"Rahip Brunson kararı ABD'ye tokat gibi geldi!"

Eski Beyaz Saray ve Dışişleri yetkilisi Amanda Sloat : “Evanjelikler bastırıyor, normalde Türkiye'nin iç politikasıyla ilgilenmeyen Amerikan kamuoyu davayı yakından takip ediyor. Mahkemenin kararı Amerika'ya tokat gibi geldi.”

Washington-Ankara hattında rüzgar yeniden sert esiyor. Washington açısından krizin adı belli: “Rahip Brunson.” Geçtiğimiz Çarşamba günü mahkeme İzmir'de FETÖ'ye destek suçlamasıyla yargılanan Amerikalı rahip Andrew Craig Brunson'ın tutukluluğuna karar verdi.

Brookings Enstitüsü'nün Türkiye uzmanı Amanda Sloat bu kararı yorumladı.

Sloat, Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nda müsteşar yardımcılığı yaptı. Türkiye, Kıbrıs ve Yunanistan'dan sorumluydu. Bir diğer görevi de Beyaz Saray'ın Ortadoğu koordinatörüne danışmanlıktı.

İşte Amanda Sloat'ın HaberTürk'e verdiği röportaj:

Türkiye'de artık yeni bir siyasi sistem var. Yeni dönemde Türkiye-ABD ilişkilerinden ne beklemeliyiz?

Geçmişte pek çok konuda Türk tarafının hayal kırıklıkları ve beklentileri oldu. Özellikle de Gülen, YPG gibi konularda. Amerikan yönetimi bence bu endişelerden bir kısmını gidermek için gerçekten çaba gösterdi. Münbiç'teki yol haritası bunlardan biri. Ama aynı zamanda Amerikan tarafında da hayal kırıklıkları ve beklentiler var. S400, Pastör Andrew Craig Brunson'ın tutukluluğu gibi... Son mahkeme kararı (editör notu: 18 Temmuz'da Brunson'ın tutukluğunun devamına karar verilmesi) özellikle Se nato'da hayal kırıklığını derinleştirdi. Bu meselelerin gelecekte nasıl gelişeceğini hep birlikte göreceğiz çünkü Amerikan tarafından meseleye bakacak olursak bu sorunlar ilişkileri olumsuz etkilemeye devam edecek.

 “KONGRE İÇİN S400 VE RAHİP BRUNSON EN BÜYÜK İKİ SORUN”

Bu sorunların içinde sizce hangisi en büyüğü?

Sanırım iki tanesi çok önemli Brunson ve S400. En azından Kongre'nin perspektifinden böyle. Brunson'ın terör suçlaması nedeniyle hapiste tutulması Kongre açısından çok büyük mesele. Başkan Trump konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüştü, Başkan Yardımcısı Pence ve bazı senatörler meseleyi gündeme getirdi. S400'e gelince... Kongre'de Türkiye'nin yüzünü Rusya'ya dönüp dönmediği ya da Türkiye'yi artık güvenilir bir savunma partneri olarak görüp göremeyeceğimiz konusunda hararetli tartışamalar yapılıyor. Bence bu iki meselenin kombinasyonu Kongre'deki tasarıların ortaya çıkmasına neden oluyor. Yönetim Türkiye'yle ilişkilerdeki sorunları biliyor ama stratejik öneminin ve hükümetle iletişimi sürdürmeleri gerektiğinin de farkında.

Brunson neden bu kadar önemli? Yönetim içindeki Evanjelikler bastırdığı için mi?

Evet. Hristiyan bir Pastör olması, normalde Türkiye'nin iç meselelerine pek de ilgi göstermeyen Amerikan kamuoyunun ilgisini çekti. Trump'ın konuyla ilgili tweetine bakacak olursanız Brunson'ın Hristiyan olduğunu vurguluyor. Evanjelik gruplar da konu nedeniyle hayli hareketli. Ayrıca “Türkiye'de 30 yıldır barışçıl bir şekilde yaşayan bir Amerikan vatandaşı adil olmayan suçlamalarla tutuklandı” fikri de hakim. Erdoğan'ın “ver papazı al papazı” sözleri de Washington'da “bir rehine politikası mı yürütülüyor?” sorusunu akıllara getirdi.

 “SENATÖRLERİN ERDOĞAN'I ZİYARETİ SON ÇABAYDI”

Brunson meselesi, Amerikalılar için, ilişkileri rayına oturtmak için en önemli koşul diyebilir miyiz?

Bence Kongre'nin perspektifinden kesinlikle böyle. Biliyorsunuz Senatörler Lindsey Graham ve Jeanne Shaheen Erdoğan'la görüştüler. Hem S400 hem Brunson meselesini konuştular, çok açık şekilde endişelerini dile getirdiler. Görüşmenin ardından “Erdoğan senatörlerin endişelerini daha önce anlamadığı kadar anladı” yorumları yapıldı. Fakat mahkeme kararı yüzümüze atılan bir tokat gibi geldi. Bu nedenle bence Kongre'deki tasarılardan bazılarının geçmesi için baskı artacaktır. Kongre'nin perspektifinden, senatörlerin Erdoğan'la görüşmesi sorunu çözmek için son çabaydı.

“TRUMP GÜÇLÜ LİDERLERİ SEVİYOR, TÜRKİYE'Yİ ELEŞTİRMİYOR”

Beyaz Saray'la Kongre arasında bir duruş farkı var mı, özellikle bu meselede?

Evet, sanırım ABD'de şu an 3 düşünce merkezi var. Birincisi Kongre, az evvel bahsettik. İkincisi de yönetim, Dışişleri ve Pentagon yani. Bu ikisi Türkiye'nin stratejik öneminin farkında. Ve bir de Başkan'ın perspektifi var. Putin'le görüşmesini biliyorsunuz. Güçlü liderleri çok takdir ediyor. Mesela Türkiye'nin iç politikasında yaşananları hiç eleştirmedi, Brunson hariç. NATO zirvesinde Erdoğan'la Trump'ın yumruklarını tokuşturduğu iddia edildi. Bu da “Acaba Brunson meselesi çözüldü mü?” dedikodularına neden oldu. Sanırım Trump göreve geldiğinde Erdoğan yeni başkanın Obama'nın yaptığı hatalardan geri döneceğini düşündü. YPG, Gülen, Reza Zarrab gibi konularda. Ama bunlar olmadı. Trump elçiliği Kudüs'e taşıdı, Müslüman ülkelerden seyahate yasak getirdi. Ama Erdoğan sert bir şekilde Trump'ın kendisini eleştirmedi.

Brunson meselesinde gelişme yaşanmazsa, Kongre öncelikle hangi adımları atar? Türkiye'ye kredi vermesinin kısıtlanmasını öngören bir yasa çıkarmanın dışında...

Tasarılardan bazıları halihazırda masada biliyorsunuz. Mesela bunlardan biri şu: Kongre bir yıl önce Rusya'yla ilgili bir yaptırımı kabul etti. Bu yaptırım yasasında bir ek madde var, “Eğer bir ülke Rusya'yla ciddi anlamda savunma işbirliği yaparsa, o durumda ABD yaptırımlarına maruz kalır” diyor. Kongre açısından Rusya'dan S400 alımı bu maddenin uygulanmasını tetikler. Yönetimin bu meselede duruşu şöyle: Türkiye S400'lere fiziksel olarak sahip olmadan bu madde devreye girmez. Masada olan bir diğer yaptırım da biliyorsunuz Türkiye'nin F35 konsorsiyumununda yer almasını bloke etmek.

 

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.