Serebral palsi nedir? Neden olur? Belirtileri nelerdir? Tedavisi var mı?
Sadece İstanbul'da 60 binin üzerinde serebral palsili çocuğun yaşadığı belirtiyor. Dünya ise bu rakam 17 milyonun üzerine çıkıyor. Serebral palsi nedir? Neden olur? Belirtileri nelerdir? Tedavisi var mı? Ayrıntılı birgiler bu haberde mevcut.
Dünyada 17 milyondan fazla serebral palsili çocuk var. Yalnızca İstanbul'da bu sayının 60 binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Peki Serebral palsi nedir? Neden olur? Belirtileri nelerdir? Tedavisi var mı? Hastalıkla ilgili tüm bilgileri haberimizde derledik.
SEREBRAL PALSİ NEDİR?
Serebral palsi; doğum öncesinde, doğum sırasında ve doğum sonrası erken dönemdeki, beyin hasarı sonucu ortaya çıkan, ilerleyici olmayan ancak yaşla birlikte değişebilen, hareketi kısıtlayıcı, kalıcı motor fonksiyon kaybı, postür ve hareket bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Serebral palside, beyinde oluşan hasar ilerleyici değildir. Serebral Palsi bulaşıcı, kalıtsal ve hayatı tehdit eden bir durum değildir.
Motor geriliğine; duyusal, bilişsel, iletişim, algılama, epilepsi, davranış bozuklukları ve ikincil olarak gelişen kas iskelet sistemi sorunları eşlik eder. Serebral Palsili çocukların büyük bir kısmı zamanla daha iyi duruma gelirken, bir kısmı da gelişebilecek ek sorunlar nedeni ile daha kötü bir tablo sergileyebilir. Oluşacak ek sorunları engellemek ve çocukların yaşam kalitelerini artırmak için, mümkün olan en erken yaşta tedaviye başlamak gerekir.
SEREBRAL PALSİ’YE NE NEDEN OLUR?
Yapılan araştırmalar serebral palsilerin yaklaşık %75’inin hamilelik sırasındaki nedenlere, %10-15’inin zorlu doğum ve yeni doğan dönemindeki rahatsızlıklara bağlı olduğu, geri kalan %10’un ise yaşamın erken haftalarındaki kaza ve hastalıklara bağlı olarak ortaya çıktığını göstermektedir. Birçok serebral palsi vakasının nedeni bilinememekle birlikte başlıca risk faktörleri aşağıdaki gibidir.
Anne karnında geçirilen enfeksiyonlar (mikrobik hastalıklar)
Gebelikte ilaç ve alkol kullanımı
Gebelikte yetersiz beslenme
Plasentanın (eşin) erken ayrılması veya göbek kordonunda sorun olması
Ciddi preterm (erken) doğum -özellikle beyin kanaması geçirenler,
Düşük doğum ağırlığı
Doğum sırasında bebeğin beynine yeterli oksijen gitmemesi,
Anne ile bebek arasında kan uyuşmazlığı
Çoğul gebelikler,
Bebekte ciddi sarılık olması,
Menenjit (beyin zarının iltihabı)
Beyin kanamaları,
Boğulma.
Kafa travması
İnme (herhangi bir nedenle vücudun bir tarafının kullanılamaması)
SEREBRAL PALSİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Aileler bebeğin aşağıdaki resimde gösterilen normal gelişiminde en ufak bir gecikme yada sapma gördüğünde, yada aşağıdaki maddelerde belirtilen normal gelişimden sapmaları gözledikleri durumda derhal doktora başvurmalıdır.
Serebral Palsi Tanısını Düşündüren Normal Gelişimden Sapmalar:
0-1 Ay arası
Devamlı şuursuz ve uykulu olma
Emme bozukluğu , ve aşırı kusma
Etraftan gelen uyarılara cevap vermeme
Havaleler
2 Ay
Adalelerde anormal kasılmalar
3 Ay
Gözbebeğinde düzensiz titremeler
Sırtüstü konulduğunda baş ve topuklar üzerinde yay gibi durma
İfadesiz yüz
4 Ay
Başını tutamama
El becerisinde gerilik
Otururken bacakların birbirini çaprazlaması
Tekme atarken iki bacağı birden itme
10 Ay
Tutunarak ayağı kalkma becerisi olmayışı
İsmiyle çağırınca yanıt vermeme
Emeklerken bacakları sürükleme
Ayağı kalkarken bacakları çaprazlama
Ağızdan fazla salya akıtma
Verilen yemeği ağza götürememe
SEREBRAL PALSİ TANISI NASIL KONULUR?
