“ŞEKER BAYRAMI” DEĞİL “RAMAZAN BAYRAMI”
Dünden bugüne İslam dünyasında kutlanan iki önemli bayram vardır. İlki, yakın zamanda idrak ettiğimiz bir ay süre ile tutulan oruç ibadetinin nihayetinde kutlanan Ramazan Bayramı, diğeri ise Kurban Bayramıdır.
İlkinin Ramazan Bayramı, diğerinin ise Kurban Bayramı şeklinde hususi bir ad/terminoloji ile adlandırılması dini kaynak ve kurallara bağlı olarak gerçekleşmiştir.
İfası emredilen ibadetlerin muhtevaları dolayısıyla o suretle adlandırılmış bulunmaları da esasen son derece yerinde olmuştur.
Ancak kendilerini hiçbir surette alakadar etmediği halde bu bayramların gerek varlığına gerekse adlandırılma biçimlerine karşı muayyen bir kesim tarafından itirazlar da eksik olmamıştır.
Kurban Bayramı örneğin, işaret edilen kesim tarafından hayvan katliamı olarak görülmekte ve gösterilmeye çalışılmaktadır. Ancak her ne hikmetse insanların inanç ve itikatları nedeniyle hayvanları kurban etmelerine itiraz edenler ve bu suretteki bir ibadeti kan dökücülük olarak görenler ve göstermeye çalışanlar ekolojik dengeyi bozduğu iddiası ile hususiyle Batılı muhtelif ülkelerde muhtelif cinsten binlerce, yüzbinlerce hayvanın anlamsız bir şekilde telef edilmesi vahşetine hiçbir surette ses çıkarmamaktadırlar.
Kurban Bayramı’nı kan dökmek olarak görenler Ramazan Bayramı’nı ise asıl, doğru ve asli adının dışında başka bir adla, Şeker Bayramı şeklinde anmakta ve anılmasını sağlamya çalışmış ve çalışmaktadırlar. Bu suretle milyonlarca insanın kutsiyetine inanarak bir ay süreyle sahurlara kalkarak oruç tuttuğu, iftarlar açarak teravihler kıldığı ve Kur’an okuyup sadakalar dağıttığı bu ayı ve nihayetindeki bayramı son derece basit ve sıradan bir ay ve bayrammış gibi göstermeye çalışılmaktadırlar. Dolayısıyla da Ramazan Bayramı’nı bilinçli olarak Şeker Bayramı şeklinde zikretmektedirler.
Oysaki başı rahmet, ortası mağfiret sonu cehennem azabından kurtuluş olan ve dolayısıyla rahmet, mağfiret ve cehennemden kurtulma hali ve vaktinin bayram olarak kutlanmasını Ramazan Bayramı şeklinde değil de Şeker Bayramı şeklinde adlandırmanın ne dini ne de akli mesnedi vardır.
İnanç gereği ibadet ile geçirilen ve nihayetinde manen temizlenilen bir ayın nihayete ermesinin Şeker ile ne ilgisi olabilir ki!
Oysaki Ramazan Bayramında ikram olunan şeker; Ramazan’ı idrak ile ifa etmiş ve rabbinin manevi ikramlarına ermiş bulunan Müslümanların elde ettikleri manevi kazançtan ötürü kendilerini tebrik edenlere mutluluklarını izhar etme vesilesi kıldıkları nesnenin adıdır.
Kaldı ki Türk toplumunda şeker ikramı Ramazan Bayramı günlerine mahsus olan ve sadece bayramdan bayrama sunulan bir ikram da değildir.
Hal böyle olmasına rağmen yazılı ve görsel basının muayyen bir kısmının bu bayramı Ramazan Bayramı yerine hususiyle Şeker Bayramı şeklinde ve şeker vurgusu ile yapması tesadüfi değildir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki Ramazan Bayramı’nın bazı kesimler tarafından günümüzde hala Şeker Bayramı olarak zikredilmesi bugünün meselesi değildir. Bu yöndeki kullanımın mazisi Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar uzanmakta olup 1935 yılında çıkarılan 27/5/1935 TARİH VE 2739 SAYILI ULUSAL BAYRAM VE GENEL TATİLLER HAKKINDA KANUN ile yakından alakalıdır.
1935 yılında yapılan söz konusu düzenlemede dini ve resmi bayram ayırımı yapılmadan tek bir kalıba sokulmuş ve bahsi geçen kanunun ikinci maddesinde Genel Tatil Günleri başlığı altında toplanmıştır. Her ne hikmetse Ramazan Bayramı’nın da adı değiştirilerek Şeker Bayramı şeklinde zikredilmiştir. Dolayısıyla da İslam’a ait olan iki bayramdan birisinin adında aşikar bir surette tahrifat yapılmıştır.
1981 yılına kadar mevcudiyetini koruyan bu kanun ve tahrifat nihayet 19 Mart 1981’de yürürlüğe giren ULUSAL BAYRAM VE GENEL TATİLLER HAKKINDA KANUN (Kanun Numarası: 2429 Kabul Tarihi: 17/3/1981 Yayımlandığı R. Gazete: Tarih: 19/3/1981 Sayı: 17284 Yayımlandığı Düstur: Tertip: 5 Cilt: 20 Sayfa: 227.) ile son bulmuş, bayramlar dini ve milli şeklinde iki kategoride toplanmış ve Şeker Bayramı ifadesi de Ramazan Bayramı şeklinde düzeltilmiştir.
Hal böyle olmasına rağmen bugün hala Ramazan Bayramı’nı Şeker Bayramı olarak zikredenler şayet bunu cehaletlerinden ötürü yapıyorlarsa bu durum mazur görülebilir. Bilakis kötü niyet, kasıt ve dini yozlaştırma maksatlı olarak Şeker Bayramı deniliyorsa bu durum, milyonlarca insanın dini değerlerine ve toplumsal huzur ve sükunu sağlamaya yönelik kanunlara saygısızlıktan ötürü mazur görülemez bir durumdur.
Ne dünden bugüne dini metinlerde ne de mevcut resmi kayıtlarda Şeker Bayramı diye bir tanımlamanın olmadığı ortadadır.
İşin bahanesini bayramda ikram edilen şeker teşkil ediyorsa, unutmamak gerekir ki şeker ikramı dünden bugüne Türk toplumunda her gün, her saat söz konusudur. Ziyaretine gidilen her insan kendisini ziyarete gelene şeker, çikolata ikram eder, kolonyağı tutar. Hatta ziyaretçinin ziyaret edilen nezdinde birazcık hatırı varsa kendisine çay, biraz daha fazla itibarı varsa kahve ikram edilir.