Serhat Yağmur kimdir? Neden öldürüldü? Ne iş yapıyor? Serhat Yağmur'u kim öldürdü?
2 yıl önce görevinden istifa eden ski cumhuriyet savcısı Serhat Yağmur kafasından silahla vurularak öldürüldü. Yapılan haberler sonrasında, Yağmur'un hayatı ve neden öldürüldüğü vatandaşlar tarafından merakla araştırılmaya başlandı. Peki, Serhat Yağmur kimdir? Neden öldürüldü? Tüm detaylarıyla haberimizde...
Niğde'de iki yıl önce görevinden istifa eden eski cumhuriyet savcısı Serhat Yağmur kafasından silahla vurularak öldürüldü. Yetkililer, olayla ilgili başlatılan işlemin sürdürüldüğünü belirtirken, eski cumhuriyet savcısı Serhat Yağmur'un 2 yıl önce görevinden istifa ettiği öğrenildi. Haberlerin ardından vatandaşlar Serhat Yağmurun hayatı ile ilgili araştırmalar yapmaya başladı. Peki, Serhat Yağmur kimdir? Neden öldürüldü? Tüm detaylarıyla haberimizde...
Niğde'de iki yıl önce görevinden istifa eden eski cumhuriyet savcısı, kafasından silahla vurulmuş halde bulundu.
Edinilen bilgiye göre, merkeze bağlı Sazlıca Kasabası yakınlarında bulunan çöplükte, eski cumhuriyet savcısı Serhat Yağmur kafasından silahla vurularak öldürüldü. Niğde Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin olayla ilgili yaptığı çalışmalar neticesinde olayın zanlısı olarak 42 yaşındaki A.A. gözaltına alındı.
Yetkililer, olayla ilgili başlatılan işlemin sürdürüldüğünü belirtirken, eski cumhuriyet savcısı Serhat Yağmur'un iki yıl önce görevinden istifa ettiği öğrenildi.
SAVCILIK KURUMU
TANIMI
Savcı, suç haberinin kendisine ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve
soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının açılmasını gerektiren şartlar oluştuğunda dava açmak ve yürütmek, mahkemelerin verdiği kararları yerine getirmek ve kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan ve yürütme erki içinde yer alan bir devlet memuru olarak tanımlanabilir.
ÜLKEMİZDE SAVCILIĞIN GELİŞİMİ
Osmanlı Devleti’nde şer’i mahkemeler zamanında savcılık kurumu bulunmuyordu. Savcılık kurumu hukuk sistemimize Tanzimat Dönemi kanunlaştırma hareketleri ile birlikte girmiştir. Tanzimat Dönemi’nde her ne kadar ilk kanunlaştırma hareketleri ceza hukuku alanında olmuşsa da 1840 ve 1858 tarihli ceza kanunnamelerinin çıkarıldığı dönemde de Osmanlı adliye teşkilatında savcılık kurumu henüz yoktur.
Ancak 1864 tarihinde Vilayet Nizamnamesi ile başlayan düzenleme süreci 1870 tarihli Dersaadet ve Mülhakat-ı İdare-i Zabıta ve Mülkiye ve Mehakim-i Nizamiyesine Dair Nizamname ile ilk kez “müdde-i umumi” terimi kullanılmıştır. Savcılık 1876 tarihli Kanun-i Esasi ile birlikte anayasal bir zemine kavuşmuş ve nihayet 1879 tarihinde çıkarılan Mehakim-i Nizamiyye’nin Teşkilat-ı Kanun-ı Muvakkatı ile de ülke genelindeki mahkemelerde savcılık teşkilatları kurulmaya başlanmış ve aynı yıl çıkarılan Usul-i Muhakemat-ı Cezaiye Kanun-ı Muvakkatı ile de savcılık kurumu görev ve yetkileriyle birlikte düzenlenmiştir.
Cumhuriyetle birlikte yürürlüğe giren 1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu ile de savcılık kurumu gerçek hüviyetine bürünmüştür. Savcıların görev ve yetkileri ise çok çeşitli kanunlarda dağınık bir şekilde düzenlenmiştir.
