Şenol Göka SuperHaber'e yazdı

Şenol Göka: 15 Temmuz'da kalkışılan hainliğe, öncesinde ve sonrasında yapılmak istenenlere direnen iyilik, her türlü operasyona karşı uyanık bir şekilde yoluna devam edecektir.

Bir şey, anlatılmaya ve anlaşılmaya başladığı andan itibaren zihinlerden zihinlere yansıyan bir kurgu söz konusudur. Onun kurgu olması gerçeği yansıtmadığı anlamına gelmez. Anlatılan ve anlaşılan her şey, tamamen fictive (kurgusal) denilen türden de olsa bir gerçekliğe işaret eder. Dolayısıyla bir haklılık düşüncesine dayanır. Hiç kimse, kurgusunu haksızlık temeli üzerine geliştirmez. En sıradan yalanlar ve haksızlıklar silsilesi bile, mutlaka aklileştirilerek bir haklılık temeline dayandırılır. Haklılığı aklileştirme çabaları medya üzerinden büyük kitlelere yayılmaya çalışılıyorsa, söylemler basitleştirilir, adeta slogana dönüştürülür. Bunlar bir süre tekrarlandığında da kesinlik duygusu hakim olmaya başlar. Bundan sonrası insanın kulak kesildiği dünya ile ilgilidir. Hangi dünyaya kulak kesildiyse, öbürüne sağırlaşan insan, artık kendince cevapları belli olan soruların bulunduğu ortamlarda dolaşır. Şeytanın bile haklılık iddia edebildiği ve haklılığını ispat edebilmek için insana sağından, solundan, önünden, arkasından bir başka ifadeyle; iyilikle, kötülükle, geçmişle, gelecekle yaklaştığı hayatta işler zor. Mühlet verilmiş, haklılık iddiasındaki şeytana teslim olmamak çetin bir sınav.

Her gün alıştırılmaya, sıradanlaştırılmaya ve kabul ettirilmeye çalışılan görüntüler karşısında "Akletmez misiniz" ayetine muhatap olan insanın işi kolay değil. Hele bu aklı karıştıran yüzlerce girdi varsa, işin içinden çıkmak hiç kolay değil. Medyanın yoğun bombardımanı altında çaresiz kabullenişe itilen insan, iletişim teknolojisinin ulaştığı seviyeyi nasıl hayretle izliyor ve herhangi bir cihaz arızalandığında şaşkına dönüyorsa, medyadan iletilen kurgusallık konusunda da öyle çaresizdir.

Anlatılan ve anlaşılan her şey kurgusal bir temel içermesine karşın, medyanın doğrudan yüz yüzeliği ortadan kaldırmasıyla bu kurgusallık farklı bir boyut kazanır. Biri bitmeden diğeri başlayan yoğun gündemi bütün ayrıntılarıyla takip edebilmek imkansızdır. İşte medya, bu imkansızlık karşısında etkisini daha da artırma fırsatı bulur ve giderek her şeyi kendi özel bakış açısının haklılığı çerçevesinde iletir. Buna yapılacak bir şey yok. Ne var ki, kurgusallığı doğası gereği kanıksamış insanın seçiciliği, medya aracılığıyla tamamen yok edilebilmiş değildir. Medya-insan ya da insan-insan ilişkisinde nasıl bir bilgi iyiliğe veya kötülüğe kullanılabilinirse, iyilik iddiasındaki bir kurgu da iyilik veya kötülük için oluşturulabilir. Bunu bir ölçüye göre önemseyip seçecek olan elbette muhataptır. Bu seçme sorumluluğu ve muhataplık, 'kalplerinde eğrilik olanlarla, dosdoğru olanların' mücadelesini başlatır. Söz konusu mücadele süreci, en geniş anlamda iyiliğin ve kötülüğün mücadelesi olarak değerlendirilebilir.

İyiliği, günlük hayatın gerçek ihtiyaçlarıyla başlatmak mümkündür. İyiliğin bilgisi, bu ihtiyaçların karşılanmasını detaylandırır ve vicdanlara hitap ederek geniş bir taban oluşturur. Alenidir. Hakkı işaret eden haklılığı çoğaltır. Sanatta, edebiyatta, siyasette, ticarette hakkı gözetir. Adabı, edebi, tevazuyu önceler. Hırçınlıktan, saldırganlıktan uzak durur. Hor görmez, üstünlük taslamaz, kibire düşmez. Onurludur. Övünüp, göze batmaktan kaçınır. Böbürlenmez. Aldatmaz, atlatmaz. Sabırlıdır, itidallidir. Aklı ele geçirmek yerine gönülleri fetheder. İmkanlar ve ihtimaller karşısında temkinlidir. Zorlamaz, tercihler sunar. Vicdana, izana ters düşmez, hayırlı gördüğü bir sonuca hayırsız bir araçla ulaşmaz. Masumu ve masumiyeti korur. Ele geçirme hırsıyla hareket etmez. Kısacası; günlük hayatın olağan akışı içinde ne olması, neyin nasıl zenginleştirilmesi, çeşitlendirilmesi gerekiyorsa ona hükmeder iyilik...

İyiliğe hizmet ettiğini öne süren ve onu yaymaya çalışan medyadan beklenti de bu yöndedir. Şüphesiz, her bakış açısının ve amaca ulaşmak için çizilen her yolun bir yoldaşı vardır ama büyük kitleler, günlük hayata ruhunu veren iyiliğin takipçisidir.

Olağanüstü bir süreçten geçiyoruz. Etrafımızda olup bitenleri ve bize yansıyanları iyilik süzgecinden geçirerek değerlendirmekte yarar var. 15 Temmuz'da kalkışılan hainliğe, öncesinde ve sonrasında yapılmak istenenlere direnen iyilik, her türlü operasyona karşı uyanık bir şekilde yoluna devam edecektir. O gece tanklarda, helikopterlerde, uçaklarda, şifrelerde, kod isimlerde gizlenerek ihanet edenlere karşı, meydanlarda apaçık samimi bir coşkuyla hareket eden iyilik vardı. Tabanı olmadığını bilen, bu yüzden operasyonel bir şekilde gücü ele geçirmeye çalışan kötülük; hırs, kin, riya, saldırganlık, acımasızlık, hor görme gibi kötülüğün bütün özelliklerini sözüm ona iyilik kurgusu üzerine sergiliyordu ama aslı iyi olmayınca iyilik kurgusu da anlamsızlaşıyordu. Bugün, suçüstü yakalanmalarına rağmen, mahkemelerde ve uluslararası arenada ortaklarıyla bu anlamsızlığı sürdürenlerin muratları belli; akıbetlerini hep birlikte göreceğiz.

Darbecilikten paçayı kurtarsalar bile, kötülükçülükten kendilerini kurtarabilecekler mi, Allah bilir...

Yamadık dünyamızı yırtarak dinimizden,

Din de gitti dünya da gitti elimizden.

Derler mi ki!?.

Şenol Göka

Şenol Göka SuperHaber'e yazdı ile ilgili etiketler şenol goka
GÜNÜN VİDEOSU

Suudi Arabistan'da düzenlenen bir müzik festivalinde Kabe'ye büyük saygısızlık!

Suudi Arabistan'da düzenlenen Riyad Festivali'nde Kabe maketinin dekor olarak kullanılması büyük tepki çekti. Eski Diyanet İşleri Başkanı Görmez olayın fecaat olduğunu vurgulayarak, Suud ulemasının sessizliğini eleştirdi.