Telefonunda bu mesaj bulundu: ABD'den haber; Erdoğan'a darbe yapılacak

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz'da görev yerine gitmedikleri ve halkın direncini kırdıkları iddia edilen 29 polisin yargıladığı davanın görülmesine devam ediliyor.

İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun karşısında bulunan mahkeme salonunda görülmesine dün başlanan davanın ikinci günündeki duruşmaya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı korumak üzere Tarabya'daki Huber Köşkü'ne gitmeleri yönündeki talimata uymayan polislerin de aralarında olduğu 24'ü tutuklu, 26 sanık ile avukatları katıldı.

Tutuklu sanıklardan, suçlamaları kabul etmeyen Adil Tiftik savunmasında, Sarıyer Koruma Büro Amirliğinde görev yaptığını, 15 Temmuz günü sabah çalıştığını, mesaisinin ardından eve gittiğini belirterek akşam saat 21.00 civarında televizyonda bir hareketlilik olduğunu gördüğünü anlattı.

Sanık Tiftik, televizyonda gördüklerine önce anlam veremediğini ifade ederek, savunmasına şöyle devam etti:

''Saat 22.00 civarında WhatsApp amirler grubumuzdan müdür yardımcımız 'Amirler beni arasın' diye mesaj attı. Aradım, 15 saniye görüştük. 'Galiba darbe oluyor, personeline sahip çık' dedi. Şok olduk, anlam veremedik. Televizyonlardan takibe başladık. Çocuğum engellidir benim, daha önce ateşi 40'a çıktığı için yoğun bakımda kaldı. Rahatsızlığı da devam ediyordu. Arayan büro amirlerine 'Duyarlı olun, çelik yeleklerinizi giyin' şeklinde talimatlar verdim. Gece boyunca tarafıma herhangi bir talimat verilmedi. Çocuğumun hastalığını bildikleri için. Sabah saat 05.00-06.00 gibi çocuğumun rahatsızlığı hafifledi. İlçe Emniyet Müdürlüğüne gittim. Arkadaşlarla 2 saat durumu değerlendirdik, o gün izinli olmama rağmen kendim gittim. Sabah 08.00'de Huber Köşkü'ne görevlendirildim. Gittim, gece geç saatlere kadar kaldım. Hiçbir yere ayrılmadım, görevimi yaptım."

''Askerler gelirse, direnmeyin, silahlarınızı teslim edin'' şeklinde bir cümle kullandığı yönündeki iddialar için ise sanık Tiftik, "İfade sahipleri bunu benden duymadı. Herkes birbirinden duymuş." diyerek, iddiaları reddetti.

Bu arada davanın görüldüğü duruşma salonun çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındığı görüldü.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcısı Evliya Çalışkan'ın hazırladığı 59 sayfalık iddianamede, çeşitli rütbelerde ve birimlerde görevli 29 sanık polis yer alırken, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi anlatılıyor.

Darbe teşebbüsünü durdurmak için başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere üst düzey devlet yetkililerinin, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne direnilmesi ve karşı konulması şeklindeki çağrı yaptığı belirtilen iddianamede, bu çağrılara ve tüm ilgili amirlerin talimatlarına rağmen, sanık polislerin ya göreve gelmedikleri ya da darbe girişimine direnen arkadaşlarını ve vatandaşları vazgeçirmeye çalıştıkları ifade ediliyor.

İddianamede, bazı emniyet mensuplarının örgüte yardım etmenin ötesinde, ülkenin geleceğine ve yaptığı göreve ihanet ettiğine vurgu yapılarak, "Doğru zamanda doğru yerde bulunan tek bir kişinin, dik bir duruşun, yerinde söylenen cesur bir sözün ve hepsinden önemlisi doğru ve yerinde kullanılan tek bir kurşunun ülkenin kaderini çizdiği, kadınların kucaklarında çocuklarıyla kendilerini tanklara, bombalara siper ettiği, erkeklerin kendini tankların önüne attığı, yaşlısı genci, kadını erkeği velhasıl toplumun her kesiminden vatandaşın yoksunluklar içinde adeta yalın el çıplak ayak terör örgütüne kahramanlık ve direniş dersi verdiği bir ortamda, TSK dışında devletin elindeki tek meşru silahlı güç olan emniyet teşkilatına mensup bir kısım personelin, çeşitli bahanelerle görev yerine gelmemek, terör örgütüne direnmemek, terör örgütüne direnen vatandaş ve kolluk görevlilerinin şevk ve cesaretini kırmak için mesaj, söz ve davranışlarıyla bozgunculuk yapmak türü eylemlerde bulunmuşlardır." ifadesine yer veriliyor.

Sanıkların, vatandaşların darbeci askerlere müdahale etmek için yardım isteklerine karşılık vermedikleri gibi, polis memurlarına içeride kalıp direnmeden teslim olmaları konusunda uyarıda bulundukları ifade edilen iddianamede, sanıkların bu şekilde terör örgütü lehine bozgunculuk yaptıkları belirtiliyor.

İddianamede, darbe girişimi gecesi Özel Harekat Müdürünün saat 22.30 sıralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı korumak üzere Huber Köşkü'ne tim sevk edilmesini istediği kaydedilerek, Havacılık Şube Müdürü Mehmet Kurt'un, sanık polis Ender Küçükağ ile pilot Mehmet Barış Aktaş'ı helikopterle Özel Harekat timini Huber Köşkü'ne götürmek üzere görevlendirdiği ancak sanıkların, "Özel Harekatçıları oraya götürürsek bu darbeciler bizi asar." diyerek talimata karşı çıktığı anlatılıyor.