Serebral palsi tanısı fiziki muayene ile konulur. Muayene sırasında doktor, çocuğun doğum öncesi ve doğum anı hikayesini tam olarak öğrenir. Serebral palsi tanısı genellikle çocuk 6 – 12 aylık olana kadar konulamaz. Bu dönem çocuğun yürüme, el ve baş denetimi gibi gelişimsel kilometre taşına erişmesi gereken dönemdir. Bu takiplere aşağıdaki tanısal testler dahil edilebilir:
Nörolojik muayene,
Röntgen,
Besleme çalışmaları,
Elektroansefalogram (EEG),
Kan testleri,
Yürüyüş incelemeleri,
Manyetik rezonans görüntüleme (MRG),
Bilgisayarlı tomografi taraması (BT),
Genetik çalışmalar,
Metabolik testler.
SEREBRAL PALSİ TİPLERİ NELERDİR?
A. Etkilenen Kol ve Bacak Sayısına Göre:
Kuadripleji: 2 kol ve 2 bacak etkilenir
Dipleji: Bacaklar kollardan daha fazla etkilenir
Hemipleji: Vücudun bir kısmı etkileni
B. Hareket Bozukluğuna Göre:
Spastik serebral palsi: En sık görülen tiptir. Spastisite kasların tutuk ve gergin olması demektir. Kaslar, beynin hasarlı bölgesinden uygunsuz emirler aldıkları için olması gerekenden daha serttir. Sağlıklı bir bireyin hareketi esnasında bir grup kas kasılırken, bu grubun aksi yönde hareket eden diğer kaslar gevşer ve bu sayede hareketin yapılması mümkün olur. Serebral palside ise her iki grup aynı anda kasılarak hareketin gerçekleşmesini olanaksızlaştırır.
Atetoid serebral palsi: Diskentik (veya atetoid) kontrol edilemeyen hareketleri tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bu kontrol yetersizliği, özellikle harekete başlama anında çok daha belirgin olabilir. Çocuğun oyuncağını veya kaşığı kavramaya çalışmasıyla istek dışı hareketler artar. Bu tipte kaslar çok zayıftır ve taşıma esnasında çocuğun pelte gibi olduğu hissedilir.
Ataksik serebral palsi: Çocukların dengeleri bozuktur. Bunlar genellikle gevşek çocuklardır, yürüme bozukluğu vardır. Beyincik hasarı nedeni ile gelişir.
HANGİ PROBLEMLER EŞLİK EDEBİLİR?
Aşağıda sıralanan problemlerden hepsi her serebral palsili çocukta görülmez, ancak her olgunun bu sorunlar açısından araştırılması ve izlenmesi ailelerin de önem sırasına göre yönlendirilmesi gerekmektedir.
Bu problemlerin başlıcaları:
Zekâ geriliği, öğrenme güçlüğü,
Epilepsi,
Görme problemleri
İşitme problemleri
Konuşma güçlüğü, iletişim problemleri
Davranış problemleri
Beslenme ve yutma güçlükleri, özellikle katı besin maddelerini çiğneyememe
Kabızlık
Mideden yemek borusuna ve akciğere kaçak olması (reflü),
Diş problemleri
Eklemlerde sertleşme, skolyoz,
Kalça çıkığı
YÜRÜME TEDAVİSİ NEDİR?
Aileler hastalık teşhis edilir edilmez bu soruya cevap bulmak isterler. Ne yazık ki, ilk aylar hatta yıllar içinde bu soruyu kesin olarak yanıtlamak mümkün olmayabilir. Hafif ve orta dereceli serebralpalsilerin çoğu yürümeyi öğrenir.
KONUŞMA TEDAVİSİ NEDİR?
Konuşmanın gelişimi birden çok faktöre bağımlıdır. Öncelikle çocuk, ağız çevresi kasların kontrolünü öğrenmelidir; duygusal olarak gelişmelidir; ve bilişsel (veya öğrenmeyle ilgili) yetiler kazanabilmelidir. Bazı serebral palsili çocuklar konuşmayı öğrenme konusunda hiçbir sıkıntı yaşamazken, diğerleri konuşma fizyoterapistinin yardımına veya iletişim için alternatif yöntemlerin geliştirilmesine ihtiyaç duyarlar. Tedavinin amacı, mümkün olduğunca çocuğu kendi başına öğrenme konusunda teşvik etmektir. Serebral palsili çocukların bir kısmı, bağımsızlık kazanma konusunda herhangi bir zorluk yaşamazken diğerleri bu süreçte geri kalabilir. Bazı ciddi tutulumlu çocuklarda yardım gerekebilir.
