SuperHaber yazarı Metehan Demir tarihi görüşmeyi yorumladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump tarafından resmi törenle karşılandı.

Erdoğan ve Trump'ın Beyaz Saray Oval Ofis'te yaptıkları tarihi görüşme 20 dakika sürdü.

İkili görüşmenin ardından Erdoğan ve Trump ortak açıklama yaptı. Açıklamanın ardından heyetler arası görüşmeye gerçekleşti.

Zirvede ABD'nin terör örgütü PYD/PKK'ya verdiği destek ilk sırada yer aldı.

Görüşmeden sızan ilk bilgileri ve Washington'daki önemli temasları SuperHaber yazarı Metehan Demir sıcağı sıcağına yorumladı.

İşte Metehan Demir'in o açıklamaları;

Uzun süreden beri merakla beklenen, yaşanan sorunlar nedeniyle Türk-Amerikan ilişkilerinin bir dönüm noktası olarak görülen zirve sonunda gerçekleşti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da bir araya geldi.

Yıllardır kurtulamadığımız takıntılı analizler yine bu gezinin üzerine bir bulut gibi çöktü.

Yok, ziyarette nerede kalındığı; görüşmenin ne kadar sürdüğü; hangi araba ile geldiği; kaç kişi gittiği; menüde ne olduğu; ne hediye alınıp, verildiği gibi başlıklara takılarak Türk-Amerikan ilişkilerini anlamak mümkün değil.

Türkiye'den bir lider Beyaz Saray'a görüşmeye gidiyorsa bu toplantı, Amerikan Başkanı ile sorunların hallolması adına günler sürse yetmez!

O nedenle "22 dakika sürdü, 3 saat devam etti" gibi zaman takıntılı analizlerden uzak durmak gerekir.

Asıl önemli olan bu geziler öncesinde oraya giden heyetlerin kimlerle ne görüştüğü nasıl ilerlemeler kaydettiğidir.

Bu çerçevede Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın bir haftadır ABD'de yaptığı temaslar Erdoğan'ın Beyaz Saray görüşmesinin bize nasıl geçtiğinin gerçek resmini verecektir.

İlk gelen haberler bu çerçevede özellikle PYD konusunda Amerika'nın biraz daha temkinli hareket edeceğine dair sinyal vermesidir.

Erdoğan'ın Washington ziyaretine gelince, bir diğer hassas nokta da Trump haricinde burada kimlerle görüşeceğidir.

Çünkü ABD'de bazen öyle kritik isimler bir araya gelinir ki, sonrasında ABD ile ilişkilerde belirleyici önemde bir iz olarak kalır.

Bu gezi sonrası bugünden, yarına belirgin bir değişiklik beklemek lazım. Ancak Suriye konusunda işbirliği meselesinde, ABD Türkiye'siz yapamayacağını bildiği için, Ankara'ya daha sıcak bir tavır sergileyecektir.

Trump ilk açıklamasında Erdoğan ile temaslarını "Uzun ve zorlu görüşmeler" olarak tanımladı.

Şüphesiz ki bu cümlesi, kurmaylarının kendisine Türkiye'nin PYD, FETÖ konularında taviz vermeyeceği bilgisini ilettiğini gösteriyor.

Ama Trump'ın diğer cümlesindeki olumlu sonuçlandırma isteklerine vurgu yapan sözleri de Türkiye olmadan bölgedeki denklemlerin gerçekleşmeyeceğinin de Washington'un kabullendiğine işaret ediyor.

DEAŞ terör örgütüne karşı ortak mücadele, bu çerçevede ABD için hayati önem taşıyor, bu paralelde Türkiye'nin önemi de ordusuyla birlikte bir kat daha artıyor.

Her iki liderin de açıklamalarına bakıldığında ilk 45 dakikayı gol yememek için temkinli oynayan teknik direktörlerin taktiklerine benzetmek mümkün. Ama asıl önemli olan maçların ikinci devresidir. Burada da milli menfaatler adına sinir harbinin iyi yönetilmesiyle başarılı olabilir.

Zorlu başlıklar sadece PYD, DEAŞ ve FETÖ değil; Türkiye'nin bundan sonraki bölgede gelecek planlarına ABD'nin nasıl destek vereceğidir.

Aynı şekilde Rusya ile yakınlaşan, Çin'le yeni bir döneme kapı açan Türkiye'ye karşı Washington yönetiminin bu önemli müttefikinin, daha fazla başka limanlara kaymaması için nasıl adımlar atacağıdır.

Kısacası bütün bunları alt alta koyduğumuzda çok kısa dönemde olmasa bile orta vadede, yıllarca holding yönetmiş Trump yönetimi stratejik karlılığını değerlendirmek için Türkiye konusunda daha akıllı hareket edecektir.

Mesela son açıklamada olduğu gibi Türkiye'nin sipariş ettiği 109 Skorsky helikopter ve silahlı İHA'ları Türkiye'ye teslim edileceğini açıklaması gibi...