Ülkemizde savcılık teşkilatı kurulurken Fransız savcılık sistemi benimsenmiştir. Fransa’daki “Procureur de la république” terimi dilimize “Cumhuriyet Savcısı” olarak alınmıştır.
Bu sisteme göre savcı devleti temsil eder ve yasalara bağlılığın da bir simgesidir. Devleti temsil ettiği için de suç ve suçlulukla mücadelede yetkilerini devlet adına kullanır. Cumhuriyet Savcısı, sadece sanığın aleyhindeki delilleri toplamakla yetinemez, sanığın lehine de delil toplamak görevleri arasındadır. Ayrıca savcı kamu davası açtıktan sonra sanığın suçsuz olduğu kanaatine varırsa sanığın beraatını dahi talep edebilir. Dolayısıyla savcılık kurumunun amacı, sadece sanığa suç isnat etmek için gereken delilleri toplayıp salt iddia faaliyetinde bulunmak olarak anlaşılmamalıdır. Savcılıkta amaç yargılama sonucu adil bir karar verilmesine yardımcı olmaktır.
TEŞKİLATI
Savcılık kurumu, yürütme içinde yer aldığı için savcılıkta idari bir görevdir. Savcılar da hukuki statü bakımında devletin bir ajanı konumundadırlar
.
Her asliye ceza mahkemesinin yargı çevresinde bir Cumhuriyet Başsavcısı ve yeteri kadar da Cumhuriyet Savcısı bulunur. Ağır ceza mahkemesi, asliye ceza mahkemesinin bir dairesi olduğundan ayrıca bir savcılık teşkilatı kurulmamıştır. Dolayısıyla ağır ceza mahkemesi yanında bulunan savcılık aynı zamanda ağır ceza mahkemesinin de savcılığı olmaktadır. Sulh ceza mahkemelerinin savcılık teşkilatı da o yer asliye ceza mahkemesi yanında bulunan savcılık teşkilatıdır.
Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 1 Nisan 2005’te yürürlüğe girmesiyle ilk derece mahkemeleri teşkilatı yeniden yapılandırılmış olacaktır. Bu kanunla birlikte aynı zamanda ilk derece cumhuriyet başsavcılığı teşkilatı yeniden düzenlenmiştir. Mahkeme bulunan her il merkezi veya ilçede o il veya ilçenin adı ile anılan bir Cumhuriyet Başsavcılığı kurulacaktır. Yani her ilçede asliye mahkemesi yargı çevresinde görevli ve yetkili olacak bir savcılık teşkilatı kurulması uygulaması son bulacaktır. Artık iş yükü yoğunluğu dikkate alınarak hangi ilçelerde ceza mahkemesi kurulacağı Adalet Bakanlığı’nca belirlenecektir.
İl ve ilçe Cumhuriyet Başsavcı vekilleri atanması yetkisi, gerekli görülen yerlerle sınırlı olarak ve Adalet Bakanlığı’nın önerisi üzerine, HSYK’ye verilmiştir.
Ağır ceza mahkemesin Cumhuriyet Başsavcısının, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresinde görevli Cumhuriyet Başsavcıları, Cumhuriyet Başsavcı vekilleri, Cumhuriyet Savcıları ile bağlı birimler, asliye ceza mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısının ise o yer yargı çevresinde görevli Cumhuriyet savcıları üzerinde denetim ve gözetim yetkileri olacağı hükme bağlanmıştır.
Bölge adliye mahkemeleri kurularak yargılama sistemimiz iki derecelilikten üç dereceli bir hale getirilmiştir. Bölge adliye mahkemeleri, bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen yerlerde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulacaktır.
Her bölge adliye mahkemesinde bir Cumhuriyet başsavcılığı bulunacaktır ve başsavcılık, Cumhuriyet başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısından oluşacaktır. En kıdemli Cumhuriyet savcısı, Cumhuriyet başsavcı vekili olarak görev yapacaktır.
Yargıtay’ın yanında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bulunur. Yargıtay’ın savcılık teşkilatı, Cumhuriyet Başsavcısı, Cumhuriyet Başsavcı Vekilli, Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı ve Cumhuriyet başsavcı yardımcılarından oluşur. Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalarda da savcılık görevini Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcı vekili yapar.
