Said Nursi kimdir?

İslam bilginlerinden olan Sait Nursi çocukluğunda alimlerden iyi bir eğitim gördü. 23 Mart 1960 yılında hayatını kaybeden Sait Nursi'nin ölüm yıl dönümünde Yıldız Tilbe'den bir açıklama geldi.Şarkıcı Yıldız Tilbe, Said Nursi’nin ölümünün yıl dönümünde sosyal medya hesabından Said-i Nursi’nin akrabası olduğunu paylaştı. "Bediüzzaman"isminin yanı sıra "Molla Said" gibi isim ile tanınır. Vatandaşlar ise Said Nursi'nin yaşamını merak etmeye başladılar. Peki Said Nursi kimdir? Kaç yaşında öldü? Eserleri nelerdir? Detaylar haberimizde...

Küçük yaşlarından itibaren ilme merak salan Said Nursi'nin ölüm yıl dönümünde Yıldız Tilbe'den bir paylaşım geldi. Tilbe, Said Nursi’nin ölümünün yıl dönümünde sosyal medya hesabından paylaştığı gönderi içerisinde Said Nursi'nin akrabası olduğunu açıkladı. 23 Mart 1960 yılında yaşamını yitiren önemli İslam bilginlerinden olan Said Nursi'nin yaşamı vatandaşlar tarafından merak ediliyor. Peki Said Nursi kimdir? Kaç yaşında öldü? Kitapları nelerdir? Merak edilen soruların cevapları detayları ile haberimizde...

cats_7

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ

Bediüzzaman Said Nursî İslam alimi, düşünürü ve Risale-i Nur adlı tefsir külliyatının yazarı. Nur Cemaati'nin kurucu lideridir.

1892 yılında 15 yaşlarında iken Bitlis'te Şeyh Emin Efendi ve diğer İslam alimlerinin de bulunduğu ilim meclisinde yapılan imtihan ve münazara sonunda Molla Fethullah tarafından Bediüzzaman unvanı verilmiş; diğer alimler tarafından da kabul görmüş ve bu isimle anılmaya başlanmıştır.

I. Dünya Savaşı'nda gönüllü alay komutanı olarak Kafkas Cephesi'nde mücadele etti.Savaş sırasında birçok talebesi şehit olmuş kendisi de yaralanarak Gazi olmuştur. Ordu-yu Hümâyun'un tavsiyesi ile Dar'ül-Hikmet'ül İslamiye azası olarak atandı. Mart 1922 tarihine kadar 4 yıl 3 ay boyunca görevini yerine getirdi.

Said Nursî, hayatını "Eski Said" ve "Yeni Said" olarak sınıflandırmıştır.Eski Said döneminde İslamiyete siyaset yoluyla da hizmet edilebileceği fikriyle hareket etmiştir. Zamanın gelişen olayları onun bu fikrini değiştirmiş ve siyasetten çekilmiştir. Eski said dönemi içerisinde, ilim meclislerinde münazaralara giren, sosyal ve siyasi olayları takip eden ve müdahil olmaktan geri durmayan Nursi, Yeni Said olarak tabir ettiği döneme geçmesiyle birlikte daha çok inziva hali içerisinde bulunmuş ve Risale-nur kitaplarının yazımı üzerine yoğunlaşmıştır. Risale-i Nur Külliyatı'nın büyük kısmı Yeni Said döneminde yazılmıştır.

ÇOCUKLUĞU VE ÖĞRENİM HAYATI

Bitlis'in Hizan ilçesinin İspairit nahiyesinin Nurs köyünde, yedi çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasının adı Mirza, annesinin adı ise Nuriye'dir. Annesi Nurs köyü yakınlarında bulunan Bilkan Köyündendir. Nuriye hanım Nure veya Nura ismiyle de tanınmaktadır.Sofi Mirza olarak tanınan Mirza Efendi ailesinin geçimini çiftçilikle sağlamıştır.