SEREBRAL PALSİ TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
Serebral palsi tedavisinde, beyinde oluşmuş hasarı tedavi etmek günümüzde mümkün olmasa da, var olan belirti ve bulguları azaltmaya yönelik tedaviler ve uygun rehabilitasyon yaklaşımları ile çocuğun kazanabileceği en üst bağımsızlık düzeyini kazanması, tedavinin temelini oluşturur. Serebral palsi terimi kalıcı bir rahatsızlığı anlatır. Bu hastalıkla ilgili sorunlar (kas zayıflığı veya gerginliği, istemsiz hareketler) yaşam boyu devam eder. Ancak, çocuk yaş ilerledikçe uygun tedavi yaklaşımlarının katkı ve desteği ile bu sorunlara uyum sağlamayı onlarla başa çıkmayı öğrenebilir. Tedavi, hastalığı tamamen yok edemese de anlamlı iyileşmeler sağlar.
Çocuk büyüdükçe beklentiler de büyür. Serebral palsili bir çocuğun giyinme, bağımsız yemek yeme gibi sıradan işleri öğrenmesi beklenenden uzun zaman alır. Bu gelişim gecikmesi yanlışlıkla kötüleşme olarak algılanabilir. Çocuğun büyümesiyle kasları daha da kalınlaşır. Büyüme çağında kemikler kaslardan daha hızlı uzar. Büyüme hızları arasındaki bu fark, kasların göreceli olarak daha da kısalmasına ve eklem çevresi şekil bozukluklarının belirginleşmesine neden olur. Kasların sertliği spastisiteye (kasılma) veya eklem kısıtlılıklarına bağlı olabilir. Çoğu kez bu iki durumu birbirinden ayırmak çok kolay olmasa da, sadece gergin kası, gergin ve aynı zamanda kısa kastan ayırt etmeye çalışmak şarttır. Çünkü bu iki durum farklı tedavi yaklaşımları gerektirir. Çocuğu etkileyen kulak veya boğaz enfeksiyonu, diş enfeksiyonları gibi herhangi bir hastalık, çocuğun ilerlemesini bir müddet duraklatabilir. Duygusal stresler. Çocuk, eğer bir yeteneğin geliştirilmesi için çok fazla zorlandığını hissederse, tepkisel olarak o işe karşı direnç geliştirebilir. İlerlemede yavaşlama veya duraklama, kötüleşme anlamına gelmez.
SP ve Aile Yaşamı
SP’li çocuk ailelerinin dertleri diğer engelli çocuk sahibi ailelerle benzeşir. Ancak SP’de fiziksel sorun daha belirgin olduğundan aileler olayı daha hızlı kabullenir ve yapabilecekleri için daha çabuk uğraşmaya başlar. SP’li çocuğu olan bir ailenin en büyük kaygılarından biri bizden sonra çocuğumuza kim bakacak korkusudur. Bu nedenle çocuğun bağımsızlığını kazanması çok büyük önem taşır. Başlangıçtaki en büyük zorluk teşhisin konulması ve sorunların kabullenilmesidir. Zamanla sorunlar kabullenilir ve aile çocuğa kazanabileceği bağımsızlığı kazandırmaya çalışır. Buna karşın aynı zamanda çocuğu elden geldiğince koruma ve rahatlatma çabası içindedir. Bu aşırı koruma ise çocuğun bağımsızlığını kazanmasını kısmen de olsa engeller.
Her aile bu sorunu kendi yöntemiyle zaman içinde halleder. Bazen de psikolog, doktor ve terapistle yapılan çalışmalar ailelere yardımcı olabilir. Önemli olan çocuğu toplum ve aile yaşamından elden geldiğince koparmamak, onu sorunları ile birlikte kabul ederek ailenin tüm bireylerini mutlu edebilecek bir yaşam düzeni kurmayı başarabilmektir.
SP’li çocuğu büyütürken aile, arkadaş ve akrabalarından oluşan yakın çevrenin yanı sıra terapist ve hekimlerden oluşan sağlık ekibinden de destek görmelidir. Yurtdışında ailelere destek vermek amacıyla oluşturulan derneklerde SP’li çocuk aileleri ve çocuklar birbirleriyle tanışmakta, tecrübelerini paylaşmakta, birlikte sinema, tiyatro, yaz kampları gibi faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Benzer derneklerin ülkemizde de faaliyete geçmesi SP’li çocuklarımızın toplum hayatına katılmasını kolaylaştıracaktır. Kısaca birbirine destek olmak, dertleşmek ve pratik çözümler bulmak sıkıntıları hafifletip hayatı kolaylaştırır. Ayrıca ‘Aile terapisi’ de önemli katkı sağlayabilir.