Projeksiyonlarda abartı var mı?
Harvard Üniversitesi, aşı bulunamaz ise ABD’de sosyal mesafe önlemlerinin ve okulların kapalı kalması süresinin 2022’ye kadar uzayacağını, pandeminin bulaş riskinin ise 2024’de ancak ortadan kalkacağını projekte etmiş.
Abartı var mıdır, yok mudur bu tartışılacak.
Ancak şurası muhakkak ki, bu çağın belası olarak yaşadığımız günler yüzyıllar sonra bile hatırlanacak.
Ekonomi durdu.
Eğitim durdu.
Sosyal ve kültürel hayat durdu.
Sağlık hizmetleri çok büyük ölçüde pandemiye endeksli hale geldi.
Süreç uzar ise insanlar ruhsal bunalımlara girecekler.
Yeni yeni bağımlılıklar içinde yaşamaya başlayacaklar.
Pek çok hastalığa yakalanacaklar.
Hijyen kaygısı ve sosyal mesafe işi o kadar ileri boyuta geldi ki, artık insanlar en yakınları ile dahi yanyana gelmeye korkuyor.
Muhtemelen pandemi sonrasında da temassız selamlaşmalar uzun bir süre devam edecek.
Lokantalar, sinemalar, tiyatrolar, spor salonları, stadyumlar ve okullar açıldığı zaman insanların yine birbirlerine çekincelerle dolu davranacakları kehanet olmasa gerek.
Maskeleri geç takmaya başladık ama görünen o ki, maskeli hayata da hemen intibak ettik.
Bilişim sistemleri ve dijital dünya artık dünden daha önemli ve vazgeçilmez hale geldi.
Sorun şu ki, okulları zorunlu olarak taşıdığımız bu dijital alemde sadece gençler açısından değil, orta yaş grubu ve yaşlılardan da büyük bir bağımlı kitlesi devşirmiş durumdayız.
Hareket azlığı, can sıkıntısı ve bağışıklık sistemini güçlendirme kaygısı ile yenilen içilenlerin herkesi birer obeze çevirdiği dünyamızda yarınlar gerçekten hiç umut verici değil.
Pardemi bitecek, insanları hem psikolojik bakımdan hem de fiziki bakımdan başka hastalıklardan arındırmak için uzun yıllar gerekecek.
Kısacası, Harvard Üniversitesi tarafından açıklanan rapor belki, pandeminin süreceği günler itibariyle hoşumuza gitmeyen değerlendirmeleri içerebilir ama kesinlikle etkileri bakımından abartılı değil.
Tedbirler önemli. Uyulması gerekiyor. Taviz süreci uzatır. Sürecin uzaması ise travmaları artırır.
Artık bir tekerlemeye dönen ve hemen her dilde söylenen pandemi sözleri var. Birisi çok hoşuma gidiyor, “Yoğun bakımda tavanı seyretmektense evinde kal televizyon izle”. Doğru.
Süreç uzadıkça, canlar sıkılıyor, hele bahar ve yeşillenen dünya hepimizde bir an önce kendimizi dışarı atma hissi uyandırıyor.
Bunlar doğal ve insani.
Ama olacakları da hesaba katmak gerekiyor. Pandemi bitmez ise, hayat tahmin ettiğimizin, düşündüğümüzün ötesinde bloke olacak.
Bir an önce normalleşmek için hepimizin benzer davranışları benimsememiz lazım.
Soru şu: 2024’e kadar böyle mi yaşayalım, yoksa bu işi önümüzdeki birkaç ay içinde gündemden çıkaralım mı?
Hasta sayısında anormal artış, hastanelerin çökmesi, tedavi süreçlerini de işlemez kılar. O zaman 2024’ü görme şansımız bile kalmaz.
Projeksiyonlar kesinlikle abartı değil, bizi akıllı olmaya davet eden iyi çalışmalar bunlar.