Polonya'nın AB'den ayrılma vaadi, yavru köpekleri boğma vaadine denk!
Polonyalıların Polonya'da Polonya hukukunun Avrupa Birliği hukukundan üstün olduğuna dair kararları Avrupalıları adeta çıldırttı. Şantaj, tehdit ve yaptırım tehlikesiyle boğuşan Polonya'ya neredeyse tüm Avrupa ateş püskürüyor. Kendisi AB'den ayrılmış İngiltere'nin başkenti Londra merkezli siyasi analiz dergisi The Economist'te yayımlanan bir makale ise şaşkınlık yarattı. Hakaretler ve akılalmaz benzetmeler, kullanılan çirkin dille birleşince Avrupalıların zihninin içine girebildiğimizi anladık.
Türkiye'nin dost ve müttefiği olan Polonya'nın her hareketi, özellikle Türkiye ile geliştirdiği yakın ilişkiler ve SİHA satışından sonra, Avrupa Birliği'ne dokunmaya başladı. İki tarafta da sinirlerin gergin olduğu kavganın konusu ise: Polonyalıların, Polonya'da Polonya hukukunun AB hukukundan üstün olduğunu düşünmesi... Bu karar Avrupalıları adeta çıldırttı!
The Economist'in bu haftaki sayısında yayımlanan bir makale, alışılmadık şekilde sert diliyle dikkat çekti. The Economist, analizinde akılalmaz benzetmeler kullanarak Polonya'ya adeta ateş püskürdü.
İşte The Economist'te 'Kirli Kalıntı' başlığıyla yayımlanan makalenin tam çevirisi:
Brexit, gerçekleşmeden önce birçok yolu hayal edildi. Sert, yumuşak, Norveç usulü, İsviçre usulü veya Türk usulü... Çoğu zaman bu yollar “temiz” di. Brexit’in savunucuları, "temiz bir Brexit"in İngiltere'yi AB pazarından, gümrük birliğinden ve mahkemelerinden kurtaracağını söyledi.
POLONYA KİRLİ BİR KALINTI, ÇÜNKÜ SESSİZCE KABULLENMİYOR
AB'den ayrılmanın birçok yolu olduğu gibi, kalmanın da birçok yolu vardır. AB’de kalmanın, ülkelerin AB'nin kısıtlamalarını sessizce kabul ettiği temiz bir yolu var. Bir de, hükümetlerin kulübü kirlettiği dağılmış bir yolu var. Bunu “kirli kalıntı” olarak düşünün. Kirli kalıntının ne olduğunu görmek için Polonya'ya bakın.
POLONYALILAR İÇİN AB YÜKSEK MAHKEMESİ ARTIK YÜKSEK DEĞİL
Polonya Anayasa Mahkemesi, 7 Ekim'de aldığı bir kararla kulübün (AB) en temel yasal düzenine itiraz etti. Polonya başbakanı tarafından açılan bir davada, hükümetin yandaşlarıyla dolu olan mahkeme, AB hukukunun temel bölümlerinin Polonya anayasasına üstün gelmediğine karar verdi. Tam olarak hükümetin alınmasını istediği bu karar, Avrupa'nın altmış yıllık hukukunu deldi. Kısacası, Polonya söz konusu olduğunda, AB'nin Yüksek Mahkemesi artık yüksek değil.
'POLONYA'DA VERİLEN AB'DEN AYRILMA VAADİ, YAVRU KÖPEKLERİ BOĞMA VAADİNE DENKTİR'
Polonyalılar, hükümetin ülkeyi kendi istekleri dışında bloktan çıkarmaya çalıştığını iddia ederek kitleler halinde protesto gösterileri yaptı. Ancak İngiliz tarzı bir “Polexit” bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacaktır.
Polonya içinde halkın AB'ye verdiği destek, AB içindeki en yüksek desteklerden biridir. Polonya'da AB'den ayrılma vaadiyle seçime katılmak, yavru köpekleri boğma sözü veren bir manifestoya benzer. Sorun Polonya'nın AB'den ayrılmaya çalışması değil; sorun, kalmaya niyetli olması.
AB İÇİNDE FECİ BİR DOMİNO ETKİSİ YAŞANACAK
Kirli kalıntı, Polexit'ten daha zararlı. Madrid Complutense Üniversitesi'nden Daniel Sarmiento, asıl riskin AB'nin Polonya'daki yasal düzeninin yavaş yavaş zayıflaması olduğunu savunuyor. Bir domino etkisi yaşanacak.
AB genelindeki mahkemeler, Polonyalı emsallerine güvenemezlerse, tüm AB'nin hukuk sistemi çuvallamaya başlar. Burada bir tutuklama emri orada yerine getirilmez; bir ülkede verilen bir bankacılık lisansı başka bir ülkede geçerli olmayabilir. İnsanların, malların, sermayenin ve hizmetlerin serbestçe aktığı bir alan olan AB, zamanla ancak güçlükle hareket edilebilen bir alana dönüşür.
BU ŞEKİLDE DAVRANMAK BAŞKA ÜLKELERE DE CAZİP GÖRÜNEBİLİR
Kötü davranış başka ülkelere de yayılabilir. Avrupa şüphecileri çoğunlukla AB'den ayrılmaktan vazgeçtiler. İngiltere'nin gösterdiği gibi, bu süreç oldukça stresli.
