Sosyal medyaya dikkat...
Geleneksel medya darbe girişimi sürecinde gerçekten çok iyi bir duruş sergiledi. Cumhuriyetin, demokrasinin, özgürlüğün, kardeşliğin yanında oldu. Darbecilere itibar etmedi. Onların haberlerini, yaymak istedikleri bilgileri vermemek için özel ve itinalı bir çaba gösterdi. Bu bakımdan medyamızı demokrasiyi kurtaran kurumlar arasında saymanın zaruri olduğunu ilk günden beri sıklıkla vurguluyorum.
Ancak, ciddi bir editoryal kontrolden geçmeyen, pek çoğu manipülatif emeller taşıyan pek çok bilgi, haber sosyal medya üzerinden geniş kitlelere ulaştı. Bunların yarattığı infial ve korku iklimi dolayısıyladır ki, olayları takip ve değerlendirmede şu an bile sıkıntı çektiğimiz açıktır.
Sosyal medya kullanımı gittikçe yaygınlaşıyor. Sosyal medya mecraları çoğalıyor, farklılaşıyor; gençlerimiz arasında ise medyanın belli bir duyarlılık içinde kullanımına dair bir tecrübe birikimi ve bilgi donanımı ne yazık ki çok az.
Medya okuryazarlığı önerimizi her sosyal hadiseden sonra tekrarlıyoruz; bu okuryazarlığın yediden yetmişe herkese lazım olduğunu yaşadığımız şu acı hatıralar bile artık anlamamız için yeterli olmalı.
Ağzı olanın konuştuğu, doğru olup olmadığına bakılmaksızın büyük bir açlık duygusuyla her habere saldırıldığı, adeta bir bilgi obezliğinin yaşandığı sosyal hadiselerde, istenmeyen ve sonrasında düzeltilmesi ciddi bir emek isteyen hallerin ortaya çıkmaması için insanlarımızın sosyal medya kullanımında çok dikkatli olmasında yarar var.
Darbe girişimi akşamı, meydanlara çıkanların erlerin kafasını kestiğine dair, darbeci odaklarca yayılmaya uğraşılan fotoğraflı haberlerin gerçek dışı olduğu anlaşıldı ancak bu bir hayli zaman sonra ortaya çıktı.
Olayın sıcaklığı ve herkesin infiali esnasında bu neviden sansayonel ama yalan bilgiler ilk anda kimsenin anlamayacağı kadar profesyonel bir dille ve haber aktarım metoduyla yapıldı ki, darbecilerin bu tür anları da planlamış olacağı ve yalan haberler için birilerini görevlendirdiği düşüncesi içindeyim.
Sosyal medya, yurttaş gazeteciliğini tetikliyor. Hız ve kontrolsüzlük devreye giriyor. İnsanlar şahit olduklarını anında birbirleriyle paylaşmak arzusu taşıyorlar. Bu arzu, kötü niyetlilerin kullanımlarına müsait bir iklimi de doğuruyor. “Kopyala paylaş” anlayışı o an daha fazla bilgi isteyen, farklı enformasyon arayan kitleler arasında uydurma veya yönlendirme amaçlı mesajların da dolaşıma sokulmasına imkan veriyor.
Sosyal medyanın hızı, atlatma korkusu yaşayan ana akım medyaya da tesir ediyor; yeterince araştırma ve doğrulatmadan onlar da bu türden haberlere itibar edebiliyorlar.
Bu bakımdan özellikle genç kullanıcılar için bazı önerilerde bulunmak sanırım yararlı olacak.
“Haber veya bilgide kaynak kim?” sorusu önemlidir. Size gelen her habere inanmayınız. Haber veya bilgi, şayet bir twitter hesabından ise, takipçisi çok, bilinen ve itibarlı bir yönetimi olan, mümkünse resmi hesaplar veya doğrulanmış hesaplar üzerinden akan bilgiler olmasına bakınız. Sahibince resmi olarak onaylanmamış hesaplara itibar etmeyiniz. Trollerin, robot yazılımların, sanallıklar içinde kaybolmak isteyen isimlerin, yasa dışı örgütlerin paylaşımlarının art niyet taşıyacağını hiç aklınızdan çıkarmayınız. Paylaşımların zamanı önemli, güncel olmayanı asla yaymayınız. Özellikle fotoğraflar konusunda Google görseller üzerinden bir doğrulama yaparak yayıp yaymayacağınıza karar veriniz. Daha önceki, farklı coğrafyalardaki, farklı olaylardaki görsellerin çok bilinçli bir şekilde güncele uyarlanabildiğini asla unutmayınız. Size başkalarının paylaşımları olarak gelen bilgileri yine güvenilirlik testlerinden geçiriniz. Size bilgi gönderenlerin profilleri sizin için bir ilk test aşamasıdır. İnceleyiniz. Kaynak belirtilmişse bile bunu da sorgulayınız, link verilmiş ise açınız ve o linki de sorgulayınız. Photoshoplu görseller başa beladır. Fotoğrafı bilgisayarımıza kaydedip not defteri (notepad.exe) ile resim dosyasını açtığımızda içinde okuyamadığımız kodlar olacaktır. Bu kodlarda CTRL+F tuşu ile “Adobe” kelimesini aratınca Adobe Photoshop CS6 kelimeleri
(ya da benzeri Adobe)
çıkıyorsa bu görsel photoshopludur. Dikkat ediniz. Gerçek olsa ne yazar? Şiddet, vahşet içeren; insanlarımızı korkuya, paniğe endişeye düşürecek nitelikte olan fotoğrafları yaymanın nasıl bir yararı olabilir? Derdimiz üzüm yemektir, bağcıyı dövmek değil; güvenlik güçlerinin ve toplumun genelinin işini zorlaştıracak görüntülere sakın çoğaltarak da olsa destek vermeyiniz.
Bir diğer önemli husus ise, kullandığınız sözcüklere dikkat etmenizdir. Sövgünün, hakaretin, iftiranın karşınıza birer suç olarak çıkacağını unutmayınız. Eleştiri ile bunlar arasında somut farklar vardır.
Sonuç olarak, doğruluğunu önce içinizde sonra, teknik olarak sorgulamadıktan sonra paylaşımlarda bulunmayınız…