım” dediğiniz ülkücü hareket dururken, Perinçek’in yanında durmanız yine de insanlara garip gelebiliyor…Bana geliyor mesela…Samimiyet testi yapacak olursak ne dersiniz?
Dünkü siyasi cepheleşmeleri bir tarafa bırakıp Türkiye’nin bekası bağlamında bir araya gelmeliyiz. Dün bizi bölen, sağ-sol diye kan davaları yaratan Emperyalizmdi. Artık o oyunu bozmalıyız ama Bahçeli ile avanesi hala o dönemin istismarında zira başka sermayesi yok. Bakın Ulusal Kanal’da benim gibi Namık Kemal Zeybek var, Yaşar Okuyan var, Prof. Enis Öksöz var, Agah Oktay Güner var ki bunların her biri 100 tane Bahçeli eder. Perinçek de aynı şekilde vatanseverlikte 100 tane Bahçeli eder. Ayineşi işse kişinin, her şey ortada. Bu isimlerin her biri bu ülke için yılarca hapis yattı, bedel ödedi. Bahçeli ise on dakika bile gözaltında kalmadı.
“GERÇEK TÜRK MİLLİYETÇİSİYİM”
- Peki, kendinizi şu an nereye ait görüyorsunuz?
Ben vatanseverim, Atatürkçüyüm ve gerçek bir Türk Milliyetçisiyim.
- Ulusalcı camianın içinde bulunmak yerine ülkücülerin ya da MHP’lilerin yanında olup yine eleştirilerinizi kendi içinde yapsaydınız. Kol kırılır yen içinde kalır misali, bugün belki o kesimden bu kadar eleştiri almaz, belki kendinizi daha iyi izah edebilirdiniz?
Ben siyasetçi değil, kamu görevi yapan bir gazeteciyim. Sorgularım. Amacım şahsi hesap-çıkar olsa dediğinizi yapar ve herkesi idare ederdim ama ben herkesi eleştiriyorum. Neden, Bu ülkeyi sevdiğim için.
“DONANIMSIZ DEDİM DİYE KİTAP TOPLATILDI Kİ DONANIMSIZ”
- Gelelim tekrar anahtar soruya, sizin Sayın Devlet Bahçeli ile derdiniz sahiden ne? Hiçbir araya geldiniz mi, hiçbir anınız, yaşadığınız bir sorun vs. vs neler var. Arka perdeyi gerçekten çok merak ediyorum…
Bahçeli’yi çok yakından tanıdığım için onu eleştiriyorum. Onunla yemekler yedim, röportajlar ve Televizyon programları yaptım. Hiç bir dönem şahsi bir sürtüşmemiz olmadı. Onu tanıyınca ve perde gerisine nüfuz edince MHP ve bu ülke bu adamı sırtından atmalı dedim. Bakın kendisi şahsen dürüsttür, onu hep söylerim. Para ile işi olmaz ama donanımsızdır ve bir misyon icra ediyor. Bilmem duydunuz mu medyaya yansıdı, kitabımın toplatılma gerekçesi Bahçeli’ye donanımsız demem!...Evet şaka yapmıyorum, donanımsız ifadesinden ötürü bu ülkede kitap toplatıldı ki işin esası elbette siyasidir.
- Devlet Bahçeli ile aranızdaki bu yıllardır süren son olarak sizin kitabınızın toplatılmasına kadar varan gerilimin sebebi, sizi herhangi bir yerden tasfiye etmesi olabilir mi ya da size mesafeli oluşu?
Devlet Bahçeli beni nereden tasfiye etti, bu soruyu anlamadım... Ben siyasetçi değilim ve siyaset yapma noktasında hiç bir teşebbüsüm olmadı. Başka bir yerden tasfiyesi de söz konusu değil. Yani ortada kişisel bir şey yok.
“ERDOĞAN’I BAHÇELİ’DEN 10 KAT FAZLA ELEŞTİRİYORUM”
Devlet Bahçeli düşmanlığı yaptığınız söyleniyor. Düşman mısınız gerçekten, tavrınıza bakınca da zaten çok keskinsiniz?
Asla... Kişisel zere bir şeyim yok ve olamaz...Dedim ya ben Tayyip Erdoğan’ı Bahçeli’den 10 kat fazla eleştiriyorum. Fetullah Gülen’i 20 kat. Keza Kılıçdaroğlu ve herkesi eleştiririm. Benim gazeteciliğim eleştireldir ve sebeple şu ana kadar 150 küsür davaya muhatap oldum.
“SONSUZ ÖZGÜRÜM BURADA”
- Madem basın özgür değil. Siz şu an bulunduğunuz medya organında ne kadar özgürsünüz? Hiç sansürle karşılaştığınız ya da oto sansür yaptığınız oluyor mu?
En özgür yazı yazdığım yer Aydınlık çünkü bu gazete Holding medyası değil ve rezervleri yok.
“PERİNÇEK’İ DE RAHAT ELEŞTİREBİLİYORUZ”
- Aydınlıkçı grupta çalışınca Perinçek’e biat kültürü oluyor mu?
