Teröristlerin hain planını polis bozmuştu: Bomba ile yakalanan şüphelilerin ifadesi ortaya çıktı
İstanbul Cumhuriyet başsavcılığı, 28 Nisan'da otogarda bomba ile yakalanan şüphelilerle ilgili yaptığı soruşturmayı tamamladı. İçişleri Bakanı Soylu'nun "İstanbul'u kana bulayacaklardı" şeklinde duyurduğu olayla ilgili hazırlanan iddianamede kuryelik yapan iki şüphelinin silah taşıdıklarını düşündükleri belirtildi. 100 dolar kazanmak için kuryelik yaptıklarını anlatan şüphelilerin herhangi bir örgütle bir irtibatının olmadığı tespit edildi
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "İstanbul polisi çok önemli bir katliamı önledi" şeklinde kamuoyuna duyurduğu olayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığını yürüttüğü soruşturma tamamlandı.
28 Nisan tarihinde meydana gelen olayda, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü 15 Temmuz Demokrasi Otogarında tavırlarından şüphelendiği 2 kişiyi durdurmak istemiş şüphelilerden Ramazan A. elindeki çantayı yol kenarındaki araç altına atıp kaçmaya başlamıştı. Polislerin şüphelileri kovalaması sonucu çanta içerisinde 5 kilogram civarında patlamaya hazır 4 adet uzaktan komutalı 2 adet zaman ayarlı toplam 6 adet plastik patlayıcı madde ele geçirilmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, olay günü emniyet güçleri tarafından yapılan rutin çalışmalar sırasında Altıntepsi Mahallesi'nde taksiden inen iki kişinin şüpheli tavırlar sergilediği belirtilerek, Ramazan Arslan olduğu öğrenilen ve elinde siyah renkli spor bir çanta olan kişinin polis ekiplerinin yaklaşması üzerine kaçtığı anlatıldı.
Yapılan takipte Arslan’ın çantayı Yeni Sokak üzerinde attığı aktarılan iddianamede, kovalamacanın ardından yakalanan Ramazan Arslan'ın attığı çantanın içinden sigara kutularının yanı sıra sert bir metal parçaya rastlanıldığı belirtildi.
Kovalamaca sırasında Arslan’dan ayrılıp otogar yönüne kaçan İbrahim Zal'ın otogarda bir otobüsün içinde yakalandığı anlatılan iddianamede, çantayı alacak olan şüpheli Yaşar Samur’un da olayın ardından aranması devam ederken teslim olduğu bilgisine yer verildi.
İddianamede ifadesine yer verilen Arslan, İbrahim Zal ile taksiye binerek Fatih'e gittiklerini, Zal'ın burada birinden bir çanta aldığını anlatarak, çantanın içinde silah olduğunu tahmin ettiğini, çantayı açınca bir sigara kartonun içinde beyaz renkli toz gördüğünü, silahın bu tozun içine saklandığını düşündüğünü söyledi.
Taksiden inince polis tarafından durdurulmak istenmeleri üzerine elindeki çantayı atıp koşmaya başladığını ifade eden Arslan, yakalanırken direnmediğini ve herhangi bir örgüt ile bağının olmadığını savundu.
Arslan, Zal’ın çantayı teslim edeceği Yaşar Samur adlı kişiyle nezarethanede karşılaştıklarını belirterek, "Para için bu işler yapılır mı?" demesi üzerine Samur’un "Ben para için her şeyi yaparım" dediğini aktardı.
İbrahim Zal'ın yasa dışı bir eşya taşıyacağından haberdar olduğunu belirten Arslan, "Bunu silah olarak biliyordum. Bunu da emaneti almaya giderken yol ortasında öğrendim. O andan sonra vazgeçsem bile geri dönecek yol param yoktu. Çantanın içerisinde bu kadar yüklü miktarda bomba olduğunu bilmiyordum. Herhangi bir örgütle alakam yoktur. Ben uyuşturucu madde kullanırım.” iddiasında bulundu.
"100 DOLAR KAZANMAK İÇİN YAPTIM"
Şüpheli İbrahim Zal da ifadesinde, Arslan ile tekstil işinde çalıştıklarını, daha önce uyuşturucu suçundan hapis yattığını ifade ederek, iş yerinden tanıdığı Yaşar Samur’un olay günü kendisini arayarak koronavirüse yakalandığı için bir arkadaşından alması gereken emaneti kendisinin almasını rica ettiğini söyledi.
Samur’u kıramadığını ve 100 dolar kazanma vaadini kabul ederek yanına çocukluktan arkadaş şüpheli Arslan’ı da alarak taksiyle yola çıktığını anlatan eden Zal, Samur’un direktifleriyle önce Aksaray’da PTT gibi faaliyet gösteren bir iş yerine gidip kendi adına yatan ve sonradan Suriye’den gönderildiğini öğrendiği 850 doları çektiğini kaydetti.
