Terör örgütü PKK'nın yeni yalanı: Türk F-16’sı düşürdük

Bölücü terör örgütü PKK'nın, sosyal medya hesapları ve etki altına aldığı yazılı ve görsel medya üzerinden işleyen propaganda makinesinin son yalanı, Gara’da Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir F-16 uçağının düşürüldüğü iddiası.

Türk Silahlı Kuvvetleri 28 Eylül günü Kuzey Irak’ta Gara bölgesine bir hava harekatı düzenlediğini duyurdu. Alınan bir istihbaratın değerlendirilmesiyle başlayan hava harekatında, bölücü terör örgütü mensubu teröristlerin barınma alanından oluşan bir hedefin ateş altına alınarak imha edildiği bildirildi. Türk Silahlı Kuvvetleri, görevlerini başarıyla tamamlayan savaş uçaklarının ‘emniyetle’ üslerine döndüğü bilgisini de açıklamasına eklemişti.

Bölücü terör örgütü PKK, sadece dağlarda ve şehirlerde terör üretmiyor, aynı zamanda medyayı ve sosyal medya kanallarını da terörize ediyor. Terör örgütü, kendisine yakın sosyal medya hesapları başta olmak üzere, etki altına aldığı yazılı ve görsel medyada asılsız haberler marifetiyle propaganda yapıyor. Bu gülünç propaganda makinesinin son yalanı ise PKK’nın Gara’da Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir F-16 uçağının düşürmesi oldu.

Türkiye’ye ait değil

Hiçbir kaynağa dayanmayan bu yalan haberi desteklemek için PKK taraftarları bugün bazı fotoğraflar yayımladı. Fakat yayımlanan fotoğraflar, PKK’nın iddiasını desteklemek bir yana, bizzat yalan olduğunu ifşa ediyor. Meslekten olmayan herhangi bir gözlemci dahi, görüntülere yansıyan bu hava aracı parçalarının bir F-16’ya ait olmadığını kesinlikle söyleyebilir. Üstelik, düşen ya da terör örgütünün düşürdüğünü iddia ettiği bu nesnenin, Türk Hava Kuvvetleri’ne ait olduğunu gösteren en küçük bir iz, işaret, renk tonu ya da herhangi bir emare de yok. Düşürdüğünü iddia ettiği nesnenin üzerinde Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir yazı, sembol ya da işaret olsaydı, terör örgütü bunu alay-ı vâlâ ile yedi cihana duyurmuş olurdu. Propagandanın zayıflığından ellerinde böyle bir kanıtın olmadığı anlaşılıyor.

F-16 olamaz

Terör örgütünün yayımladığı fotoğraflar incelendiğinde, düşürüldüğü iddia edilen nesnenin değil bir F-16, herhangi bir savaş uçağına ait olamayacak kadar küçük olduğu anlaşılıyor. Fotoğraflarda teröristlerin araziden toplayabildikleri malzemelerin, her ne kadar gizlemeye çalışsalar da, küçük bir kamyonetin kasasını ancak doldurabildiği görülüyor. Görüntü oyunlarıyla (parçalar büyütülerek ve yakın plan çekimlerle) parçaların bir F16’ya ait olduğu algısı üretilmeye çalışılmış. Görüntüdeki parçaların bir F-16'ya ait olamayacağının bir başka kanıtı ise kanat parçaların kompozit malzemeden üretilmiş olmasıdır. Bilindiği gibi F-16'ların kanatlarında metal, 'drone'ların kanatlarında ise kompozit malzeme kullanılmaktadır.

