SİZİN ADAYINIZ KİM?
Siyaset bir garip hal adlı.
Seçim kapıya dayandı, hala altı partili masanın çıkaracağı adayı bekliyoruz.
Masa ahalisi olarak bir yılı aşkın süredir oturuyorlar, kalkıyorlar ve diyorlar ki “henüz kimi aday göstereceğimizi konuşmadık.”
İyi de o masaya niye oturuyorsunuz, bir aday bulmak, o adayla kazanmak ve sonrasında yapacaklarını yapmak gibi bir düşünceleri yok mu?
Milyonlarca insanın gözünün toplantılar sonrasında yapılan açıklamalara çevrildiğini görmüyorlar mı?
Her toplantı sonrası sade suya tirit kabilinden bildirilerle daha nereye kadar gidecek bu iş?
En son toplantı bitince yapılan açıklama ise en garip olanı.
İnsanlar yine masadan bir aday beklentisi içinde iken, onlar kalkmışlar adaylığını aylarca önce açıklamış, sahaya çıkmış, ülkenin büyük bir kısmında mitingler yapmış Cumhur İttifakı adayının aday olamayacağını söylüyorlar…
Rakip adayı belirlemek Millet ittifakı bileşenlerinin işi değildir.
Bir adayla ilgili eksiklik, yanlışlık, adaylığa mani bir hal varsa bunun tespiti rakibe ait değildir.
Bunun için oluşturulmuş bir mekanizma vardır.
Yüksek Seçim Kurulu, tüm adayları zaten yeterlilik itibariyle değerlendirir.
Millet ittifakına veya altılı masaya düşen kendi adaylarının kim olacağına bir an önce karar vermektir.
“Adayımızı önceden açıklarsak yıpratırlar” söylemi dahi millete yapılabilecek en büyük saygısızlıktır.
Hızlıca yıpratılabilecek bir adayı zaten göstermemek lazımdır.
Kimi seçeceğini bilmek ve ona göre değerlendirmeler yapabilmek de her seçmenin hakkıdır.
Sandık başına gidecek insanlara son dakika gösterilecek aday veya adaylarla emrivaki yapılmış olunmayacak mı?
“Seçilecek aday” diye ortaya atılan isimlere Cumhur ittifakı tarafından bir şey yapılmasına gerek kalmaksızın linç operasyonunun masa bileşenleri ve özellikle CHP tarafından çekildiğinin, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığına yönelik olarak ise İYİ Parti tarafından muazzam bir blokaj uygulandığının fark edilmediği mi düşünülüyor?
Elbette her siyasi parti kendi zaviyesinden haklı olabilir.
Buna bir şey demiyorum.
Ancak bilinmelidir ki, yıpratma söz konusu ise en alasını masadakiler birbirlerine karşı yapıyor.
Hem de çıkan adaya değil, henüz ismi kamuoyunca bir şekilde dillendirilen, “olabilir” denilen kimselere karşı…
Demokrasiden bahsedebilmemiz için seçeneklerimize dair bilgi sahibi olmamız gerekir.
Konunun artık taktik, stratejik kaygılarla, ayak oyunlarıyla milletten gizlenmesinin makul bir izah yolu kalmamıştır.
Cumhur ittifakı adayı Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığını dile dolayarak süreci uzatma çabaları da artık beyhudedir.
Masa başında adayda uzlaşamamanızı böyle dolambaçlı, 367 garabeti gibi saçma sapan hukuk tanımazlıklarla kılıfına uydurmaya, oyundan kaçmayı anti demokratik düşünceleri sanki hukuka uygun gibi takdim etmeye uğraşmak kabul görmez.
Türkiye bu türden demokrasi dışı müdahalelerden çok çekti.
Artık siyasetin böylesi dolambaçlı, yanlış yollardan uzaklaşması ve milli iradenin tecellisini sağlıklı bir şekilde temin etmesi esas olmalıdır.
Burada Millet ittifakının saygıdeğer bileşenlerine bir çağrı yapmak istiyorum: Lütfen 5 Nisan öncesi Millet ittifakı olarak adayınızda veya adaylarınızda bir karara varınız. İş bir gün sonraya kalırsa aday gösterme süresini kaçırmış olursunuz…