Daha sonra Fatih'te bir adamla buluştuklarını, Arapça konuşan bu adama çektiği paradan 650 dolar verdiğini ifade eden Zal, burada adamın verdiği çantayı alıp Arslan'la tekrar yola çıktıklarını anlattı.
Zal, Samur’un otogar çevresindeki evine yaklaşınca araçtan indiklerini dile getirerek, polisin "dur" ihtarı üzerine Arslan’dan ayrılıp kaçarak otogara saklandığını söyledi.
Örgüt üyeliği suçunu kabul etmediğini belirten Zal, "Ben yasa dışı bir şey taşıdığımı biliyordum ancak böyle yüklü miktarda bomba taşıdığımı bilmiyordum. Ben Yaşar Samur’a güvenerek ve 100 dolar para kazanmak için böyle bir işe giriştim." iddiasında bulundu.
"ÇANTADA BOMBA OLDUĞUNU TELEVİZYONDAN ÖĞRENDİM"
Sanık Samur da örgütsel faaliyetleri olmadığını savunduğu ifadesinde, 27 Nisan’da cezaevinden arkadaşı olan Esat Koksal’ın kendisini arayıp otogardan alması gereken bir emanet olduğunu söylediğini aktararak, bu emanetin silah olduğunu söyleyen arkadaşının kendisine 200 dolar kalacağını belirtmesi üzerine bu teklifi kabul ettiğini aktardı.
Kovid olması nedeniyle bu iş için İbrahim Zal’ı aradığını, 100 dolar teklif ettiğini, Zal’ın kabul etmesiyle birlikte gün boyu telefondan irtibatta kaldıklarını ifade eden Samur, çantada silah bulunduğunu düşündüklerini savundu.
Samur, ifadesinde kendisi ve diğer iki şüpheliyi kandırarak konunun içerisine çeken kişinin Esat Koksal olduğunu belirterek, "Benim PKK/KCK terör örgütü ile herhangi bir bağlantım yoktur. Ben bu işi sadece para kazanmak amaçlı silah olduğunu düşünerek yaptım. Bizim bombadan haberimiz yoktur. Bomba malzemesinin kime ait olduğu, ne amaçla nerede kullanılacağı ile ilgili hiçbir bilgim yoktur. Çantada silah değil bomba olduğunu haberlerden öğrenince Bakırköy Adliyesine giderek bizzat kendim teslim oldum. Korktuğum için de cep telefonumu sıfırladım." diye konuştu.
ÇANTAYI TESLİM EDEN ŞAHSIN İLK BAZ BİLGİSİ REYHANLI'DA TESPİT EDİLDİ
İddianamede, bombalı düzenekteki 3 GSM hattının HTS verileri incelemesinde, üçünün abonelik başlangıcının da 15 Mart olduğu ve Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde sinyal verdiği ifade edildi.
Bomba malzemesini İbrahim Zal’a teslim eden ancak kimlik tespiti yapılamayan kişinin kullandığı GSM hattının yapılan incelemesinde, hattın ilk baz bilgisinin 27 Kasım 2020’de Hatay Reyhanlı, son baz bilgisinin Fatih Yenikapı ve Kazlıçeşme bölgelerinde olay günü saat 16.27 olduğuna işaret edildi.
Kolluk değerlendirmesine göre kimliği tespit edilemeyen erkek şahsın çantayı Suriye’den getirerek Hatay'dan yurda soktuğu, 27 Nisan’da İstanbul'a doğru hareket ettiği, 28 Nisan’da bomba malzemesini teslim ettiği belirtilen iddianamede, patlayıcı madde üzerindeki incelemede 3’ü Arslan, 1’i Zal, 3’ü ise veri tabanında benzerine rastlanamayan 7 parmak izi bulunduğu ifade edildi.
TERÖR ÖRGÜTÜ İLE BAĞLARI TESPİT EDİLEMEDİ
İddianamede, Arslan ile Zal’ın PKK/KCK ya da başkaca bir silahlı terör örgütü ile irtibat ve iltisakının olduğuna ilişkin tespitin bulunmadığına yer verilerek, iki şahsı kurye olarak kullanan şüpheli Samur'un da herhangi bir örgütle irtibat ve iltisakına rastlanmadığı kaydedildi.
Sanıklar Ramazan Arslan ve İbrahim Zal’ın "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi" suçundan 4’er yıldan 8’er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları istenilen iddianamede, sanık Yaşar Samur’un "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi" ve "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçlarından 19,5 yıldan 39 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Öte yandan, Arslan ve Zal hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan takipsizlik kararı verilirken, Esat Köksal ve bomba malzemesini İbrahim Zal’a teslim eden ancak kimliği tespit edilemeyen kişi ile bu kişinin irtibatlı olduğu başka şahıslar hakkındaki işlemlere bir başka soruşturma dosyası üzerinden devam edileceği belirtildi.
Başsavcılık tarafından onaylanan iddianame İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.