ABD’ye ait bir ‘drone’

Oysa parçalara ve ebadına bakıldığında hemen anlaşılacağı üzere, düşürüldüğü iddia edilen bu uçan nesne kesinlikle bir ‘drone’, yani bir insansız keşif uçağı. Teröristlerin yayımladığı fotoğraflarda görülen kanat genişliği ve hasar görmüş noktalayıcı (laser head) parçaları da bunu ispat ediyor. Fakat yayımlanan görüntülerde, yukarıda da söylediğimiz gibi, herhangi bir ülkeye ait bir sembol ya da işaret görünmüyor. Fakat fotoğraflarda net olarak görünen harf ve rakamlardan oluşan kodun Amerika Birleşik Devletleri’ne ait olduğu rahatlıkla söylenebilir. Çünkü “P/N” ve “S/N” ile başlayan yazı ve rakam gruplarını ABD kendi hava kuvvetlerine ait ‘drone’larda kullanıyor. Ayrıca fotoğraflardan çok net olarak anlaşılmamakla birlikte, parçaların rengi de ABD hava kuvvetlerin askeri hava araçlarında kullandığı renk tonuyla örtüşüyor.

PKK daha önce de bunu yapmıştı

18 Eylül 2012 tarihinde, terör örgütüne bağlı aynı kaynak, internet sitesinde, düşen bir Amerikan ‘predatör’ün fotoğraflarını yayımlamış ve Türkiye'ye istihbarat desteği sağlamak için bölgede uçan insansız hava aracının PKK tarafından düşürüldüğünü iddia etmişti. Yayımlanan fotoğraflarda hava aracının Amerikan hava kuvvetlerine ait bir MQ-1 predatör olduğu net olarak görülüyordu. Ayrıca enkazı inceleyen teröristlerin çektiği sekiz dakikalık bir video da internete yüklenmişti. Bu noktada şu soruları sormamız gerekiyor: 2012’de yine PKK tarafından düşürülen (hem de üstün teknik özellikler taşıyan ve çok pahalı olan) predatör neden ABD tarafından konu edilmedi. ABD’li yetkililer hava aracının “düştüğünü”, fakat “düşürülmediğini” söylemekle yetinmişti.

ABD, PKK’nın predatörünü düşürmesini neden “sineye çekti”?

Sorulması gereken bir diğer soru, ABD’nin başta Suriye ve Irak’ta bir dizayn aracı ve bir vekil muharip olarak kullandığı terör örgütü PKK’yı neden gözetlemeden edemediğidir. ABD acaba sadece PKK’yı mı gözetliyor, yoksa gözetlediği başka hareketler de var mı? Örneğin, Türkiye’nin sınırdaki terörle mücadelesini ve sınır ötesindeki hareketliliğini de gözetliyor mu?

Bu bariz yalanın amacı ne?

Son olarak sormamız gereken soru, PKK’nın kolaylıkla ifşa edilebilecek böylesi bir yalanı yaymakla ne yapmaya çalıştığıdır. “Aparat bir güç” ya da “vekalet edici bir terör örgütü” olma özelliğini daha yeni yeni idrak etmeye başladığımız PKK’nın, hem geçmişte hem de 15 Temmuz’dan sonraki süreçte çok önemli görevler üstlendiği anlaşılıyor. Bu görevler taktik, operasyonel, stratejik ve istihbarî konulardan başlayıp, jeopolitik, uluslararası güç ve rekabet mücadelesi, Türk Devletinin ve güvenlik kuvvetlerinin dengesini ve insicamını bozma, halkın devletine ve güvenlik kuvvetlerine karşı güvensizlik ve inançsızlık üretmesini sağlamaya kadar varıyor. Terör örgütünün üstlendiği görevler arasında, şebeke merkezli etki odaklı terör uygulamalarının üretilmesi, darbe girişiminin neden olduğu hassasiyetlerin devamlılığının ve derinleşmesinin sağlanması, FETÖ ile mücadelede konsantrasyonun bozulması, karar vericilerin dikkat ve kararlığının azaltılması da var. PKK, bir taraftan FETÖ ve DAEŞ ile asimetrik bir eşgüdüm içinde hareket ederken, diğer taraftan zihin ve algı terörü yaratarak kamuoyunda korku, dehşet, endişe, gelecek kaygısı ve belirsizlik yayıyor. Etnik ve mezhebî kırılganlıkları körüklemek ise terör örgütünün zaten bilinen göreviydi.

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.