İddianamede, sanıkların talimata uymamaları nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı korumak üzere çıkan ekiplerin, helikopter yerine neredeyse tamamı kapalı olan karayoluyla Huber Köşkü'ne gitmek zorunda kaldığı aktarılıyor.

"ABD'den haber; Erdoğan'a darbe yapılacak."

İddianamede, sanık polis Muhammet Işık'ın evinde yapılan aramalarda, kullandığı cep telefonunda "Eagle" isimli haberleşme programı bulunduğu ve burada "ABD'den haber; Erdoğan'a darbe yapılacak." altında da 15 Temmuz 2016 gününe ait takvim yaprağının kayıtlı olduğu belirtiliyor.

Yine sanık polis memurlarından İshak Erol'un, WhatsApp grubundan asker fotoğrafı paylaşarak "Bunların anlamını biliyor musunuz, yarın kamuflajları hazırlayın, yarın asker oluyoruz." şeklinde mesaj attığı kaydedilen iddianamede, sanık Eyüp Şahin'in telefonunda FETÖ yöneticileri tarafından gönderildiği anlaşılan şu mesaj yer alıyor:

"Herkes arkadaşlarını yönlendirsin ve askerlerin müdahalesine yardımcı olunmasını temin etsin. Direnmesinler, direnen emniyet güçlerine engel olsunlar. Özellikle Özel Harekat ve Çeviktekiler askere teslimiyet gösterin. Emniyetten gelen emirleri de yerine getirmeyin. Ankara'da kim varsa silahını alıp direnen herkesi indirsin.''

İddianamede, darbe girişimi başarısız olunca darbeye destek veren polislere gönderilen mesajın ise bir başka sanık Ersan Gönül'ün telefonundan ele geçirildiği belirtiliyor. İddianamede, yer verilen ''16 Temmuz 2016 günü 05.20'de 'bölge imamları' kaydıyla gönderilen mesajda, 'Çok acil duyuru… Durum kötü. Tüm hizmet mensupları darbeyi şiddetle kınayan açıklama yapsın. Meydanlara inip kendisini kamufle etsin, resim çekilip sosyal medyada paylaşılsın, seçilmiş irade falan desinler ama asla hoca efendinin adı geçmesin.'" ifadelerinin yer aldığı belirtiliyor.

Söz konusu mesajda, hükümete ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı asla olumsuz bir paylaşım yapılmaması uyarısında da bulunulduğu kaydediliyor.

Ceza istemi

İddianamede, bir kısmı "ByLock" kullanıcısı olduğu tespit edilen 21 sanık polisin, ''cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek'', ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek'' ile ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' suçlarından üçer kez ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması talep ediliyor.

İddianamede, diğer 8 polis hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan 7,5 yıldan onbeşer yıla kadar hapis cezası isteniyor.

15 Temmuz Derneği müdahil olmak istiyor

15 Temmuz Derneği Başkanı Abdurrahman Tarık Şebik, FETÖ'nün darbe girişiminde görev yerine gitmedikleri ve halkın direncini kırdıkları iddia edilen 29 polisin yargılandığı davaya müdahillik talebinde bulunduklarını bildirdi.

Davanın "sulandırılmasına" izin vermeyeceklerini, avukat, şehit yakınları ve gazilerle birlikte sürecin takipçisi olacaklarını ve bu doğrultuda davaya müdahil olma talebinde bulunduklarını aktaran Şebik, "Cuma günü bunun kararı açıklanacak." dedi.

Darbe girişimiyle ilgili nerede ve ne zaman bir dava açılırsa dernek olarak takipçi ve müdahil olacaklarını dile getiren Şebik, "Çok net ifadelerle bir iddianame hazırlanmış. Devletimize, adaletimize güvenmemiz noktasında da en doğru, en hayırlı kararın çıkmasını bekliyoruz." diye konuştu.

"Öbür dünyada da soracağım"

15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde şehit edilen Mehmet Ali Kılıç'ın annesi Gülzerin Kılıç ise darbecilerden öbür dünyada da hesap soracağını belirterek, "Bugün buraya onların (sanıkların) yüzüne bakmak için geldim ama göremedim. Ölmeden onların gözünün içine bakmak isterim. Yavrum size ne yapmıştı? Tanıyor muydunuz yavrumu? Kurşun sıkarken hiç mi vicdanınız sızlamadı? Öbür dünyada da soracağım hesabını." diye konuştu.

Kılıç'ın babası Abdullah Kılıç ise "Cumhurbaşkanımıza sesleniyoruz, onları beslemesin. En kısa zamanda onların idamını istiyoruz. Sanıkları görme imkanımız olmadı. Onları görüp yüzlerine tükürmek istiyoruz." dedi.

Şehit Onur Ayanoğlu'nun kardeşi ve 15 Temmuz gazisi Oğuz Ayanoğlu da davanın takipçisi olacaklarını ve sanıkların en ağır cezayı alması için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.

Ayanoğlu, "En çok istediğimiz şey onların idam edilmesi. Bunların bu şekilde içeride beslenmesi, yaşaması zorumuza gidiyor. İdam şart çünkü vatanımızı yıkmaya, bölmeye çalıştırlar. 248 canımızı bizden aldılar." diye konuştu.

ABD'den Türkiye'ye 'nokta'lı terör mesajı

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.