Tam üç yıl önce uyarıda bulunmuştu: Prof. Dr. Naci Görür, depremi anlattı! İşte açıklamalar
Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremler sonrası üç yıl önce yapmış olduğu uyarılar ile dikkat çeken Prof. Dr. Naci Görür, Fatih Altaylı’nın programına katıldı. İşte Prof. Dr. Naci Görür’ün güncel açıklamaları…
Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremler sonrası arama ve kurtarma çalışmaları devam ederken; uzmanlar da olası depremlere ve artçılara karşı vatandaşları uyarmak için ekranlarda daha sık yer almaya başladı. O isimlerden biri olan Prof. Dr. Naci Görür, yaşanan Kahramanmaraş depreminin ardından gündeme üç yıl önce gerçekleştirdiği uyarılar ile gelmişti. Jeolog ve Bilim Akademisi üyesi olan Prof. Dr. Naci Görür, bu kez Habertürk ekranlarından yayınlanan Fatih Altaylı’nın Teke Tek programında yaşanan deprem ile ilgili konuştu.
Yaşanan olayların ‘doğal felakettir’ diyerek kabullenmemesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Naci Görür, “Gerçekten bu olan olayları hazmedemiyoruz. ‘Doğal felâkettir, başımıza geldi’ demek pek de mümkün değil. Bu doğa olayını afete dönüştürmede bizlerin katkısı küçümsenmeyecek ölçüde maalesef. Bu deprem belki çok küçük hasarla atlatılamayabilirdi. Büyüklüğü fazla biraz; 7,7 ve 7.6. Ama depremi felaket olmaktan çıkarmış, yerleşim alanları deprem dirençli hale getirmeyi becermiş toplumlarda bu afet; yani çok az sayıda can ve mal kaybıyla atlatılabilirdi” diyerek, alınmayan önlemlere işaret etti. Ardından geçmişte yaşanan acı tecrübelere değinen Prof. Dr. Görür, çok önemli açıklamalarda bulundu.
“BİZİM ÜLKEMİZDE BÜYÜK FELAKET”
Yaşanan depremler için, “Bizim ülkemizde büyük felaket” diyerek açıklamalarına devam eden Prof. Dr. Görür, açıklamalarının devamında; “Deprem tarihine bakarak düşünüyorum, Osmanlı'ya gitmeye gerek olmadan. O zaman bina yoğunluğu ve insan az. 1939'dan bu yana alıyoruz. O deprem 7.9 diye düşünülüyor. Burada da 7.7. Orada biz 33 bin insan zayiat veriyoruz. Burada korkarım ki, rakamlar fazla olacak. 1939'dan bu yana ders almış olsaydık...” dedi. Türkiye’nin depremlerden ders almadığının altını çizen Prof. Dr. Görür, “Jeolojinin, inşaat mühendisliğinin gelişmesi farklı. Biz ders almış olsaydık gerçekten, özellikle devlet olarak ve özellikle de millet olarak. Devletini ve hükümetlerini yöneten, onları gözeten, denetim altında tutabilen toplum bilincinde olsaydık, bu ülkeyi deprem dirençli hale getirebilirdik” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Görür’ün gündeminde geçmişteki tüm depremler vardı. Tarihin tekerrür etmemesi için ders alınması gerektiğini bildiren Prof. Dr. Görür, şöyle konuştu:
“1939, 1942, 1943, 1944, 1957, 1967, 1999, 2011, 2020, 2023. Gördünüz mü ne kadar deprem saydım. Yöneticilere sormazlar mı? Hiç mi ders almayız. Tarih ders alınsa bu kadar tekerrür etmez. Büyük ölçüde kabahati milletten çok yönetimlerde, yöneticilerde buluyorum. Bu ülkeyi yönetenler milletin can güvenliğini birinci derecede sağlamak zorundadırlar. Öncelikle bunu, birinci tercih olarak, tartışmasız bunu yapmak zorundadırlar.”