Danıştay’da savcılık görevini Başkanunsözcüsü ve diğer savcılar yapar. Askeri mahkemelerde ise savcılık görevi askeri savcılar eliyle yürütülür.
Cumhuriyet başsavcısı ile Cumhuriyet savcıları arasında bir hiyerarşi bağı olması dolayısıyla Cumhuriyet Başsavcısı’nın diğer Cumhuriyet savcıları üzerinde bir gözetim (nezaret) ve denetim yetkisi vardır.Bu hiyerarşi ilişkisi iç ilişkide geçerlidir. Dış ilişkide ise savcılık bir bütündür. Savcılıktaki bu birlik bir hiyerarşinin varlığıyla işlevsellik kazanmış ve bütün savcıların Adalet Bakanı’na bağlanmasıyla bu hiyerarşi bir teşkilat hüviyetine bürünmüştür.
Başsavcı savcılık makamını temsil eder ve diğer savcılara emir verebilir.
Cumhuriyet Başsavcıları, bu yetkisini savcılığı yönetmek, denetlemek, Cumhuriyet savcılarına dava açma konusunda emir vermek ve ikame yetkisini kullanıp bir davayı bir Cumhuriyet savcısından alıp diğer bir Cumhuriyet savcısına vermek veyahut da davaya kendisi devam etmek suretiyle kullanabilir.
Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcıları birinci sınıfa ayrılmış ve Yargıtay üyeliğine seçilme hakkını yitirmemiş; bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcıları hâkimlik ve savcılık mesleğinde fiilen en az sekiz yıl görev yapmış ve üstün başarısı ile bölge adliye mahkemesinde yararlı olacağı anlaşılmış bulunan adlî yargı hâkim ve savcıları arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca atanacaktır.
Bunlar, dört yıldan önce başka bir yere veya göreve atanamayacaklar, ancak meşru mazeretleri durumunda muvafakatleri alınarak veya haklarında yapılacak soruşturma sonunda görev yeri veya görevlerinin değiştirilmesine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca karar verilebilecektir.
Savcılık adli görev ifa eden bir organ olarak kabul edilir. Belirli bir bölgedeki mahkeme teşkilatlarında görevli savcılar tek bir savcılıktır. Savcıların aynı mahkemede şahıs olarak değişmiş olsalar bile aynı savcılığı temsil etmelerine savcılığın bölünmezliği ilkesi denilmektedir.
Savcıların atanması konusunda literatürde “savcının devlet tarafından atanması” ve “savcının halk tarafından atanması” olmak üzere iki sistem vardır. Bizim hukuk sistemimiz açısından geçerli olan savcıların devlet tarafından atanmasıdır. Savcıların mesleğe alınmaları, atanmaları ve her türlü özlük işleri ile ilgilenmek üzere Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kurulmuştur.
Savcılar sadece idari görevleri bakımından Adalet Bakanı’na bağlıdırlar. İdari görevleri dışında kural olarak bağımsız hareket ederler. Anayasa’nın hakimler için tanımış olduğu hakimlik teminatı savcılar için de geçerlidir. Savcıların da hakimler gibi birtakım teminatları varsa da, onlar gibi bağımsız değildirler. Ancak cumhuriyet savcıları görevlerini yaparken mahkemelerden bağımsız hareket ederler. Mahkemeler savcılara emir veremeyeceği gibi, savcılarla hakimler arasında da herhangi bir hiyerarşi bağı yoktur.
Adalet bakanı kamu davası açması için Cumhuriyet Savcısına emir verebilir. Ancak bu durum hiçbir zaman açılması gereken bir kamu davasının açılmaması veya belirli bir zaman diliminde açılmaması gibi olamaz. Adalet Bakanı’nın emir vermesinin amacı kamu davasının açılması için gerekli şartlar oluştuğu halde kamu davasını açmayan Cumhuriyet Savcısını harekete geçirmektir. Yoksa Adalet Bakanı, idari bakımdan kendisine bağlı olan savcıları partisinin siyasi bir temsilcisi haline getirmemelidir. Adalet Bakanı’nın savcıya dava açması konusunda emir vermesi halinde savcı kamu davasını açmak mecburiyetindedir.Fakat savcı davayı açtıktan sonra ileri süreceği iddia konusunda serbesttir. Sanığın mahkumiyetini isteyebileceği gibi beraatını da talep edebilir.
