1954 yılında Brezilya’da doğan Filho, daha anne karnındayken şiddetle tanışmıştı. Babası annesini hamileyken dövdüğü için Filho’nun kafatasında hasar vardı.
İlk cinayetini işlediğinde henüz 14 yaşındaydı. Kurbanı ise yaşadığı şehrin belediye başkan yardımcısıydı. Filho’nun babası, bir okulda güvenlik görevlisi olarak çalışıyordu ve okuldan yiyecek çaldığı gerekçesiyle işten atılmıştı. Babasının işten çıkarılmasına sebep olduğu için başkan yardımcısını belediye binasının önünde vurdu.
Bu olayın ardından ikinci cinayetin gelişi de gecikmedi. Okuldaki hırsızlıklardan sorumlu olan kişi bir başka güvenlik görevlisiydi ve Filho, onu da öldürdü.
Yakalanmamak için Sao Paulo’daki Mogi Das Cruzes bölgesine kaçan Filho, burada bir uyuşturucu satıcısını ve onunla bağlantılı olan bazı hırsızları öldürdü. Tabii, bunca şiddetin arasında bambaşka bir duyguyu da tatma imkanı bulmuştu. Filho, Maria Aparecida Olympia adlı bir kadına kör kütük aşık oldu…
İki aşık, Olympia’nın öldürülmesine kadar birlikte mutlu bir hayat sürüyordu. Ama bu mutluluk hali ne yazık ki çok uzun sürmedi.
Olympia, çete üyeleri tarafından öldürülünce Filho’nun cinayet işlediği günlere geri dönmesi de kaçınılmaz oldu. İlk hedefi ise sevdiği kadının ölümüne sebep olanları ortadan kaldırmaktı. Ardından, intikam rotasını ailesinden birine çevirdi: annesini sürekli döven ve onu palayla öldüren babasına…
Filho, babasını hapishanede ziyaret etme bahanesiyle gidip onu tam 22 yerinden bıçakladı. Hatta bu sefer olayı bambaşka bir boyuta taşıdı ve babasının kalbini söküp çiğnedi.
İşlediği suçların ardından 24 Mayıs 1973’te tutuklandı. Polis arabasıyla götürüldüğü sırada yanında iki suçlu daha bulunuyordu. Suçlulardan biri tecavüzcüydü. Polisler arabanın kapısını açtıklarında inanılmaz bir manzarayla karşılaştılar. Filho, göz açıp kapayıncaya kadar tecavüzcüyü de öldürmüştü!
