Teknolojik yanılsama...

Veda Kılıç

Veda Kılıç

Tarih boyunca toplumsal hayata katılan her iletişimsel yeniliğe değişimsel kaygı ile yaklaşmış olma hali, insani niteliklerle ilgili.

Mektup, telgraf, telefon vs. araçlar genelleşmeden evvel onlara şüphe ile bakıp akabinde kabullenen ilginç yaklaşımlar hep aktarılır.

Ancak yirminci yüzyıl son bulurken tırmanışa geçip günümüze sıçrayan “yeni medya” teknoloji uygulamalarını genel uyum süreçlerinin dışında tutmalı.

Çünkü birkaç yıl içinde her yere yayılan akıllı telefonlar, zihinleri hızlı bir edilgenlikle sararken, insanlık bu şok karşısında henüz sağlıklı değerlendirmelere durabilmiş değil.

Vakitle sınırlanmayan ve her gördüğünü tüketime bağlayan yepyeni bir ağ. Günlük yaşamın hiçbir ayağında yokluğunu hissettirmeyen teknolojik bağlanma ve dillerde dönen tıklama anomalisi!

“Tıklamak!”

Entelektüel manada hiçbir tartımı olmayan bu sözcüğün, güncel dünyadaki en popüler kelime olması aslında şaşırtıcı olmalı?

Ya da “ bir âlemden diğerine parmak dokunuşları mesafesinde varma” düşüncesi!

Hangi âlem? Yiyemediğin, içemediğin, dokunamadığın, sesteki öfkeyi ya da nezaketi duyamadığın, gözden gönüle giden nefeste ferahlayamadığın koca bir yalan âlemi!


Amacım teknolojik yenilikleri küçümsemek değil. Fakat mucidi olan insanın bu güç karşısında durduğu veya tutulduğu yeri sonuna kadar yadsıyorum.

Ayrıca gerçek dünya ve sosyal medya âlemi arasındaki gitgellerde davranış bunalımları yaşatılan sayısız birey için bu durumda hangi ortak iyiden söz edilir hâlâ bilemedim!

İnsanlık hizmetinde kullanılması beklenen teknoloji şu an beklentinin neresinde?

Ekranla sınırlı, gerçek olmayan âleme, ilk kalemde beyindeki haz kontrolünden sorumlu dopamin hormonu uyarılıp arttırılarak bağlanan milyarların, dağılan dikkatleri; gerçeğe yavaş yavaş yabancılaşması ve somut bağlantıları, sınırları olan dünyaya karşı davranışsal pörsüme halleri fazlasıyla endişe verici.

Sanal âlemin sosyal medyasında fırsat eşitleyen yer sahipliği de hassaten ilginç!

Çeşitli profil sunum uygulamaları kullanıcıya, kendini ideal bir çerçevede tanımlama imkanı verirken, onu benlik duygusunda uyandırdığı haz üzerinden bağlıyor!

Her gün paylaşılan sayısız cümle, fotoğraf, video üzerinden vitrine çıkan benler, en parlak olma iddiası peşinde!

Milyarlarca insan tarafından görülebilir olma gerçeği karşısında, çekidüzen sahibi olması beklenen sunum içerikleri genelde ne kadar gerçekçi ve takipçiye saygı babında ne derece seviyeli?

Ya da çoğu kopya olan metin ve fotoğrafların alıntılayan hakkında asıl söylediği nedir?

Yaşam şeklimizi yanılsama, kadim tabirle söylersek “sihirle” değiştirmeye yönelik, “post modern” teknolojik projeler; ekran arka planında standardize edilen bilgilerle tüketim ekonomisinin ”büyük verisine” her tıklamada güç devşiriyor.

Oluşturulmuş tüm görkemine, tekniğin insan davranışı üzerinde hüküm kurmasına dayanan kuvvetli etkiye karşın, ekranlarda açılan her uygulama sonuçta bir yazılım ürünü.

Ve bu yazılımları yaşama dayatan birlik hâlâ, bütün dünya aklını bir araya getirse ”bir sineği dahi yaratamayacak” seviyede!

Güce dayanan bu geniş sistemin insandan ne alıp ne verdiği konusu yeterince net olmasa da, fazlasıyla açık olan bir şey var; o da hükümranlık kuvvetinin süreğen bir enerji kesintisinde yerle bir olacağının kesinliğidir.

Tüm yakma potansiyeline karşın ateşin insanlık için hayat kaynağına dönüşmesinde olduğu gibi, tüketim amaçlı teknoloji uzantılarının da artı yönde programlanıp hizmete sunumu elbette mümkün.

Bu mümkün, dayatmacı yaklaşımın doğasına pek uyumlu olmasa da iyiye çevirme potansiyeli taşıyan akl-ı selimin işleme farizasındandır.

Çünkü yaşam döngüsü devam ettikçe iyi ya da kötünün yanında saf tutan, çabalayan insan tercihleri belirleyici olmayı sürdürecek.

Selam ile…

 

Diğer Yazıları