Siyasetçiler ve doğrular…

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Siyasette güven erozyonu siyasetçinin sözleri ile tutum ve davranışları arasındaki farkın büyümesinden kaynaklanır. Siyaset kurumu güvenin zirvede olması gereken kurumlarken, siyasetçinin emrindeki kurumlardan daha az güvenilir bulunur. Bu önemli bir sorundur.

Türkiye günlerdir Millet İttifakı'nın bileşenleri olan dört partinin aralarında gerçekleştirmiş oldukları bir anayasa taslağı çalışmasını tartışıyor.

Bileşenler, 2018 yılında, seçim öncesinde kamuoyuna böyle bir çalışma yaptıklarını açıklarlarken, seçim bittikten sonra böyle bir çalışma yapmadıklarını söylüyorlar.

Yaptıklarına dair bilinenler de, yapmadıklarına dair söylenenler de kendi sözleriyle, açıklamalarıyla kamuoyuna yansıdığı için durumu kavramak güç hale geliyor.

Ortada dolaşan ve 2018’de CHP ve şimdi CHP Milletvekili olan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu tarafından kamuoyu ile paylaşılan metinde bu çalışma içinde CHP, İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi temsilcilerinin yer aldığı ve onların bir uzlaşmasıyla metnin ortaya çıktığı yazıyor.

O günlerde televizyon konuşmalarında  CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da bu çalışmayı anlatıyor ve Türkiye için bir çıkış yolu olarak zikrediyor.

Aradan iki yıl geçmiş, konu tekrar gündeme gelince bu kez tüm taraflar böyle bir çalışmanın olmadığını, kendilerinin yer almadığını ispatlamaya çalışıyorlar…

Burada kafaları karıştıran husus neden 2018’de yapıldığı açıklanan bir çalışmanın 2020’de yapılmadığının kanıtlanmaya çalışıldığıdır…

Siyasi partilerin bir araya gelmesi, Türkiye’ye dair anayasa dahil her konuda önerilerde bulunması kadar normal ne olabilir?

Dün bir araya gelindiğinde doğru görülen, açıklanan ama bu gün doğru olarak değerlendirilmediği için saklanmaya çalışılan şey nedir?

Sorun anayasa taslağının içeriği mi? İçerik ise, bu içerik sadece bir kişinin fikri ise o kişi şimdi milletvekili değil mi?

Sorun HDP ile birlikte hazırlanmış olması ise, HDP zaten TBMM’de temsil edilen ve açık veya örtülü biçimde Millet İttifakı'nda yer alan bir parti değil mi?

Ayrıca toplantıya katılan isimler herhangi bir açıklama yapmazken, CHP ve İYİ Parti Genel Başkanlarının açıklama yapması, “yok” demesi, “yok” denilen konuda daha önce sesli ve görüntülü açıklamalarının olması siyasete bakışı zedelemez mi?

HDP ve Saadet Partisi bir açıklama yapmadı. Onlar konuya girmeyi şimdilik uygun görmüyor olabilirler, ancak bu durum bile her vesile ile şu anda parlamentoda temsil edilen bir parti vasfı ile savunulan HDP’yi zimmi olarak aşağılama değil mi?  Burada bir ilkeli duruştan bahsedilebilir mi?

Kafa karışıklığı herkesi yoruyor, gerçekleri perdeleme çalışmaları siyasete güveni bitiriyor. Bu nedenle şu bilgilere kesinlikle ihtiyacımız var:

  1. Böyle bir çalışma var mı, yok mu?
  2. Varsa, hangi partiler ve partiler adına kimler katıldı?
  3. Yoksa, partilerini temsilen katıldığı zikredilen isimler neden açıklama yapmıyor?
  4. Yoksa, Sayın Kılıçdaroğlu’nun televizyonlarda ve gazetelerde 2018’de açıkladığı dört partinin katılımı ile yapılan anayasa çalışması nedir?
  5. Yoksa, Sayın Kaboğlu’nun kamuoyuna açıkladığı ve dört parti ile ittifak içinde oluşturulduğunu iddia ettiği metnin aslı esası nedir?
  6. Yoksa, neden bunca zamandır partiler şimdi rahatsızlık duydukları bu metne karşı açıklama yapma gereği duymadı ve biz bu işte yokuz, demedi?
  7. Çalışmanın sahibi olan sivil toplum örgütünün sessizliğinin nedeni nedir?
  8. HDP bu konuda bir açıklama yapmayacak mı?
  9. Saadet Partisi bu konuda neden bir açıklama yapmıyor?
  10. Metinde zikredilmediği, hiçbir yerde anılmadığı halde bir parti sözcüsü dedi ki, Millet ittifakı içinde HDP yok, Demokrat Parti var; peki DP açıklama yapacak mı, bu çalışmanın içinde olup olmadığına dair?

 

 

 

Diğer Yazıları