Şarbondan kendimizi nasıl korumalıyız?
Son günlerde ülke gündeminin önemli maddelerinden biri haline gelen “şarbon” ile ilgili endişeler sürüyor. Şarbon nasıl girdi, nasıl yayıldı, şarbonlu kaç hasta var, bunlar önemli ama gündemdeki bir başka önemli nokta 'şarbondan nasıl korunacağız?' İşte cevabı...
Günlerden beri Türkiye’de şarbon tartışmaları sürüyor. Habertürk yazarı Prof. Dr. Temel Yılmaz, "Bu konuda insanlarda ciddi bilgi eksikliği var." diyerek şarbon hakkında akıllara takılan tüm sorulara köşesinden cevap verdi.
İşte Temel Yılmaz'ın o yazısı:
"Şarbon nasıl girdi, nasıl yayıldı, şarbonlu kaç hasta var, bunlar önemli ama gündemdeki bir başka önemli nokta şarbondan nasıl korunacağımız. Bu konuda insanlarda ciddi bilgi eksikliği var.
Sn. Sevilay Yılman’ın yazısını okuyunca gördüm ki ayrıca toplumda çok da dile getirilmeyen panik ve endişe havası var.
Kolay değil bir bulaşıcı hastalık korkusu ile seksen milyonluk ülke kırmızı et yemeyecek, süt ve süt ürünleri kullanmayacak, dondurmayı ağzına bile almayacak.
Şarbon öldürücü bir hastalık, doğru ama şarbonun günlük alışkanlıkları etkilemesi beslenme programlarını olumsuz etkilemesi de endişe verici.
KİM KORKAR ŞARBONDAN
İşin daha ciddi boyutu bu tür olaylarda toplumun yaklaşım şekli. Halkımızın bir bölümü hastalığı ciddiye almıyor, yok sayıyor. Ne de olsa biz Çernobil’den sonra televizyon karşısında radyasyonlu çayı içmiş kahraman bir neslin çocuklarıyız.
Diğer bir bölümü de daha ilginç bir refleks gösteriyor. Kuş gribinde de olduğu gibi bizim toplumda, bir salgın hastalık ihtimalinde, önce genel bir panik havası yaşanıyor, hiç kimse hiçbir şey yemiyor içmiyor. Kısa bir süre sonra da, panik havası bittikten sonra risk ortadan kalkmış gibi kaldığı yerden hayata devam ediyor, yiyor, içiyor.
Şarbon olayında da şu an aynı durumu yaşıyoruz. Bir bölüm insan hiç aldırmıyor, bir bölüm insanda da panik sendromu var, kırmızı et, et ürünleri, süt, yoğurt, dondurma benzeri gıdaları hayatından tamamen çıkardı, yemekten korkuyor.
Oysa bu tür olaylarda krizi iyi yönetmek gerek. Geniş kitlelere hastalığın özelliklerini, bulaşma ve korunma yollarını anlatmak çok önemli.
ŞARBON İNSANLARA NASIL GEÇER?
Şarbon, toprakta bulunan, bacillus anthracis olarak isimlendirilen bakterilerin neden olduğu ve otçul hayvanlardan insana bulaşan ciddi bir hastalık.
Daha çok sığır, koyun ve keçi gibi hayvanları etkiler. Hastalık enfekte hayvanlara ve ürünlerine temas eden insanlara da bulaşır, kısa süre içinde tanı konulup tedavi edilmezse ölümcül olabilir.
Hastalığın insanlardaki klinik gidişi bakterinin vücuda nasıl girdiğine bağlı olarak değişir. Şarbon bakterisi deri, akciğerler veya sindirim sistemi yoluyla bulaşabilir.
Hastalığa, hasta hayvanla temas, çiğ ete dokunmak, hastalıklı etleri yemek ya da şarbon sporlarını akciğerlerde solumak neden olur. Hastaların %95’inde deri şarbonu görülür. Deri şarbonuna halk arasında kara çıban da denilir. Şarbonlu etlerin yenilmesi ile bağırsak şarbonu oluşur; şarbonun bu tipinde ölüm oranı yüksek.