Hayır olmuyor tersine Aydınlık’ta Doğu Perinçek’i eleştirmek serbest, ve bunun çok örneği var.
- Türk medyasındaki yazarları nasıl buluyorsunuz?
İyi ve namuslu kalemler var lakin sayı fazla değil. En acı olanı her dönemin adamı olanların revaçta olması. Siyasiler yalaka ve amigo aradığından dün ile ilgili değiller. Liderler omurgalı fikirdaş aramıyor, yoldaş yalaka arıyor. Öyle olunca da medya oportünistleşiyor..
“İHLAS GRUBU VE ENVER ÖREN’E ÇOK KIZGINIM ÇÜNKÜ…“
- Bu arada siz İhlas Grubuna çok kızgınsınız neden?
Bunun ayrıntılarını Takkeli Firavunlar kitabımda yazdım...Bakın ben gerçekte çok vefalı bir insanım, öyle iken İhlas'ın patronlarına ateş püskürmemin bir kaç boyutu var. Şunu peşinen ifade edeyim İhlas'tan kendi rızası ile ayrılan ve noter aracılığı ile istifasını gönderen tek yönetici benim. İhlas'ın tarihinde ikinci bir örnek yoktur. Yani ben bazıları gibi TGRT'den bizzat Enver Bey, tarafından kovulup sonradan Enver Abicilik yapan soytarılar gibi değilim. Kızgınlığım nedeni bazı şeyleri öğrenmemdir. Mesela İhlas'ın esk iABD Ankara büyükelçisi Marc Grossman'ı holdingde zirve yöneticisi yaparak CIA güdümüne girdiğini gördüm. Mesela İhlas Finans'da battı denilen paraların ABD'ye nasıl kaçırıldığını öğrendim. Abartmıyorum yirmiye yakın sanatçı kılıklı isme alınan milyon dolarlık villaları öğrendim ki bunların tek tek adresini verebilirim. Aynı şekilde İslam’ın nasıl çıkara göre yorumlandığına tanık oldum. Cemaat baronlarının nasıl zengin olduğunu gördüm. Takkeli Firavunlar kitabımda bunları yazdım diye bana 1 Trilyonluk dava açtılar ama mahkemede beraat ettim...İlaveten nasıl riyakar olduklarını gördüm...Bakın ben Enver Ören'in Ankara'da açılan kapısıydım öve bütün ilişkilerini bilirim. 28 Şubat üzerinden yalanlar söylüyorlar.
“İHLAS’IN EN BÜYÜK YALANI…”
- Ne gibi yalanlar?
Diyorlar ki asker TGRT'nin muhafazakar yayınına müdahale etti büyük bir yalandır bu?
- Açar mısınız?
TGRT'nin çizgisinden sapıp pavyona dönüşmesi. 1996'da yani 28 Şubat'tan öncedir ve ardında CIA yani ABD vardır. TSK yani asker tam tersine TGRT'deki bu kulvar değişikliğine şaşırdı ve yanlış dedi zira Kanal 7 ile STV yükseliyordu.
“GÜLEN TORBA DOLUSU PARA VERDİ”
- Bir başka iddia, İhlas Finans'ın FETÖ tarafından batırıldığı?
Bu ülkede FETÖ ile benim kadar mücadele eden çok az insan var ki 2007'den bugüne Fetullah alçağı bana tam 17 dava açtı. Ancak doğruya doğru FETÖ'nün İhlas Finans ile alakası yok. Fetullah Gülen 1994 krizinde İhlas yine batmak üzere iken bir torba dolusu doları Enver Ören'e elden verdi ki bana bunu anlatan Enver beydi...
“ABD’DEN O GELDİ VE GRUP KARANLIKLAŞTI”
Bir şey daha İhlas'ın CEO'su Cahit Paksoy FETÖ'cü diye tutuklanmadı mı? Bakın Mücahit Ören'in 13 Temmuz'da Batuhan Yaşar'a e-maili var ve yakında çok şey olacak, hesap soracağız diyor. Keza Mücahit Ören Nuh Albayrak'ı Pensilvanya'ya göndermedi mi? İhlas bağlamında altını çizeceğim husus CIA istasyon şefi Marc Grosman'ın yönetime girmesiyle bu gurubun karanlık bir hale gelmesidir. Söyler misiniz TGRT her gün ABD'nin sesi diye niye canlı yayın yapar? Biliyorsunuz Mücahit Ören ABD vatandaşıdır....Üzüldüğüm husus Mücahit Ören on binlerce İhlas Finans yetimlerinin parasını hala ödemez iken ikinci eşi spiker Aslıhan'ın 50 bin dolar bağış yaparak Obama ile hatıra fotoğraf çektirmesidir ki isteyen o fotoğrafa Google’den ulaşabilir. Bir soru daha Mücahit Ören Miami'de kaç bin dönüm arazi aldı açıklayabilir mi? Dedim ya bunları Takkeli Firanvunlar kitabımda yazdım.