Dokuz yaşında (1887) Tağ Köyü’ndeki Molla Mehmed Emin Efendi'nin medresesinde öğrenim hayatına başladı.1888'de medrese eğitimi bırakarak köyüne döndü. Köyüne döndükten sonra, medrese öğrencisi olan ağabeyi Molla Abdullah'ın derslerini takip ederek kendini ilerletmiştir. Beş yıl süren tahsil hayatı boyunca Molla Mehmed Emin Efendi Medresesi, Mir Said Veli Medresesi, Molla Fethullah Efendi Medreselerinde eğitim aldı. Risalelerinde, bu süre zarfında Kur’an’ı hatmettiğini, sarf ve nahiv kitaplarını İzhar’a kadar okuduğunu, Doğu Beyazıt’ta bulunan Şeyh Mehmet Celali’nin medresesinde üç ay süren bir eğitim gördüğünü, bu eğitimi sırasında her gün günde üç saat meşgul olarak yüze yakın kitabı okuyup ezberine aldığını, medreselerde eğitimi yapılan kitaplar dışında pek çok başka kitabı da okuduğunu yazmıştır. Nakşibendî tarikine intisabı, Halidî şeyhlerin sosyal aktivitelerine katılımıyla olmuştur. Daha sonra icazetini aldığı ve sonra Doğubeyazıt’tan ayrıldığı bildirilmektedir.Bu sırada arkadaşları ve bazı hocalarıyla olan tartışmaları ve kavgaları sebebiyle medrese eğitiminde aksamalar olmuştur.Köyüne döner ve kışı köyünde geçirir.

Said Nursi gördüğü bir rüyadan etkilenerek eğitime dönerek Müküs ocağındaki Mir Hasan Veli Medresesine gider. Zor konularda gösterdiği anlayış, okuduğu kitapları kolaylıkla ezberine alması ve ilmi tartışmalardan galip ayrılması gibi özellikleri Molla Fethullah Efendi tarafından "Bediüzzaman" şeklinde isimlendirilmesine yol açar.

GENÇLİK ÇAĞI

Risalelerinde, bu dönemden sonra Bitlis’e gelen Said Nursî'nin ilmi alt yapısı ve farklı kişiliğinin, Bitlis Valisi Ömer Paşanın dikkatini çektiği ve Vilayet konağında kalarak çalışmalarına devam etmesi için ona bir oda tahsis edildiği yazılmıştır.[34]Burada iki yıl kalan Nursî daha sonra Van Valisi Hasan Paşa tarafından Van'a davet edilmiş, valilik konağında, Hasan Paşa ve sonrasında İşkodralı Tahir Paşa zamanlarında konağın kendisine ayrılan bölümünde yaklaşık olarak 10 yıl çalışmalarına devam etmiştir. Bu dönemde Horhor Medresesi'nde de talebelerine ders vermekte olduğu da eserlerinde anlatılmaktadır.

Said Nursî, Van, Bitlis ve Diyarbakır illerinde fen bilimleriyle İslami ilimlerin birlikte okutulacağı, Kürdistan’da cehaleti ve bilgisizliği ortadan kaldıracak nitelikte, Medresetü'z-Zehra ismini verdiği birkaç üniversitenin yapımı düşüncesini hükümete iletmek için 1907 yılında İstanbul'a gelir. El-Ezher Üniversitesi'ne kardeş olarak tarif ettiği bu üniversitede Arapça, Kürtçe ve Türkçe olmak üzere üç dilde eğitim yapacağını belirtmektedir.[40]İstanbul’da Ferik (tümgeneral) rütbesindeki Ahmed Paşa’nın evine yerleşmiş,idealindeki üniversite ile ilgili bir dilekçeyi padişahın özel kalem dairesi olan Mabeyn-i Hümayun’a sunmuş, ancak Said Nursî'nin bu talebi için hükümet bir teşebbüste bulunmamıştır. Gelişinden iki ay sonra Fatih'te bulunan Şekerci Hanı'na yerleşti.Otel olarak hizmet veren Şekerci hanı dönemin aydınlarının uğrak yeriydi. Said Nursî burada kalmakta iken medreselerde ve eğitim kurumlarında ders veren muallimleri ilmi münazaraya davet etti. Odasının kapısına ise “Burada her suale cevap verilir, her müşkül hallolunur; fakat sual sorulmaz” şeklinde bir yazı asmış ve büyük dikkat çekmiştir. Nursi'nin davetinden sonra pek çok muallim ve medrese hocası geldiği ve sorulan sorulara ikna edici doğru cevaplar verdiği ifade edilmektedir.Bu olaylardan sonra Nursi'nin doğu illerindeki şöhreti İstanbul'a da yayılmıştır.

