SuperHaber'in yayımladığı Semra Güzel fotoğrafları HDP kapatma davasına giriyor!
SuperHaber yazarı Ceyhun Bozkurt, Semra Güzel fotoğraflarının HDP'nin kapatma davasına etki edip etmeyeceğini şöyle yorumladı: Söyleyelim yüzde 100 eder. Zaten Ankara’dan konuştuğum kaynaklar da bu bilgiyi teyit etti. Buna göre önümüzdeki hafta ek deliller ilgili yerlere ulaşabilirmiş. Yani ek delil dosyası.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından HDP'ye yönelik açılan kapatma davasında sıcak gelişmeler yaşanıyor.
Bilindiği gibi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılması istemiyle hazırladığı iddianamede; 451 partili hakkında siyasi yasak istenmiş, 69 partilinin söz ve eylemleri, partinin temelli kapatılması istemindeki "suçların odağı" olmasına gerekçe olarak göstermişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, kapatılma davasında esas hakkındaki görüşünü Anayasa Mahkemesi'ne sunmuş ve partinin kapatılması talebini dile getirmişti.
AYM'de kapatma davası ile ilgili süreç devam ederken, bu konuda önemli gelişmeler yaşandı.
İlk kez Ceyhun Bozkurt imzası ile SuperHaber'de yayımlanan ve bir anda Türkiye'nin gündemini değiştiren HDP milletvekili Semra Güzel'in PKK kamplarında görüntülendiği fotoğraflar da dava dosyasına giriyor.
SuperHaber yazar/muhabiri Ceyhun Bozkurt, o fotoğrafların ek delil klasörüne ekleneceği bilgisini bugün okurları ile paylaştı.
Bozkurt yeni köşe yazısında şu bilgileri verdi;
HDP, KAPATMA DAVASI, SEMRA GÜZEL VE ÇÖZÜM SÜRECİ
Yıllar önce bir dost meclisinde, basın sektörü dışından bir arkadaşımla sert bir tartışma yapmıştım. Hatta dostluğumu bile gözden geçirmiştim. Tabii bu işin esprisi…
Tartışmamızın konusu şuydu: Rusya’nın Devlet Başkanı Putin miydi, Medvedev miydi?
Putin’in Rusya Anayasası’na göre görevi Medvedev’e devrettiği, oturduğu Başbakanlık koltuğunda perde arkasındaki güç olduğu dönemlerdi. Konu oraya nasıl geldi hatırlamıyorum ama arkadaşım “Hayır Devlet Başkanı Putin’dir, sen bilmiyorsun” diye ısrar etmesi üzerine çok sinirlendiğimi hatırlıyorum. Çünkü hayatımda en sevmediğin insan özelliklerinden biri bilgiye açık olmamak, sabit fikirlilik ve yanlışında ısrar etmektir.
HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel ile ilgili SuperHaber’de (habercilik ifadesiyle) patlattığımız bomba haber sonrası yaşananları izlerken bu tartışma geldi aklıma. HDP’yi koruma adına öyle savunmalar geliştirildi ki, anlayabilmek ve tepki göstermemek elde değil.
Okurlarımızın alıştığı şekliyle madde madde iddiaları hatırlatalım:
- “ZAMANLAMASI MANİDAR”: Fotoğrafların çekildiği tarih, fotoğraf makinasının bulunduğu operasyonun tarihi 2017. Fotoğrafları bulduğum (‘bulduğum’ meselesini açacağım) tarih Ocak 2022.
“Seçimlere gidilirken yayınlanması manidar” diyenlere tarih beğendirmek zor. Çünkü bulunmasından 2018 yılı Haziran ayında yapılan seçimler arasında yayınlansa “Seçimlere gidiyorduk, manidar” diyecekler, 2018 Haziran sonrası bulunsa/yayınlansa “Niye seçimlerden sonra ortaya çıktı, vekil seçilirken neredeydi” diyecekler. 2019’da yerel seçim öncesi ve sonrası diye de aynı şeyi söyleyecekler. 2020’de bulsam (veya bir başka meslektaşım bulsa) ve yayınlansa “yerel seçimleri iktidar kaybetti, intikam alıyor” diyecekler. 2021’de de “kapatma davası vardı, bu nedenle zemin hazırladılar” diyeceklerdi.
Peki bu “beyfendilere/hanımefendilere” hangi tarihi beğendirebilirdik?
