24 Haziran’da sandığa gitmeden önce şöyle bir düşündüm de…
Sen gerçek bir mucizesin…
Damarların var vücudunda. Yaşaman için kalbinin pompaladığı kanı dolaştırıyorlar durmadan.
Tümünün toplam uzunluğu 96 bin kilometre.
Bu, dünyanın etrafında üç tur atmaya eşit bir mesafe…
Mucize…
Eğer beynin bir bilgisayar olsaydı mesela, saniyede 38 katrilyon işlem yapabilecek gücü vardı.
Milyonlarca bilgisayar ürettik. Hepimizin elinde akıllı telefonlar var. Ancak bu çapta bir teknoloji, henüz ancak sadece uzak bir hayal…
Sen gerçek bir mucizesin…
Her bir böbreğinde bir milyon filtre var ve her dakika 1,3 litre kanı temizliyorlar.
Parmak izin herkesten farklı. Sekiz milyarda birsin; teksin…
Dilin de öyle; benzersiz.
DNA’n başlı başına bir hikaye, emsalsiz...
Ve tüm hücrelerinin DNA’ları birleştirilip, yan yana getirilip, uzatılabilse eğer buradan Plüton’a kadar gider…
Farkında değilsin ama aslında burnun elli bin kokuyu birbirinden ayırt eder.
Gözlerinse on milyon rengi…
Sen gerçek bir mucizesin…
Düşünebiliyorsun. Düşündüğünü düşünebiliyorsun…
Sevebiliyorsun. Ve sevdiğini öldürebiliyorsun…
Merhametlisin, şefkatlisin. Paylaşmayı biliyorsun, adilsin...
Yaratılmışların en güzeli ve kimi zaman da ne tuhaf en adisisin…
Başlı başına bir mucizesin…
13.8 milyar yaşındaki evrende, 4 buçuk milyar yıllık dünya üzerinde 200 bin yıldır varsın oysa sadece. Bu aslında kısacık sürede muazzam şeyler yarattın…
Müthiş buluşlar yaptın, inanılmaz bir teknoloji icat ettin, muhteşem düşünce sistemleri ve sanat eserleri ürettin…
Mavi gezegenimizi, bir daha asla eskiye dönülmeyecek şekilde değiştirdin…
Ama unutma, dünyaya hükmediyor oluşun seni diğer türlerden ayrıcalıklı kılmıyor.
Mesela sadece arılar yok olsa, sana geriye yaşayacak epi topu dört yıl kalıyor…
Yani bir o kadar da özenli yaşaman lazım...
Çok hassas bin bir türlü dengeye bağlı varlığın…
Velhasıl 17 gün sonra sandığa gideceksin ve ülkenin geleceği ile ilgili çok önemli bir karar vereceksin.
Bunları aklından çıkarma e mi…