Sultan II. Abdülhamid'in Ölüm Raporu

Prof. Dr. Metin Hülagü

Prof. Dr. Metin Hülagü

Sultan II. Abdülhamid, bundan tam 102 yıl önce 10 Şubat 1918’de vefat etmişti. Vefatı sonrasında naaşı bir doktorlar heyeti tarafından müşte­rek bir surette muayene edilmiş ve bir Ölüm Raporu düzenlenmişti. Ölüm raporuna ilaveten ayrıca naaşın mevcut durumuna dair detaylı surette bir de protokol hazırlanmıştı.

Söz konusu ölüm raporu ve protokol suretlerinin sadeleştirilmiş biçimiyle metni şöyledir: 

1918 senesi Şubat’ın onuncu pazar günü akşamı saat 10’da vuku bulan davet üzerine aşağıda imzaları olan doktorlar Beylerbeyi Sahilsarayı’na giderek harem dairesinde hakan-ı sabık hazretlerinin yatak odalarına girdiğimizde karyola içerisinde tabii bir şekilde sırtüstü ve giyinmiş bir vaziyette yatmakta olduğunu gördüğümüz kimsenin hakan-ı sabık hazretleri olduğu, aramızdaki bazı arkadaşlarımız tarafından teşhis olundu.

Kalp ve nabzın tamamen durmuş ve ölüm hadisesinin gerçekleşmiş bulunduğu muayene neticesinde anlaşıldıktan sonra vücudun her tarafı titiz bir surette enine boyuna tetkik ve muayene olunup ölüm işaretleri sezilerek tedavisine memur olan doktorlar tarafından sırtına ve göğsüne, tedavi maksadıyla, uygulanan 13 kadar hacamat yeri ve vefatından bir saat evvel hakan-ı sabık hazretlerinin kendi taraflarından yapıldığı maiyetleri erkânı tarafından ifa­de edilen kaburga kemiklerinin ön tarafında uçlarında bulunan kıkırdak bölgesinde sathi ve gayrimuntazam kü­çük key izlerinden başka hiçbir zorlama eseri ve ezik ve yaraya tesadüf olunmadı.

Hakan-ı sabık hazretlerinin 5 Şubattan beri hasta bulundukları ve hazırlanan rapordan da anlaşılacağı üzere Sultan II. Abdülhamid hazretleri­nin ciğerlerinin kan ve su toplamış bulunması neticesi meydana gelen kalp yetersizliğinden ötürü vefat ettikleri anlaşılmış, işbu müşterek raporumuz tanzim olunarak takdim olunmuştur.

 

Beylerbeyi Sahilsarayı, 10-11 Şubat 1918.

 

Sağlık Genel Müdür Vekili Dr. Adnan

Tıp Fakültesi Müderris Âkil Muhtar

Gülhane Seriryat Hastanesi Sertabibi ve Müdürü Kaymakam Z. Zelling

Harbiye Nezareti Sıhhiye Dairesi Üçüncü Şube Müdürü Miralay Sadık

Sahra Sıhhiye Müfettiş-i Umumî Muavini Binbaşı Refik İbrahim

Dersaadet Alman Hastanesi Sertabibi Doktor Schleib (Şilayp)

Hâkan-ı Sabık hazretlerinin Özel Doktoru Kaymakam Âtıf Hüseyin

Taksim Hastanesi Sertabibi Doktor Rıfat

Sultan II. Abdülhamid’in vefatı dolayısıyla bir doktorlar heyeti tarafın­dan tertip edilen 23-24 Şubat 1918 tarihli protokol sureti de şöyledir:

Protokol

1918 senesi Şubatın onuncu pazar günü akşamı zevali saat 10’da Beylerbeyi Sahilsarayı’ndan vuku bulan davet üzerine hakan-ı sabık II. Abdülhamid Han hazretlerinin yatak odalarında aramızda bazıları tarafından hakan-ı sabık hazretleri olarak teşhis olunan bir zatın yatak içerisinde elbiseli olarak sırt üstü yatmakta olduğu gö­rülmüş ve muayene sonucunda aşağıdaki neticeler elde olunmuştur:

Orta boyda, zayıf, kül renkte ihtiyar bir naaş, yüz sakin bir görünümdeydi. Vaziyet tabii bir surette sırt üstü, göz­ler kapalı, kollar vücudun yanlarına uzatılmış, etraf-ı süfliye aynı şekilde uzatılmış bir halde idi. Ölümün gerçekleşmesinden itibaren geçen yedi saate tekabül etmek üzere aşikâr bir ölüm hali görülüyordu. Etraf ve gövdenin ön kısmı soğuk, sırt henüz sıcak idi. İki elin parmaklarının son el ve parmak kemikleri ve vücu­dun yatağa temas eden diğer aksamından aşikâr bir surette ölüm belirtileri görüldü. Karın eşit düzeyde ve bilhassa kuşak eserinden aşağı kısımda gaz ile intifa etmiş idi. Cilt tamamen temiz ve kül rengi surette olup morarmalar ve ödem görülmemek­te idi; her iki tarafta terkoven kemiğinin aşağısında bir mecidiye büyüklüğünde halka şeklinde birer soluk kırmızı renk görülmekte ve bu lekelerin kendisi hayattayken tatbik olunan hacamat eseri oldu­ğu aşikâr biçimde anlaşılmakta idi; sırtın cildi üzerinde dahi aynı suretle on bir kadar hacamat izlerine tesadüf olundu. Bu hacamatlar vasıtasıyla alınan kanın asla çok miktarda olmadığı gayet kolaylıkla görülüyordu; orta bir hat üzerinde zeyl kası hizasında ve kaburga kemiklerinin ön tarafında uçlarında bulunan kıkırdak bölgesinde düzensiz şekilde bir küçük parmak kemiği büyüklüğünde hizmetinde bulunanlarca hakan-ı sabık hazretlerinin kendi taraflarından yapıldığı ifade edilen key izlerine tesadüf olundu. Bütün vücudun dış yüzeyi haricisinin teftiş ve tam bir dikkatle dokunma ve çes neticesinde yukarıda zikredilen ve tatbik edilen tedavi vasıtaları sebebiyle oluşan izlerden başka katiyen cebir ve dâhili ezilme izine tesadüf olunmamıştır. Aşağıda tespit olunan muayene neticesinde ölümün hiçbir suretle hariçten yapılan bir zor kullanma nedeniyle husule gelmediği ve hatta bu gibi zorlama belirtilerinin ölümün meydana gelmesinde zerre kadar bile tesiri olmadığı kati bir suretle tezahür etmiştir. Tedavide bulunan doktorların vermiş oldukları raporda mide rahatsızlığı ve ödem oluşması neticesi ölümün meydana geldiği yolundaki ifadelere muhalif bir netice dahi elde edilme­miştir.

 

Beylerbeyi Sahilsarayı, 10-11 Şubat 1918.

 

Sıhhiye Müdür Vekili Doktor Adnan Gülhane

Seriryat Hastanesi Baştabip ve Müdürü Kaymakam Zelling

Sahra Sıhhiye Genel Müfettiş Muavini Binbaşı İbrahim Refik

Hakan-ı Sâbık Hazretlerinin Hususi Tabibi Kaymakam Âtıf Hüseyin

Tıb Fakültesi Reisi Müderris Âkil Muhtar

Harbiye Nezareti Sıhhiye Dairesi Üçüncü Şube Müdürü Miralay Sadık

Dersaadet Alman Hastanesi Baştabip Doktor Dr. Schleib

Taksim Hastanesi Sertabibi Dr. Rıfat

 

Diğer Yazıları