Açık söyleyeyim, hiçbir tarihi.
Çünkü onların niyeti meseleyi anlamak değil, tamamen KCK terör örgütlenmesinin siyasi ayağı olan HDP’yi korumak.
- “SERVİS HABERCİLİĞİ”: Bunu söyleyen üç kesim dikkatimi çekti. HDP’nin ve onu savunan FETÖvari yapılar sonuna kadar art niyetli. Bunlar, internet başında sosyal medya, mikrofon tutularak yapılan propaganda söyleşisi, teröristleri “yere izmarit atmayan çiçek çocuklar” gösteren pohpohlama ve bavulcunun yaptığı kumpas tarzı servis haberciliğine alıştıkları için karşılaştıkları hakikat gazeteciliği bunların canını acıttı.
Bir başka kesim daha var. Onlar da art niyetli. Yukarıda aktardığım gibi küçük ve aslında ülkeye zarar veren siyasi hesaplarından dolayı çıkıp “istihbarat servislerinin servisi”, “servis haberciliği” deme utanmazlığını ve okuyucularıma saygısızlık etmemek için yazmadığım bir çok özelliği gösterebilmektedir. Herhalde bu taktikleri, geçmişte Uğur Mumcu’ya saldıran şimdiki müttefikleri FETÖ ve kumpas yayın organı Taraf paçavrasının eski yöneticisinden ve onun arkadaşlarından öğreniyorlar.
Bir başka kesim de tamamen gazeteciliğin nasıl yapıldığını unuttukları için bu art niyetli iki kesimin söylemlerine balıklama atlıyor. Çünkü bir gazetecinin çalışma yaptığı alanlarla ilgili yıllara yayılan ilişkiler/haber kaynağı ağı olduğunu, gazetecinin/muhabirin bu kaynaklarla sürekli iletişim içinde olabileceğini, ayrıca ilgi alanıyla ilgili yazdıklarından dolayı kendisine de bilgilerin ulaştırılabileceğini, bunları süzerek ve teyit mekanizmalarından geçirerek hakikate ulaşabileceğini ve bu şekilde de habercilik yapabileceğini hesaplayamıyorlar. Bu nedenle bu başlık altında ilk iki paragrafta aktardığım tiplere inanıyorlar.
- ÇÖZÜM SÜRECİ’NDE ÇOK KİŞİ GİDİP GÖRÜŞTÜ: Evet fotoğrafların çekildiği dönem Çözüm Süreci dönemiydi. Ancak şunu bilelim ki, o dönem o kadar kişi görüştüyse hangisinin örgütünün mağarasında, eğitim alanında, deyim yerindeyse mahreminde fotoğrafı var. Hadi bunu göstersinler de, diyelim ki “Evet varmış, bu sadece bir sözlü ziyaretiymiş”. Ama öyle yoğun bir ziyaret fotoğrafı gösteremezler. Var olanlar da bile çok sınırlıdır ve örgüt elebaşlarının onayından geçen “özel” ziyaretçilerdir.
Peki sorgulanması gereken ne?
- Semra Güzel, örgüt açısından oluşturulan güvenlik önlemlerinin nasıl dışında bırakıldı?
- Semra Güzel, ancak terör örgütünün kadrolarının girebileceği alanlara nasıl girdi?
- Semra Güzel, örgütün katı “gönül ilişkisi yasağı”nın dışında neden bırakıldı?
Bu soruların yanıtı, HDP’nin kapatma davasına kadar uzanacak bir çok şeyi açığa çıkaracaktır.
Peki bu durum kapatma davasına etki eder mi?
Söyleyelim yüzde 100 eder. Zaten Ankara’dan konuştuğum kaynaklar da bu bilgiyi teyit etti. Buna göre önümüzdeki hafta ek deliller ilgili yerlere ulaşabilirmiş. Yani ek delil dosyası. Ama sadece Semra Güzel’in değil. Yine haberimizde aktardığımız eski HDP Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın dosyası da delil dosyasına girebilirmiş. Aktardığımız üzere Behçet Yıldırım ile ilgili iddialarda, 2015 seçimlerinde terör örgütünün kontenjanından aday gösterildiği, örgüte müzahir eylemlilik içine girdiği vardı. Yani HDP için çanlar çalmaya devam ediyor.