Valilerde kamu davası açılması için kendi görev alanları içindeki savcılara emir verebilir. Savcılar mucip bir sebep ileri sürerek dava açmaktan kaçınabilirlerse de valiler Adalet Bakanı’ndan dava açılması konusunda bir talepte bulunabilir.Adalet Bakanı bu talebi haklı görürse dava açılmasını Cumhuriyet savcısına emredebilir.
Cumhuriyet Savcıları, idari, mali ve denetime ilişkin görevlerini yerine getirirken ise Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı genelgeleri ve müfettişlerin tavsiyelerini dikkate almak durumundadır.
II.CUMHURİYET SAVCILARININ GÖREV VE YETKİLERİ
Cumhuriyet Savcıları bir yargılama sujesi olduklarından bazı görev(ödev)lere sahip oldukları gibi birtakım yetkileri de haizdirler.
Savcıların görev yetkileri, yargılama sujesi olarak hukuki ilişkilerde aktif veya pasif olmalarına göre belirlenebilir. Pasif görünüş göreve, aktif görünüş ise yetkiye işaret eder.
Dolayısıyla Cumhuriyet Savcısı, ceza yargılamasında pasif suje olduğunda görevli, aktif suje olduğu durumlarda ise yetkilidir.
Savcının pasif suje olduğu ilişkilerde zorunlu ve ihtiyari bazı görevleri vardır. Savcının zorunlu görevlerinin başında kamu davasını açmak ve yürütmek gelir. Savcı bu görevlerini yaparken hangi mahkemenin savcılık teşkilatında görevli ise , o yerde yetkilidir.
Savcı bakımından yetki genel ve özel olarak ele alınabilir. Özel anlamda savcının yetkisi denildiğinde ceza yargılamasına ilişkin bazı işlemler akla gelir. Örnek olarak savcının ifade alması, keşif ve otopsi yapmasını verebiliriz. Genel anlamda yetki ise bir adli organ olarak savcılığın faaliyet alanına işaret eder.
Yetki, madde, görev ve yer bakımından ayrı ayrı ele alınabilir. Madde bakımından yetki denildiğinde savcılığın bir adli organ olarak kullanabileceği yetkinin tamamı anlaşılır. Hukuk sistemimizde madde bakımından yetki konusunda savcılar arasında bir farklılık yoktur. Görev bakımından yetki denildiğinde ise ilk derece, bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay’ın savcılık teşkilatları arasındaki fark anlaşılır. Yer bakımından yetki sebebiyle her savcılık teşkilatının faaliyet alanı, ülkenin belirli bir parçasına tekabül etmektedir. Savcıların yer bakımından yetkileri yanında bulundukları mahkemenin yetkisi ile belirlenir. Belirli bir ağır ceza mahkemesinin yer bakımından yetkili olduğu işlerde, o mahkemenin yanında durumunda olan savcılık da yetkilidir. Buna karşılık araştırma işlemleri bakımından yetkili olup olmamak söz konusu değildir. Hangi savcılığın görev alanına girdiği belli olmayan suçlarda kendisini yetkili gören savcı derhal olaya el koyabilir.
Cumhuriyet savcılarının görev ve yetkilerini yargısal ve idari görevler olarak ayırmak mümkündür.
A – CUMHURİYET SAVCILARININ YARGISAL GÖREV VE YETKİLERİ
Bu başlık altında Cumhuriyet Savcıları’nın yargısal görevleri CMUK hükümlerine göre anlatılacak, 5271 sayılı CMK’nın getirdiği düzenlemeler diğer bir başlık altında incelenecektir.
Cumhuriyet savcılarının yargıya ilişkin görevlerini Ceza Yargılaması’na ilişkin görevler ile Ceza Yargılaması’na ilişkin olmayan ( medeni yargıya ilişkin )görevler olmak üzere iki kısma ayırmak mümkündür.