"Sömürüldükten sonra Kürt olsan ne olur, Türk olsan ne olur..."
Salih Tuna: Erbakan'ın dediği gibi, "Irkçılık diye bir ideoloji olamaz; sömürüldükten sonra Kürt olsan ne olur, Türk olsan ne olur."
Türkiye'nin Afrin'de, Özgür Suriye Ordusu ile birlikte başlattığı Zeytin Dalı Harekatı 11'inci gününde devam ediyor.
TSK birliklerinin ÖSO ile birlikte ilerleyişi sürerken, Burseya Dağı'nın ele geçirilmesinin ardından yeni hedef Baflun Dağı olarak belirlendi.
ABD'den operasyonla ilgili çelişkili açıklamalar gelmeye de devam ediyor.
Dün ABD'den yapılan "güvenli bölge" önerisini köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu, ABD'nin teklifine mesafeli yaklaşılmasını önermiş ve bunun yeni bir "Çekiç güç" projesi olabileceğini belirtmişti.
Sabah gazetesinin bir diğer yazarı Salih Tuna da bugün aynı konuya değindi.
"Ortak şemsiye altında "güvenli bölge" ABD'yle değil, işgale uğrayan ve uğratılacak olan bölge ülkeleriyle kurulabilir." diye yazan Tuna, ABD'nin Türkiye'nin "güvenlik sorununun" kaynağı olduğunu vurguladı.
Tuna şöyle yazdı, "Kimi zaman mezhep kimi zaman da etniste asabiyeti nedeniyle, "sömürülenler" "sömürücüleriyle" işbirliği yapmak için birbirlerini kıyasıya ezdiler. Halbuki Erbakan'ın dediği gibi, "Irkçılık diye bir ideoloji olamaz; sömürüldükten sonra Kürt olsan ne olur, Türk olsan ne olur.""
İşte o köşe yazısı;
- Kürt olsan ne olur Türk olsan ne olur
Söylemeyeyim diyorum ama söylemeden de olmaz. Lakin netameli konudur, öyle "dan" diye konuya girmek de olmaz.
Ne yapsam nasıl etsem; iyisi mi daha evvel dercettiğim bir "anımdan" başlayayım...
Birlik Sahnesi'nin 1987'de yurtiçi ve yurtdışında yüzlerce kez sahnelenen "Kara Geceler Efendim" adlı oyunumda yer alan bir "epizot"ta', ABD ile yaptığımız Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması (SEİA) hicvediliyordu.Amerika'nın bölgeye yerleşerek, bölge halklarını birbirine kırdıracağına işaret eden mezkûr oyunumdaki "koro" şöyle sesleniyordu: "Siz bölgeye / Biz savaşa / Olduk mu tam sömürge..."
Ulvi Alacakaptan birkaç yıl evvel fakire, "yıllar öncesinden bugünü yazmışsın" demişti.
Elbette bunu, "bakın ne kadar da ileri görüşlüymüşüm" yollu budalalık yapmak veya kendimle dalga geçmek için nakletmiyorum.
Zaten o vakitler henüz yirmili yaşlardaydım, her tarafım "öngörü" olsa ne yazardı.
Çok basit, çok yalın bir "ezberim" vardı sadece: ABD sömürücüdür ve işgalci İsrail'in de bölgedeki biricik hamisidir. ("Fetullah'ın Abant Aydınları" evvela bu ezberlerimizi bozmak istediler. Mesela, Sevr diyene de paranoya damgasını vuruyorlardı.)
Fakir, 87'de SEİA dolayımında bölge halklarının birbirine kırdırılacağına işaret etmiştim.
Çok değil 4 yıl sonra, 1991'de, ABD Çekiç Güç Operasyonu'nu başlattı.Rahmetli Erbakan 94'te yaptığı bir konuşmada dönemin iktidarlarına bakınız nasıl seslenmişti "Çekiç Güç ikinci Sevr gücüdür... Siz Çekiç Gücü bu ülkede tuttukça ne bağımsızlıktan bahsedebilirsiniz, ne de bu ülkede milli bir menfaati kollayabilirsiniz. Haysiyetli dış politikanın ilk yapacağı iş bu gücü geldiği yere göndermektir..."
Yazık ki yazık...Kimi zaman mezhep kimi zaman da etniste asabiyeti nedeniyle, "sömürülenler" "sömürücüleriyle" işbirliği yapmak için birbirlerini kıyasıya ezdiler.
Halbuki Erbakan'ın dediği gibi, "Irkçılık diye bir ideoloji olamaz; sömürüldükten sonra Kürt olsan ne olur, Türk olsan ne olur."
***
"ABD Birinci Körfez Savaşı sonrası Çekiç Güç'le Kuzey Irak'ta ne yaptıysa Suriye İç Savaşı sonrasında bulduğu fırsatı da benzer biçimde değerlendirmeye kalkışmıştı..."
Bu satırları Haşmet Babaoğlu'nun Çekiç Güç'ü hatırlattığı dünkü yazısından alıntıladım.
Bir de "hassas noktaya" değiniyor ki, "budur" diyeceğimiz cinsten.Okuyalım: "ABD yönetiminin bir bölümü uzun vadeli planlarının yenilgiye doğru sürüklendiğini fark edip hemen "ortak şemsiye altında güvenli bölge" teklifini getirdi. / Uyanık olmak gerek... / Bu teklif yeni bir Çekiç Güç projesine kılıf olabilir."
***
Türkiye, Sayın Erdoğan'ın önderliğinde başlattığı Afrin Barış Operasyonu'yla tüm oyunları bozdu.
Fakat oyuna gelmemek için ezberimizi bozmayalım: "Müstevlide oyun bitmez!"
Ortak şemsiye altında "güvenli bölge" ABD'yle değil, işgale uğrayan ve uğratılacak olan bölge ülkeleriyle kurulabilir.ABD malum terör örgütlerinin patronu olmaklığı bir yana...
15 Temmuz'daki 250 insanımızın katilini teslim etmediği sürece "güvenlik sorununun" kaynağı olmaya devam edecektir.