PKK yönetiminde 'Sıra kime geldi?' korkusu başladı
MİT ve TSK, PKK'nın lider kadrosuna kritik bir operasyon düzenledi. Bu tip harekatları birkaç açıdan okumak gerekiyor.
Birinci açısı şu: Çok başarılı bir harekat. Örgütün lider kadrosunda paniğin yaratılması, örgütün kilit isimlerine kadar ulaşılan bir harekat konseptinin geliştirilmesi açısından çok önemli.
Ancak bu tip önemli harekatlar konuşan harekatlardır. Yani verdiği mesajlarla bir kamuoyu ile konuşur. Diğeri de ilgili istihbarat örgütlerine,hedefteki terör örgütüne ve Türkiye'nin diplomatik ve stratejik anlamda masada üstünlük sağlaması anlamında ilgili taraflara yapılan konuşmadır.
Bu harekatın altının çizilmesi gereken en önemli unsuru 'human intelligence' dedikleri insan istihbaratına dayalı harekat olmasıdır. Bunu şöyle açmak lazım. Teknik istihbarat ve insan istihbaratı konseptinden hareket edersek, yerel istihbarat bu tip harekatlarda en belirleyici unsur haline geliyor.
Şüphesiz teknik detaylar ve teknik destekler de vardır ama bu şu mesajı veriyor terör örgütüne:
Bir, ben bu harekatı öyle detaylarıyla planladım ki, en başından en sonuna kadar bunun bir de görüntüsünü kaydettim. "Adım adım izlediğimi bil" demektir.
O zaman kafalarda şöyle bir panik yaratıyor: Acaba sıra kime gelecek? Acaba içimizden bu bilgiler nereden, nasıl ulaşıyor onlara? Bu da başka bir yalpalamayı beraberinde getirecek.
Bu tip operasyonlarda koordinasyon da çok önemli bir unsur. MİT'in hem Özel Harekat birimini düşünürsek, hem Hava Kuvvetleri ile koordinasyonun seri olarak sağlanarak İHA'larla hedef tespiti, tespitin dijital olarak doğrudan Hava Kuvvetleri'ne seri şekilde aktarılması ve harekatın icra edilmesi çok kısa süre içinde yapılması gereken konsepttir. Bu da çok başarıyla gerçekleştirilmiştir.
Artık tamamen milli unsurlarla oluşan bir yapı olduğundan kimse birbirinden istihbarat saklamıyor, kimse kimsenin kuyusunu kazmıyor. İçeride hain unsurlar temizlendiği için ve bu harekatlar bu kadar milli olduğu için başarı ile gerçekleştiriliyor.