Star yazarı "FETÖ’nün CHP imamı Enis olamaz" dedi, iki farklı isim verdi...
CHP Milletvekili Enis Berberoğlu MİT TIR'ları soruşturması kapsamında tutuklanarak cezaevine konuldu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tutuklama kararı sonrasında Ankara'dan İstanbul'a yürüyüş başlattı.
Bugün konuyla ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme alan Star yazarı Ahmet Kekeç, gazeteci Soner Yalçın'ı tezine itiraz ederek, yazısına "FETÖ’nün CHP imamı Enis olamaz" başlığını çıkarttı.
Kekeç, Enis Berberoğlu yerine Eren Erdem ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun isimlerini verdi.
İşte o köşe yazısı;
- FETÖ’nün CHP imamı Enis olamaz
Şimdi neden sustuğunu çözemediğim Soner Yalçın, “FETÖ’nün CHP imamı”nı işaretle, Enis Berberoğlu ismini ortaya atmıştı.
Enis Berberoğlu’na “Cemaat imamı” unvanını kazandıran olay, Can Dündar’ın yayınladığı ihanet belgelerine aracılık etmesi; daha doğrusu o belgeleri temin edip Can Dündar aracılığıyla Cumhuriyet gazetesinde yayınlatması...
(Benim başka bir tahminim var: Bu görüntülere Eren Erdem de aracılık etmiş olabilir. “Karşı” gazetesinin zengini “tape arşivi” FETÖ marifetiyle oluşturulmuştu. Eren Erdem bu ilişkilere yatkındır. Neden olmasın?)
Can Dündar da, Enis Berberoğlu da, bu ihanet girişimini gazetecilik olarak değerlendirdiler.
Ki, neresinden bakarsanız bakın, “problemli” bir gazeteciliktir.
Soner Yalçın’ın iddiasına dönecek olursak...
Enis’in FETÖ’yle bağlantısı konusunda elimde bir bilgi bulunmuyor.
Birazdan söyleyeceklerimi “itham” olarak değerlendirmeyin... Enis’in iltisakını bilmiyorum ama FETÖ’nün sevdiği ve kolladığı gazetecilerin başında geldiğini çok iyi biliyorum.
FETÖ (o zamanki ismiyle “cemaat”) konusunda hep kırılgan oldu.
Lehte ve aleyhte, hiçbir topa girmedi.
Örgüte karşı hep mesafeli bir tutumu ve zaman zaman onay anlamına gelebilecek derin bir “aldırışsızlığı” benimsedi.
Bu, hemen kendini ele veren “aldırışsızlık” onu “kripto Fetullahçı” ya da “FETÖ’nün CHP imamı” yapmaya yeter mi, emin değilim.
Eylemlere ve tavırlara bakarak hüküm vereceksek, Kemal Kılıçdaroğlu daha yakın bir aday gibi geliyor bana.
Kılıçdaroğlu, parti içinde bir “yan unsur” iken ve esamisi bile okunmazken, eline tutuşturulan “dosyalarla” ünlendi. (Bu dosyalardan birinin üzerinde “Sarıgül” yazıyordu ama bugüne kadar açmak kısmet olmadı.)
Hiç hesapta yokken, bir kaset marifetiyle genel başkan oldu.
Bütün siyasetini FETÖ’nün ürettiği ettiği “kirli malzemeler” üzerine kurdu.
FETÖ mensuplarıyla sürekli temas halinde oldu: Zaman gazetesini ziyaret etmeler... FETÖ kanallarına çıkmalar... FETÖ’nün kanaat önderleriyle fikir teatisi yapmalar... Maklube yemeler...
Ergenekonve Balyoz soruşturmalarına “karşı çıkıyormuş gibi” yaparak, sürekli siyasi iktidarı suçladı. FETÖ’nün polisine, savcısına, hâkimine, çilingirine, kameramanına, ses teknisyenine, soru hırsızına tek laf etmedi.
Hâlâ tek laf etmiyor.
Hâlâ örgüte kol kanat geriyor.
Hâlâ 15 Temmuz direnişini itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Hâlâ “KHK mağdurları” diyor.
Benzetmek gibi olmasın da, FETÖ’nün CHP imamı unvanı Kemal Bey’e daha çok yakışıyor sanki. Soner Yalçın şu işi bir kez daha düşünsün derim!
MİT TIR’ları, CHP TIR’ları!
Birinci Sahne:MİT TIR’larının DEAŞ’a silah götürdüğü iddia edildi. İddia sahipleri, iddialarını kanıtlayamadı.
İkinci sahne:
Gazetecilik mesleğinin en yalancısı Can Dündar, savcılık sorgusunda, “Bu TIR’ların DEAŞ’a silah götürdüğüne dair elimde kanıt yok” dedi. Bu ifadesini, bir Alman gazetesine verdiği röportajda tekrarladı.
Üçüncü sahne:
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Amacımız Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘savaş suçlusu’olarak uluslararası mahkemelerde yargılatmak” dedi.
Dördüncü sahne:
CHP TIR’larının Suriye’nin kuzeyinde konuşlandırılmış PYD terör örgütüne “yardım” götürdüğü tespit edildi. Kanıtlı, tanıklı, görüntülü, ikrarlı...
Beşinci sahne:
Memlekette diktatörlük olduğu için CHP TIR’ları konuşulmadı. Kıyametin koparılması gerekiyordu, yaprak bile kımıldamadı. Aydın Doğan’ın organları ve tetikçileri bu habere itibar etmedi. FETÖ’cüler tezvirat üretip ortalığı kokutmadı. Can Dündar “Atatürk’ün partisi CHP Terör örgütüne yardım götürüyor, varıp Merkel’e şikâyet edeyim!” demedi. Engin Altay, genel başkanına “Lahey’in yolları”nıgöstermedi. Doğan Akın’ın şişme liberalleri Kılıçdaroğlu’nu“savaş suçlusu” ilan etmedi.
Final:
Gerçekten de memlekette “diktatörlük” varmış. CHP TIR’ları hadisesini “suskunlukla” karşılayan kadro, CIA TIR’ları PYD’ye silah taşırken de susmuştu. Yani konuşamamıştı!