Spor yazarları Fenerbahçe'nin galibiyetini böyle yorumladı: Sezonun en iyi Fenerbahçe'sini izledik
Fenerbahçe'nin Çaykur Rizespor'a karşı aldığı 4-0'lık galibiyet sonrası spor yazarları sarı lacivertli takımın performansını övdü. Yazarlar, Fenerbahçe'nin bu sezonki en iyi performansını sergilediğinin altını çizdi.
Süper Lig'in 15. haftasında Fenerbahçe kendi evinde Çaykur Rizespor'u 4-0 mağlup etti. Karşılaşma sonrası hem Serdar Dursun'un hem de takımın genel performansı büyük alkış topladı. Spor yazarları bugünkü köşe yazılarında Fenerbahçe'nin bu sezonki en iyi performansını sergilediğinin altını çizdi.
Spor yazarları, Fenerbahçe'nin 4 gollü galibiyetini böyle yorumladı:
Erman Toroğlu-Fotomaç: Fenerbahçe tehlikeli ve zor bir zamanda dişine göre iyi bir rakip buldu karşısında... Bu şansıydı ve şansını da iyi kullandı. Her şeyden önce çok güzel goller attılar; tesadüf olmayan... Fenerbahçe Teknik Direktörü, elindeki bu Szalai'yi görünce utanmış mıdır; bilmiyorum! Bir de ikinci utanacağı adam var; Perkas... Onu tamamen kaybetti. Pereira bir türlü takım iskeletini oturtamadı. Bir takımı kurarsın ve o takımda olmazsa olmazlar vardır. Saçma sapan; 'dörtlü hücummuş, üçlü defansmış' diye şeyler olmaz. Elindeki malzeme neyse ondan yemek yaparsın. Fenerbahçe'nin elinde iyi yemek yapacak malzeme var ama aşçı iyi değil. Tahmin ediyorum; Pereira'ya gerekli uyarılar yapılmış. Yedek kulübesindeki oturmasından da belli oluyor.
Uğur Meleke-Hürriyet: Pereira doğrularına inanan değil, kelimenin tam anlamıyla tapan bir teknik adam. Bence zaten üç buçuk maçlık dörtlü savunma uygulamasını gönüllü yapmamıştı. Fenerbahçe daha derli topluydu, daha az pozisyon verdi, Pereira’nın daha mutlu olduğu bir oyundur dünkü. İngilizler’in bir oyun tarifi vardır, “too nice” diye. Dün Rize’nin oyunu tam da öyleydi. Lüzumundan fazla iyi. Fazla teknik. Az zorlayan, yakın oynamayan bir stil. Bu da Fenerbahçe’nin maç genelinde neredeyse hiç zorlanmadan vitesi elinde tutmasını sağladı. Fiziksel olarak iki takım arasında bu denli fark oluşunca, sezonun en iyi Fenerbahçe’sini izledik Kadıköy’de.
Güntekin Onay-Hürriyet: Yine 3’lü savunma kurgusuyla oyuna başlayan Fenerbahçe’de oyun disiplini ve kazanma arzusu üst seviyede idi. İkili mücadelelerde de konuk Rizespor’a oranla çok daha güçlü görünen sarı lacivertli ekipte, oyunda kaldığı bölümlerde Diego Rossi hareketli futboluyla rakibin savunma dengesini bozan isimdi. Ancak Uruguaylı futbolcu bitirici vuruşlarda becerikli değildi. Dün Fenerbahçe, sezon başından bu yana ilk kez taraftarına rahat bir maç izletti ve ilk kez böylesine farklı kazandı. Üst üste kaybedilen maçlara rağmen bu iştah ve oyun disiplini sarı lacivertliler açısından sevindirici.
Ercan Güven-Milliyet: Kaybederse ipin ucunda olduğunu sokaktaki çocukların bile bildiği Pereira, kaybedecek bir şeyi kalmayanların cesaretiyle “hiç olmazsa sandalyemi kendim teklemelerim” demiş olmalı ki, Fenerbahçe Başkanı’nın “niyet mektubunu” bile yırtıp attı, yine dizdi üç stoperi savunmaya… Pereira’nın elini değil boynunu taşın altına koyması bir yana, Szalai olmasa kim kurtaracaktı ilk yarıda iki Rizespor golünü, kim verecekti iki golün asistini ve kim destekleyecekti Portekizli kamikazenin hayata dönmesini? Serdar Dursun’un uzaktan, katkısız ve katıksız ikinci golü Fenerbahçe’yi 3-0 galibiyete yükselttiğinde Pereira da dahil tüm Fenerbahçeliler, Berisha’ya verilen dakikaları sorgulamaya başlamış olmalı. Szalai’nin ikinci asistiyle attığı üçüncü golde ise artık herkes bir karara varmıştır herhalde! Ezeli rakipler “dururken” Trabzonspor’la arasında alan boşalırken dört farklı galibiyet, puan cetvelinde zıplama yapmak güzel tabi. Peki, her şey yoluna girdi mi Fenerbahçe’de?.. Hayır… Fenerbahçe başkanına rağmen üçlü savunmada inat eden Pereira’nın “mazur görülmesi” ve ilerleyen süreçte “reddedilemez” hale gelmesi için daha fırınlarca ekmek gerekmez ama çuvallar dolusu gole ve galibiyete ihtiyacı var.
Atilla Gökçe-Milliyet: Fenerbahçe, Üç Büyükler’in en üstteki temilcisi. Bu anlamda bir statü sahibi olmakla övünebilir mi taraftarları? Hayır… Çünkü onlar, alıştıkları yere, daha da yukarıya, en tepeye bakıyorlar. Sahaya çıkarken 24 puana sahipler. Trabzonspor’un 15 puan gerisinde duruyorlar. Bunlar maç öncesi notlarımız… Maç sonunda Fenerbahçe, havayı da, ortamı da değiştiriyor. Kasvetli, karanlık ve umutsuz tablo, her şeye rağmen coşkulu bir aydınlığa dönüşüyor. İkinci yarıda atılan usta işi goller ve yeni golcü Serdar’ın üçlemesiyle hasret gideriyor. Fenerbahçe’nin çok sorunu, tek çaresi var. Kim oynarsa, nasıl bir savunma oynarsa oynasın, goller atmak ve kazanmak zorundalar. Fazla bekletmiyorlar. İbretlik tablolar var. Şu üçlü-dörtlü savunma tartışmaları sırasında inat uğruna kenarda bekletilen Attila Szalai’nin günahı neydi. Takımın en istikrarlı oyuncusuydu o. Tebrikler Vitor Pereira… Artık daha rahat uyursun. Bu takım seni de taşır ve koşmaya devam eder. Geçmiş olsun!
Reha Kapsal-Fotomaç: Pereira, 'Bari gideceksem sistemimdeki dizilişimle, inandığım doğrular hedefinde, başarısız olursam inandıklarımı yapamadım derim, başkasının düşüncelerini, dediklerini yapmak yerine eğer alınacak kötü sonuç ve sonuçlarla bir sorumlu aranacaksa bunu da başkalarını memnun edip, farklı formasyonlarla oynamak yerine inandığım doğruların peşinde koşmam daha doğrusuydu' diye üçlü savunma hattıyla başladı. Fenerbahçe, özellikle ikinci yarıda oynadığı yüksek enerjili oyunla, oyunu domine etti. İleriye de daha ümitle, moralli ve özgüvenli bir şekilde önüne bakması için Rizespor karşısında alınacak 3 puan çok önemliydi. Yalnız 3 puanı almadığı gibi zaman zaman saha içinde kombinasyon eksikleri de olsa, oynadığı oyunla da ikinci devredeki Serdar Dursun değişikliğinden sonraki oyunla beraber o yakaladığı momentumla, hem oyunu kazandı hem de maçı kazandı. Bu ikisini son haftalarda kazandığı maç sayısı, çok çok da azdı. Bu performansın sürdürülebilirliği ve kalıcı olması için oyunun daha da üzerine koyulup gelişimin de daha fazla olması gerekir.
Gürcan Bilgiç-Sabah: Her maç ayrı bir serüvenin peşinde Fenerbahçe... Sistem değişiyor, 11 farklılaşıyor, görevler devrediliyor. Bu karmaşa içinde kuşu taşa çarptırmaya çalışan bir futbolcu grubu var. Sezon başındaki kaosun tamircisi Valencia ve Gustavo idi. Sonrasında İrfan Can ile Mesut katıldı takıma. Beşli defans, iki ön libero ile Rize takımının ofansif nefesini kesmişlerdi zaten. Riski rakibe bırakıp, geçiş oyunu; yani Pereira'nın tek hücum planını uygulamaya başladılar. Üçe, üç yakaladıkları pozisyonlarda bile acemice davranıyorlardı. Trabzonspor zirve yalnızlığında, Fenerbahçe'nin "Buradayım" mesajı vermesi, kalan haftaların heyecanı için iyi bir ipucu. Kazanmak güveni getirir, takımın iddiasını sıcak tutar. "Yeniden" demek adına bir seri yakalamaları gerekiyor. İrfan ve Valencia'nın tekrar takıma katılmaları, sahadaki kaliteyi tetikler. Bu oyunculara ihtiyacı var Fenerbahçe'nin, çünkü sistem önemli görmeyen bir teknik adama sahipler. Koşan-mücadele eden bu futbolcu grubu için, kaliteli tamirciler gerekiyor. Sezonun olmazsa; olmazı bu...
Ahmet Çakar-Sabah: Fenerbahçe, Rizespor'a patladı. Hem iyi oynadılar hem de Serdar Dursun hat-trick yaptı. Mamafih baktığımızda; Rizespor, ligin zayıf ekiplerinden biri. Ama aynı Fenerbahçe, daha önceki maçlarda nice zayıf rakiplerine karşı kötü oynayıp puan kaybetti. Belki bu üç gol Serdar Dursun'un, F.Bahçe'de 1. santrfor olacağını kabullendirir. Her ne kadar Valencia geliyor ama Serdar Dursun, her daim F.Bahçe'de durmalı. Pereira'yı anlayamıyoruz. Tekrar üçlü savunmaya geçti, tekrar Szalai'yi takıma koydu, ki Szalai rakip ceza çizgisi önünde Serdar Dursun'a asisti yapan adamdı. Hangisi doğru? Üçlü savunma mı dörtlü mü? Szalai ile mi onsuz mu? Bunlar bile Pereira'nın iyi bir hoca olmadığını gösteriyor.