***
KANDİL (VE HDP) DEMİRTAŞ’IN ÜZERİNİ Mİ ÇİZDİ?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen çarşamba günü partisinin TBMM grup toplantısında öyle ifadeler kullandı ki, kaç gündür HDP tartışmalarının bir başlığı da bu açıklamalar. Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları şöyleydi: “Bunların göğsündeki şeref madalyası dağa kaçırdığı yavrular, bunlardaki vicdan bu. Ama Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek. Zannediyor ki her yer şu anda toz pembe, onların da kendi içinde ayrı bir hesaplaşmaları var, bu hesaplaşmayı da yapacaklar.”
Edirne’dekinden kasıt Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, İmralı’dakinden kasıt da herkesin de anladığı gibi İmralı Cezaevi’nde hükümlü bulunan teröristbaşı Abdullah Öcalan.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “iç hesaplaşma” diyerek aslında bir bilgi paylaşımı yaptığını değerlendiriyorum. Çünkü Demirtaş ile teröristbaşı Öcalan arasında epeydir süren bir gerilim olduğunu biliyorum. Nereden mi biliyorum. Bizzat örgütün yayınladığı İmralı Notları’ndan.
Çünkü o notlarda Öcalan’ın Demirtaş’a üstü kapalı uyarılar yaptığını o dönem yazdığım “İmralı Tutanakları” kitabında da yazmıştım. İlgilenenler kitabımın 77. Sayfasında “Demirtaş’a üstü kapalı uyarı mı?” başlıklı bölümü okuyabilir. Tekrardan, bu meselenin yeniden neden bugün, hem de Cumhurbaşkanı tarafından gündeme getirildiğine döneyim.
Uzun süredir dikkatimi çeken bir şey var. Demirtaş, cezaevinden mesajlarını eşi aracılığıyla sosyal medya üzerinden ve CHP’ye ve liberal kesimlerin yayın organlarından veriyor. HDP 3 kişiyle toplantı yapsa yayınlayan terör örgütünün yayın organları ise Demirtaş’a adeta kapalı. Ayrıca HDP’nin üst düzey isimlerinin de her fırsatta teröristbaşına uygulandığını iddia ettikleri sözde “tecrit”i gündeme getirirken, kendi partilerine genel başkanlık yapmış Demirtaş’ı unutmaları dikkat çekici.
Mesela Pervin Buldan, PKK terör örgütü ve teröristbaşına yönelik destek sloganları altında konuştuğu Batman il kongresinde Demirtaş’ın ismini, diğer tutuklu HDP’lilerin arasında sayıp geçerken, teröristbaşının durumuna özel paragraf ayırıp teröristbaşını övüp durdu.
Bu durum ziyaretlere de yansıyor. HDP’lilerin, partileri yöneten insan olması nedeniyle sürekli ziyaret etmeleri gereken Demirtaş’a ziyaretleri bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda. Yaptığım arşiv taramasına göre en son ziyaret de 2020 yılının Eylül ayında Mithat Sancar ve Pervin Buldan tarafından yapılmış. Yani yaklaşık 1,5 yıl önce. Ondan önce de 2019 yılı Aralık ayında ve 2018 yılı Mayıs ayında ziyaretler söz konusu. Son dönemde artan ziyaretler ise CHP’nin HDP sever isimleri ve sözünü ettiğim geçmişin kumpaslar ve açılım destekçisi kesimlerce yapılıyor.
HDP ziyaretlerinin de etnik Kürt ırkçısı kesimler haricindeki liberal kadrolarınca yapılması da dikkat çekici. Yani HDP’deki görüntü şu: Bir taraftan Demirtaş’ı yüzde 100 dışlayarak kendi tabanlarından tepki çekmek istemiyorlar. Öbür yandan da yüzde 100 sahiplenme görüntüsü oluşturarak başka bir kesimi kızdırmak istemiyorlar.
Elbette bu durum Demirtaş’ı masumlaştırmıyor. Geçmişte yaptıkları, söyledikleri ortada. Bu çerçevede akla “CHP’deki Kürtçü ve HDP sever, HDP içindeki liberal isimlerin ve medyadaki liberal kesimlerin bu ilgisini Demirtaş’ı PKK terör örgütü karşıtı CHP ve liberal tabana sevdirmek gibi taktiksel bir hamle mi yapıyorlar” sorusu geliyor. Ancak aktardığım gibi, ortada örgüt içi bir hesaplaşma iddialarını da kuvvetlendiren bir durum söz konusu olabilir.
Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını bir de bu çerçevede okumak gerekebilir.