Putin'in sahneye çıkışı ve oligarşinin dağıtılması! ‘Avrasya savaşı! Yeni dünyanın ayak sesleri’ #5
‘Avrasya savaşı! Yeni dünyanın ayak sesleri’ dosyası beşinci bölümüyle SuperHaber YouTube kanalında yayında...
Rusya’da Boris Yeltsin dönemi, kamunun elinde ne var ne yoksa satıldığı, yani özelleştirildiği, mafyalaşmanın doruğa tırmandığı, Rusların açlıkla boğuştuğu, bozuk ekonomi, serbest piyasa, NGO’ların cirit atmaya başladığı bir dönemdi. Ruslar bu sıkıntıları yaşarken, dış politika ise güllük gülistanlıktı. Ayrıca ABD ile ilişkiler normalleştirilmiş (!), Rusya Batı ile adeta balayını yaşıyordu.
Ancak Primakov’un Başbakanlığa gelişinin ardından “Gerçekçilerin, Milliyetçilerin, Avrasyacıların” yeniden yükselmesi ve beraberinde gelişen çok-kutupluluk tartışmaları, Rusya’da siyaseti derinden etkiledi. Rusya’daki Avrasyacı hareketin liderlerinden Aleksandır Dugin, o dönem Primakov’un doktrine ettiği politikaları desteklediklerini, hatta doktrinin ortaya çıkmasından sonraki dönem (1998-2001) devlette görevler üstlendiklerini açıklamıştı.
Bu süreçte Yeltsin’in görev süresi 2000 yılının Haziran ayında dolacaktı. 1999 yılının Aralık ayının 31’inde, bütün dünyadaki insanlar gibi Rusya’da herkes evlerinde oturmuş ve dışarıda, yeni yılı karşılamaya hazırlanıyordu. Ancak herkes yeni yılı beklerken, bir anda televizyonlar yayınlarını kesti. Saatler yaklaşık 18.00’i gösteriyordu. Kameralar Kremlin Sarayı’nın içindeydi ve ekranlarda, iri cüssesiyle Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin belirdi.
Yeltsin’in ilk sözleri, “Vatandaşlarım beni affedin” oldu. Ardından da Devlet Başkanlığı’nı bıraktığını ve görevini, o dönem Rusya’nın Başbakanlığını yürüten Vladimir Putin’e devrettiğini açıklıyordu. Seçimler de 26 Mart 2000 tarihinde yapılacaktı. Rusya şaşkındı. Zaten Yeltsin’in görev süresi yaklaşık 6 ay sonra sona erecekti. Neden erken ayrılıyordu. Bu ayrılığın zoraki bir ayrılık mı yoksa gönüllü mü olduğu hala belirsizliğini koruyor. Görevinden ayrıldığı gün Yeltsin’e Putin, özel bir kararnameyle dokunulmazlık ve iyi bir maaş bağladı.
Böylece Rusya’da, ABD’ye yakın çevreler tarafından başlatılan ve günümüzde de sıklıkla dillendirilen “Yeni Çar” nitelemesi yakıştırılmaya çalışılan Vladimir Putin dönemi başlamış oldu.
Putin’in ilk yıllarının ana eksenini dış politikadan önce, iç politikaya yönelik attığı adımlar oluşturdu. Mafyalaşan oligarklarla mücadelesi böyle başladı. ‘Rus oligarklar’ tanımı özellikle Boris Yeltsin döneminde özelleştirmelerle zengin olmaya başlayan iş insanlarına takılıyor. Sovyetler çöktüğünde Rusya’da yaşayan zengin kesimden bahsetmek söz konusu değilken, Putin’in ilk görev yıllarında Rusya nüfusunun yüzde 3 ya da 4’nü oluşturan Yahudi oligarklar önemli bir ekonomik ve politik güç oluşturmuşlardı.
Petrol, maden ve gaz şirketlerinin yanı sıra medya, bankacılık gibi sektörleri de ele geçirmeye başlayan Rus oligarşisine karşı ilk savaş Rusya’nın tek bağımsız kanalı olan NTV’nin sahibi Vladimir Gusinsky’e karşı açıldı. 2000’de NTV’nin bankasına düzenlenen baskınlar sonrasında devletin malından 10 milyon dolar çalmakla suçlanan Gusinsky tutuklandı. Serbest bırakıldıktan sonra 2004 yılında hükümete açtığı davayı kazansa da, Rusya’yı terk etmek zorunda kaldı.
Putin’in Gusinsky’e yaptığı ilk hamle, diğer oligarkların gözünü korkutamadı. Putin’in ne kadar kararlı olduğu daha sonra anlaşıldı...
‘Avrasya savaşı! Yeni dünyanın ayak sesleri’ dosyası beşinci bölümüyle SuperHaber YouTube kanalında!
YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN