Guti, Babil, Asur ve Persler olmak üzere birçok medeniyete ve uygarlığa ev sahipliği yapmış bu kadim şehir, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alıyor. Batıda Mardin, kuzeyde Siirt, güneyde ise Irak ve Suriye ile komşudur.
Katip Çelebi'nin 17. yüzyılda yazdığı Seyehatnemeye konu olan bu yer, Çelebi'nin yazdığı rivayete göre Nuh peygamber ve oğulları Büyük Tufan'dan sonra buraya yerleştiği biliniyor.
Nuh'un gemisi kalıntılarının olduğu öne düşünülen Cudi Dağı'nın kuzeyinde 'Şehr-i Nuh' adıyla kurulmuş, sonraki yıllarda 'Kürdara Şırnak' adını almıştır. Şehrin ekonomisi madencilik, tarım ve ticarete dayalıdır.
Doğal güzelliği ve medeniyetlere ev sahipliği yapmış tarihi yapılarıyla mutlaka keşfedilmesi gereken yerlerden biridir.
CİZRE ULU CAMİ
Şırnak'ın Cizre ilçesinin Dağkapı mahallesinde bulunan Cizre Ulu Cami, tarihi yapısı ve şehrin en eski yerlerinden biri olma özelliği ile mutlaka keşfedilmesi gereken yerlerden biridir. M.S. 639 senesine kadar klise olarak kullanılan bu yer İslamiyetin kabul edilmesiyle cami olarak kullanılmıştır. Bu zamana kadar varlığını koruyan cami, şehrin en önemli yapılarından biridir.
Caminin en etkileyici ve dikkat çekici özelliği ejder görünümündeki kapı tokmaklarıdır. Kapı tokmaklarından biri, günümüzde Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde sergilenirken; diğeri ise Kopenhag David Samling Müzesi’nde görülebilmektedir.
KIRMIZI MEDRESE
Şehrin kültür ve turizm açısından en önemli yere sahip olan bu yer Cizre'nin Şah mahallesinde bulunmaktadır. O zamanlar bölgeye hakim olan Cizre beyliği döneminde 14. yüzyılda yapılmıştır. Etkileyici mimariye sahip olan bu yer kırmızı tuğlalardan yapılması sebebiyle Kırmızı Medrese adını almıştır.
Dünya'nın ikinci üniversitesi olarak bilinen bu yer etkileyci mimarisiyle kesinlikle keşfedilmesi gereken yerlerden biridir.
