Rüya nedir? Neden görülür? İslamda rüyanın önemi!
Rüya insanla birlikte var olan bir olgudur. İnsan fizyonomisi üzerinde yapılan araştırmalar rüyanın yeme içme gibi bir ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Birçok kişi neden rüya gördüğünü merakla araştırıyor. Peki, Rüya nedir? Neden görülür? İslamda rüyanın önemi! Detaylar haberimizde...
Sözlükte görmek anlamındaki rü’yet kökünden türeyen rüya kelimesi uyku sırasında zihinde beliren görüntülerin bütününü ifade eder. Kimi zaman uyandığınız anda sizleri tüm gün etkisine alır kimi zamanda hatırlanması güç bir hale gelir. Çoğu kişi rüyanın İslam dünyasındaki önemini merakla araştırmaya devam ediyor. Peki, Rüya nedir? Neden görülür? İslamda rüyanın önemi! Detaylar haberimizde...
RÜYA NEDİR?
Rüya, uykunun REM evresi denilen hızlı göz hareketi evresi ile bağlantılı hem görsel hem de işitsel algı ve duygular bütünüdür. Rüyanın anlamını biraz daha açacak olursak ruhun bedenden ayrıldığı zamanda yaşanan olaylar bütünü de demek mümkündür. Her insan mutlaka rüya görür. Bazı kişiler daha sık rüya görürler. Fakat herkes istediği rüyayı göremez. Rüyalarda yaşananlar tahmin edemeyeceğimiz kadar hızlı gerçekleşir. Çok kısa bir kaç saniyelik rüyalar sırasında bile çok uzun ve değişik olaylar görmekteyiz. Bu nedenle rüyada zaman kavramı oluşmamaktadır. İnsan vücudu günün sonunda yorgun düşerek iç organların ve bünyenin tam anlamıyla zayıflaması sonucu halsizlik ve uyku ile birlikte yarı uyanık şekilde hayaller görülmektedir.
Rüyalarımız bunların tamamının düşüncelerinizle harmanlanması olayıdır. Daha net bir şekilde ifade edecek olursak gün içinde yaşadıklarınız ana merkeze ulaştığında uyku anında sizler bunu harmanlayarak hayal şeklinde görüyorsunuz. Yapılan araştırmalar görülen rüyaların birçoğunun unutulduğunu ve yalnızca bizleri üzen ya da çok etkileyen hayallerin hatırlandığını ortaya koymuştur.
RÜYA NEDEN GÖRÜLÜR?
Bazı araştırmacılara rüya uyku esnasında beyindeki etkinliklerin yan ürünü olarak, bazıları ise kişilerin bilinçaltının geri planda kalmış yönleri ile ilgili özel bir durum olarak yorumlamaktadır. Ünlü rüya yorumcusu Sigmund Freud rüyaların amacını günlük hayatta bastırılarak bilinçaltına atılmış isteklerin dışa vurması olarak yorumlamıştır. Rüyada geçen ögelerin büyük bir kısmı bastırılmış istekleri göstermektedir. Bu nedenle rüyada görülen sembollerin farklı anlamlarını bulmak ve yorumlamak çok önemlidir. Günde çok yorgun olmadığımız ve bitkin düşmediğimiz anlarda 4 ila 7 rüya gördüğümüz yapılan araştırmalar arasında. Ancak bu rüyaların sadece bizi en çok etkileyen kısmını ve çok azını hatırlarız. İstisna durumlar elbette mevcut rüyasının tamamını hatırlamak tuhaf bir durum değildir.
İSLAM'DA RÜYANIN ÖNEMİ!
Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İbrâhim, Yûsuf ve Mısır hükümdarının gördüğü rüyalardan söz edilmekte (Yûsuf 12/4-5, 43, 100; es-Sâffât 37/105), Resûl-i Ekrem’in gördüğü bir rüyanın doğru çıktığı Allah tarafından bildirilmektedir (el-Feth 48/27).