İSİM VE UNVANI

"Bediüzzaman" isminin yanı sıra "Molla Said" ve "Said-i Kürdî" gibi isimler ile de tanınmaktadır. Said Nursî, İstanbul'a gelişinden sonra Kürdistan'dan gelmiş olması ve Kürt olması[93]dolayısıyla Said-i Kürdî ismiyle meşhur olmuş ve ilk dönem eserlerinin birçoğunda bu adı kullanmıştır. Cumhuriyet'in kurulmasından sonra kabul edilen Türk Milliyetçiliği politikasından dolayı, hem bu durumun aleyhine kullanılmasını, hem de yanlış anlaşılmaları engellemek için, kendisi bunu Said-i Nursi şeklinde değiştirmiştir.[94]Eski eserlerindeki Kürdistan veya Bilad-ı Ekrad ifadelerini ise "vilayat-ı şarkiyye" şeklinde değiştirdiği iddia edilmiştir.[95]Ancak, Risale-i Nur külliyatını neşreden yayınevlerinden Tenvir ve Zehra Yayınları bu iddiaları kabul etmemekte ve nüshalar üzerinde tahrifat yapıldığını ifade etmektedirler. Said Nursî'nin yeni dönem eserlerinde de "Kürdistan" ifadesini birçok kez kullandığı görülmektedir.

KİTAPLARI

Uluslararası arenada düzenlenen Risale-i Nur ve Said Nursî konulu sempozyumlarda yayınlanan bildirilerde, Said Nursî'nin risalelerindeki fikirlerin, felsefik ve alegorik anlamlar taşıyan Kuran Tefsirleri olduğu ifadelerine yer verilmiştir.

Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Mektubat
Lem'alar
Şualar
Tarihçe-i Hayat
Barla Lahikası
Kastamonu Lahikası
Emirdağ Lahikası
İşaratü-l İ'caz
Mesnevi-i Nuriye
Sikke-i Tasdik-i Gaybi
Asa-yı Musa
Zülfikar
Sirac-ün Nur
Tılsımlar
İman ve Küfür Muvazeneleri
Eski Said Dönemi Eserleri
Âsâr-ı Bedîiyye
Kızıl İcaz ve Talikat
Rumuzat-ı Semaniye
Muhakemat
Münazarat
Hutbe-i Şamiye
İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi

ŞİİRLERİ

Yıldızları konuşturan bir yıldızname
Edda
Mücahid bir hayvan mersiyesi

YILDIZ TİLBE AKRABASI OLDUĞUNU AÇIKLADI

Şarkıcı Yıldız Tilbe, Said Nursi’nin ölümünün yıl dönümünde sosyal medya hesabından Said-i Nursi’nin akrabası olduğunu açıkladı ve rahmet diledi

wsfuhewfewf_1

GÜNÜN VİDEOSU

Zalim ordusu saldırıyor! İsrail Gazze'de “Güvenli Bölge” ilan edilen çadırları vurdu

Gazze’nin Han Yunus şehrinde, İsrail işgal güçleri sivillerin sığındığı çadırları hedef aldı. Bombardımanda çok sayıda masum sivil hayatını kaybederken, yaralıların durumu kritik.