“MARAŞ DEPREMİ BİZİM İÇİN GELMEKTE OLDUĞUNU BAĞIRAN DEPREMDİ”
Birkaç gündür eski açıklamaları ile gündem olan Prof. Dr. Görür, Kahramanmaraş’taki depremi beklediklerine ilişkin gerçekleştirdiği açıklamalarını derinleştirdi. Konuya ilişkin; “Ülkemizde yer bilimleri camiası hem sismologlar, hem jeologlar hem yer bilimciler. Araştırmanın içinde olanlar. Literatürü takip eden insanlarımızın mutabakat sağladıkları bir konuydu. Maraş depremi bizim için gelmekte olduğunu bağıran depremdi. Sebebi de ilk kez Elazığ depremi olduğu zaman 6.8, başka arkadaşlarım da söylemiştir” diyen Prof. Dr. Görür, “Ben ilk kez kendi medyamda, yani tweet attım hem de çıktığım televizyonlarda ‘Doğu Anadolu fayı uyandı’ diye. Doğu Anadolu Fayı ile Kuzey Anadolu Fayı Bingöl Karlıova'da birleşiyor. İki fay da doğrultu atımlı karakterli. Birbirine sürtünerek hareket ediyorlar. ‘Elazığ fayı uyandı’ dedim ve dikkatli olmak lazım” diyerek tehlikelerden bahsetti. Prof. Dr. Görür’ün açıklamalarının devamında ise şu ifadeler yer aldı:
“Elazığ fayının bir anlamda kardeşi Kuzey Anadolu Fayı, bütün enerjisini 20'nci asırda boşalttı, Marmara hariç. Jeolojik dönemlerde, tarihi dönemlerde zincirleme depremler ürettiğini biliyoruz. Doğu Anadolu Fayı'nda bir korkum olduğunu söyledim. Karlıova'dan başlayıp Akdeniz'e kıra kıra gidecek dedim. ‘Doğu Anadolu'yu depreme boğup öyle enerjisini boşaltacak, dikkatli olalım’ dedim. Elazığ depremi, Maraş tarafına, Erkenek, Hatay tarafına enerji transfer etmiş olabilir. Mevcut biriken enerjiyi artırmış olabilir. Dolayısıyla deprem yaratabilir dedim. Bu uyarıyı ilk 2020'de yaptım. Her gün her ay ne zaman imkan olduysa söyledim. Bu ülkede gün geçmiyor ki, 4 veya 4'ün üzerinde deprem olmasın. Maraş'taki depremi bekliyorduk. Çok komplike düşünüp, bilim adamı pozlarına girmeye gerek yok. Doğrultu atımlı faylar enerjisini boşaltırken, yüzde 20'sini uca doğru enerjisini bir miktar gönderiyor. Oralarda en son deprem 1514. Çok fazla sene geçmiş. Enerji birikmiş, 'kırıldım, kırılacağım' noktasına gelmiştir. İşin esbab-ı mucibesi bu.”
“BANA BİR TALEP GELMEDİ”
Ardından kendisinin araştırma komisyonlarının çağrılmadığını bildiren Prof. Dr. Görür, “Ne AFAD ne de herhangi bir yerden bana bir talep gelmedi. Ben zannediyorum ki, onların nezdinde biz yaşamıyoruz. TBMM'de Deprem Araştırma Komisyonu kuruldu. Herkes çağrıldı bir Celal Şengör bir Naci Görür çağrılmadı. Ben siyasetle ilgilenmiyorum. Bilim adamlığının dürüstlüğü ve doğruluğuyla net konuşan insanlarız. Ülkemize hizmetten öteye bir amacımız yok” dedi. Ardından Marmara depremine ilişkin konuşan Prof. Dr. Görür, şu beyanlarda bulundu:
“75-76 yaşına gelmiş bir adamım. Şimdi İstanbul'un depreme hazırlanması konusunda belediyede hizmet görüyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nde hiçbir hükümetin doğru dürüst katkısı olmaya Marmara'yı tehdit eden dinamikleri ana hatlarıyla ortaya çıkarmış ekibin başındayım. Marmara depremi hakkında bu ülkede bilgilerin temel çalışmaları yapan ekibin karınca kaderince başkanlığını yapmışsam, bizi de bir kere dinle. Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümetlerinden para çıkmadan böyle çalışmalar yaptık. Depremi konuşacaksan o adamların arasında ben de olmalıyım. Türkiye'de çok değerli yer bilimciler var. Uluslararası nitelikte olanlardan var. Kimi meslektaşlarım medyaya çıkıyorlar. Sanki orada deprem oldu sorun bitti, enerji boşaldı diye konuşuyorlar. Bu işi bilmemekten, mekanizmayı bilmemekten geçiyor. Demek ki jeolojiyi yeterince bilmiyorlar. Bu deprem doğrultu atımlı fay sistemini üreten deprem. Her iki blok birbirlerine sürtünerek devam eder. Sürtünmenin en fazla olup hareketi engellediği yerde atım meydana gelir.”