Yine de, Fransa'da Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday gösterilen milliyetçi radikal Eric Zemmour, Fransız hukukunun AB hukuku üzerindeki önceliğini yeniden tesis etme sözü verdi.
Üstelik AB'nin Brexit müzakerecisi Michel Barnier gibi daha ılımlı figürler de aynı fikirde. Bir hükümet, AB'nin en yüksek mahkemesinin beğenmediği kararlarına, yaptırım korkusu olmadan uymaktan vazgeçerse, bu herkes için cazip bir seçenek haline gelir.
POLONYA: HERKES BUNU YAPIYOR AMA SADECE POLONYA SALDIRIYA UĞRUYOR
Polonya’da kararın savunucuları, ‘herkesin bunu yaptığını, ancak yalnızca Polonya'nın saldırıya uğradığını’ iddia ediyor. Polonyalı yargıçlar, Avrupa Adalet Divanı'nı (ECJ) son yıllarda sınırı aşmakla suçlayan Alman meslektaşlarına atıfta bulunmaktan hoşlanıyorlar.
Bu tür hükümlerde, mesaj kadar araç da önemlidir. Almanya Anayasa Mahkemesi’nin bağımsızlığından kimsenin şüphesi yok. Polonya'nınkinin bağımsızlığına ise kimse inanmıyor...
Ayrıca mesajlar da farklı. Alman mahkemesi, Avrupa Merkez Bankası'nın tahvil alım programını onaylama konusundaki yetkisini aşmakla suçladı. Polonya mahkemesi ise, ülke anayasasının, çok daha kapsamlı bir karar olan AB hukukunun temel kısımlarını gölgede bıraktığını söyledi.
Özetle: Alman mahkemesi kibritle oynuyordu; Polonya ise, AB'nin hukuk sistemine benzin döktü ve kasten ateşe verdi.
‘İNGİLTERE AB’DEN AYRILARAK AĞZINA BİR SİLAH DAYAYIP TETİĞİ ÇEKMİŞ OLDU’
Kağıt üzerinde böyle bir anlaşmazlığın çözümü basit: AB'den ayrıl!
İngiltere ayrıldığında kulüp için işleri kolaylaştırdı. İşleri engellemek ve genellikle ortalığı karıştırmak yerine, ayrılmaya çok hevesli olduğu anlaşmaların 50. Maddesinde belirtilen prosedürleri izledi.
Oy kampanyasının lideri Dominic Cummings'e göre bunu net bir plan olmadan yapmak, “ağzına bir silah dayayıp tetiği çekmeye benziyordu”. Yine de AB diplomatlarını şaşırtacak şekilde İngiliz hükümeti tam da bunu yapmıştı.
‘POLONYA, UYARMADAN AB’NİN KAFASINA FRİTÖZ FIRLATTI’
Bunun yerine Polonya, bir çizgi roman olan Watchmen'deki gibi bir strateji izliyor. Watchman’de, bir kanunsuz olan Rorschach, hapishannin kantinde bir fritözün içindeki yağı başının üzerine devirerek bir mahkumu selamlar. “Hiçbiriniz anlamıyor gibisiniz,” der, çıtır çıtır olmuş düşmanına. 'Ben seninle burada kilitli kalmadım. Sen benimle burada kilitli kaldın.’
AB'de kaderler birbirine bağlıdır. Bir kişi fritözü fırlatmaya başlarsa, herkes eğilmelidir. Polonya fritözünü uyarı yapmadan fırlattı.
Bu tür kirli numaralarla kulüp içinde uğraşmak zordur. Bir ulus-devlet, isyanı bastırmak için polisi ve hatta aşırılıklarda orduyu göndererek kendi iradesini içeride uygulayabilir. AB'nin ise isyan bastırmak için böyle araçları yok.
Avrupa Komisyonu, Polonya'nın Covid-19 kurtarma fonundaki payını imzalamayı reddedebilir, örneğin ülkeyi 57 milyar avrodan (66 milyar dolar) mahrum bırakabilir. Bu durumda da tehlikeli bir şekilde, Polonya, protesto amacıyla AB'nin çalışmalarını durdurmaya çalışabilir.
DOSTÇA BOŞANMA VEYA ZEHİRLİ EVLİLİK
Kulüp dışındaki kötü davranışlar daha az sorun yaratır. Bir üye olarak her şeyi usulüne uygun yapan İngiltere’nin Brexit sorunu ise, varoluşsal bir sorundan ziyade; sosislerin İrlanda denizi boyunca nasıl hareket edeceğini içeren sıkıcı bir sorundur. İngiltere’nin yarası böylece hemen dağlandı.
Buna karşılık, Polonya'da hukukun üstünlüğü 'açık bir yara'dır. Bu, AB'nin gelişmesi için çözülmesi gereken uzun vadeli bir tehdittir. Nasıl ki bir ülkedeki finansal kriz diğerine yayılabilirse, anayasal bir kriz de yayılabilir.
Ayrılıkla başa çıkmak AB için nispeten kolaydır. Kirli kalıntıyı halletmek ise çok daha zordur.