Şarbona neden olan Bacillus Antracis bakterisi çok dayanıklıdır ve rutin kullanılan dezenfektanlara dirençli, 140 °C derece gibi yüksek sıcaklıkta bile 30 dakika bekledikten sonra ölür, toprak ve suda 60 yıl boyunca canlı kalabilir. Bu nedenle biyolojik silah olarak kullanılabiliyor.
Şarbonun aşısı ilk kez 1881 yılında Pasteur tarafından üretildi. Halen yaygın olarak Güney Amerika, Afrika ve Asya’daki tarım alanlarında görüldüğü bildiriliyor.
ŞARBON NASIL ANLAŞILIR?
Deri şarbonu belirtileri
• Yüz, boyun, kol veya ellerde kaşıntıya neden olan küçük kabarcık veya şişlik
• Yaraların etrafında ödem
• Küçük kabarcıklardan sonra görülen siyah merkezli ağrısız cilt ülseri
• Kara çıban görünümlü cilt yaraları
• Boğaz ve yakındaki lenf bezlerinde şişme
Akciğer şarbonu belirtileri
• Birkaç gün sürebilen boğaz ağrısı, hafif ateş, halsizlik ve kas ağrıları (grip gibi)
• Hafif göğüs rahatsızlığı, nefes darlığı
• Kanlı tükürme, ağrılı yutma, öksürük
• Sersemlik veya baş dönmesi,
• Mide bulantısı, kusma veya mide ağrıları
Sindirim Sistemi şarbonu belirtileri
• Ateş, titreme halsizlik ve iştahsızlık
• Boyun ve boğazda lenflerin şişmesi
• Bulantı, kanlı kusma, kanlı ishal
• Kızarıklık, kırmızı gözler
• Şişkinlik, aşırı gaz.
(Medikal Akademinin konu ile ilgili yazısından yararlanılmıştır)
NE YAPMALI?
Bugünkü durumda kaynağından emin değilseniz kırmızı etler, et ürünleri ve sütler ve süt ürünleri riskli. Ama bu kırmızı et yemeyin süt içmeyin anlamına gelmemeli.
• Pişmemiş, çiğ etlere, şarbon bakteri eldeki sıyrıklardan kolayca bulaştığı için (bir deri şarbonu ile karşılaşmamak için) çiğ hiçbir et ve sakatata çıplak elle dokunmamak gerek.
• Çiğ köfte, sakatat riskli.
• Izgara etler her tarafı iyi pişmeme olasılığı nedeniyle riskli. Kırmızı et yemenin en güvenli yolu çok iyi kaynatmak. Et yemeği kaynamaya başladıktan sonra en az 15 dakika daha sürdürmeli. Şarbon bakterisi nadir dirençli sporları hariç 15 dakikadan az olmamak kaydıyla kaynatmayla etkisini yitiriyor risk ortadan kalkıyor.
• Kutu sütlerin üzerinde UHT (Ultra high temperature) ile sterilize edilen grupta risk yok. Ama pastörize sütler ve günlük taze ya da çiğ sut çeşitleri mutlaka en az 15 dk. kaynatılıp içilmeli
• Açık dondurma riskli. Kapalı paketli dondurmaların üzerinde üretim tarihi önemli. Temmuzdan önce ise risk düşük.
• Bakteri hasta hayvanın dışkısıyla atılıyor ve sporlar toprakta canlı kalıyor. Özellikle bahçeler için ekip biçme işlerini yaparken eldiven kullanmalı. Gübreleme yaparken bir bezle solunum yollarını maskelemek gerekebilir.
• Son olarak şarbon bakterisinin uzun ömürlü olduğunu unutmamak gerek. Sağlık Bakanlığı ve meslek örgütleri açıklama yapmadan tedbiri elden bırakmayın."