Kur’an’da rüyaların yorumu için “ta‘bîrü’r-rü’yâ” (Yûsuf 12/43), “te’vîlü’r-rü’yâ” (Yûsuf 12/100), “te’vîlü’l-ahlâm” (Yûsuf 12/44), “te’vîlü’l-ehâdîs” (Yûsuf 12/6, 21) tamlamaları ve “iftâ” (hüküm açıklama) kelimesinin çeşitli türevleri (Yûsuf 12/43, 46) kullanılmıştır.
Hz. Yûsuf’a rüyaların yorumunun öğretildiği (Yûsuf 12/6, 21), Hz. İbrâhim, Ya‘kūb ve Yûsuf’un gördükleri rüyaları tabir ederek bu yorum ışığında hareket ettikleri (Yûsuf 12/4-6; es-Sâffât 37/102) belirtilmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İbrâhim’den rüyasında oğlunu kurban etmesinin istendiği (es-Sâffât 37/100-113), Hz. Yûsuf’un rüyasında on bir yıldızın, ay ve güneşin kendisine secde ettiğini gördüğü ve bu rüya ile onun ileride peygamber olarak seçileceğine işaret edildiği (Yûsuf 12/4-5), yine Yûsuf’un Mısır’da hapse atılması sırasında hapisteki iki gencin ve Mısır kralının(Yûsuf 12/36, 41-49) gördüğü rüyaları yorumladığı (Yûsuf 12/99-100) haber verilmektedir.
Cenâb-ı Hak, Bedir Gazvesi öncesinde Resûlullah’a düşmanlarının sayısını rüyasında az göstermiş (el-Enfâl 8/43), Hudeybiye öncesinde Müslümanlarla birlikte Mekke’ye gireceğine ilişkin gördüğü rüya bir yıl sonra gerçekleşmiş (el-Feth 48/27), Hz. Peygamber’den mûcize göstermesini isteyenlere karşı Bedir Gazvesi veya Mekke’nin fethi öncesinde gördüğü rüyalardan söz edilmiştir.
Hadislerde rüyanın insan hayatındaki yerine ve önemine defalarca değinilmiştir. Resûl-i Ekrem’e ilk vahiy sâlih rüya şeklinde gelmiş, altı ay müddetle vahiy bu şekilde devam etmiştir.
Bir hadiste yirmi üç yıllık vahiy müddeti içerisindeki bu altı aylık zaman dilimi kastedilerek, “Müminin sâdık rüyası nübüvvetin kırk altıda biridir” buyurulmuş (Buhârî, “Taʿbîr”, 5; İbn Mâce, “Taʿbîr”, 1; Tirmizî, “Rüʾyâ”, 2-3), vahyin kesilmesine karşılık mübeşşirâtın devam ettiği bildirilmiştir (Buhârî, “Taʿbîr”, 6).
Hadis mecmualarında “Kitâbü’r-Rü’yâ” ve “Kitâbü Ta‘bîri’r-rü’yâ” başlığı altında Hz. Peygamber’in rüyalarına ve yorumlarına yer verilmiştir. Resûlullah’ın sabah namazından sonra sahâbîlere, “İçinizde rüya gören var mı?” diye sorduğu, varsa tabir ettiği (Buhârî, “Taʿbîr”, 47; Ebû Dâvûd, “Îmân”, 10; Dârimî, “Rüʾyâ”, 13), zaman zaman kendi rüyalarını da anlattığı ve tabir ettiği yahut ashaptan birine tabir ettirdiği, güzel rüyaların anlatılıp tabir edilmesini hoş karşıladığı, kötü rüyaların anlatılmasını ve tabir edilmesini istemediği belirtilmiştir.
Öte yandan ashap içinde Hz. Ebû Bekir’in rüyaları isabetli tabir ettiğine dair yaygın bir kanaat vardır. Ezanı ilk önce rüyasında görenin Abdullah b. Zeyd b. Sa‘lebe olduğu ve Resûl-i Ekrem’in de bunu onayladığı bilinmektedir.