Tıp Bayramı mesajları! En güzel Tıp Bayramı tebrik mesajları! Tıp Bayramı mesaj örnekleri!
Tıp Bayramı mesajları! Her yıl 14 Mart dünyada sadece Türkiye'de olmak üzere kutlanan Tıp Bayramı büyük önem taşıyor.Çeşitli etkinlikler ile kutlanan bu özel günün anlamı sağlık sektöründe yaşanan sıkıntılara dikkat çekmek oluyor.Tıp alanında çalışan sevdiklerinin özel gününü kutlamak isteyenler en güzel 14 Mart Tıp Bayramı kutlama mesajlarını araştırıyor.İşte Tıp Bayramı mesajları! En güzel Tıp Bayramı tebrik mesajları! Tıp Bayramı mesaj örneklerini haberimizde bulabilirsiniz...
Tıp Bayramı mesajları! Tarihi Osmanlı Devleti'ne dayanan bu anlamlı gün sadece ülkemizde kutlanma özelliği taşıyor.Tıp alanında çalışanların bu özel günü için en güzel mesajları sizler için bir araya getirdik.Sağlık sektöründe yaşanan sıkıntılara dikkat çekmek amacıyla ortaya çıkan özel gün her yıl çeşitli etkinlikler ile kutlanmaya devam ediyor.Tıp alanında çalışan sevdiklerinin özel gününü kutlamak isteyenler en güzel 14 Mart Tıp Bayramı kutlama mesajlarını araştırıyor.İşte Tıp Bayramı mesajları! En güzel Tıp Bayramı tebrik mesajları! Tıp Bayramı mesaj örneklerini haberimizde bulabilirsiniz...
TIP BAYRAMI SÖZLERİ
Büyük bir fedakârlıkla çalışan başta hekimlerimiz olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun. İyi ki varsınız.
Ülkemizin her köşesinde, İnsan hayatının kutsallığından ödün vermeden, sonsuz sabır ve üstün gayret ile çalışan Tüm Sağlık çalışanlarımızın "14 Mart Tıp Bayramı" kutlu olsun.
İnsanla uğraşıp, insanı yaşatmayı, acısını azaltmayı, derdine derman olmayı, mesleği olarak seçen Tüm Sağlık çalışanlarımızın "14 Mart Tıp Bayramı" kutlu olsun.
"Beni Türk hekimlerine emanet edin." M. Kemal ATATÜRK
Hayatımızın her alanında yanımızda olan çalışan başta hekimlerimiz olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun. İyi ki varsınız.
Yalnızca doktorlar, bir hastalığı tedavi etmenin, hayatlarımıza sağlık getirmenin ve bütün umudumuzu kaybettiğimizde yanımızda olmanın sihirli güçleriyle donatılmışlardır. Tıp Bayramınız kutlu olsun.
Bir doktor gören bir göz ve hastalıkları tedavi etme yetisiyle donatılmıştır. Kötü anlarımızda bize umut veren odur. Tıp Bayramınız en samimi duygularımla tebrik ederim.
Yüce gönüllü tüm doktorlarımızın, sağlık çalışanlarımızın, personelimizin ellerinden öperim. Gününüz kutlu olsun.
Meşakkatli mesleğimizi insan onuruna yakışır şekilde yerine getirmeye çalışan tüm fedakâr sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun.
Sağlık, vücutları sağlam olanların başına konmuş bir taçtır. (Hz. Muhammed s.a.v) tüm sağlık birimlerinin 14 Mart tıp bayramını kutlarım.
Gece-gündüz, kar-çamur, bayram-tatil demeden büyük bir özveriyle insanların sağlıklı ve daha sağlıklı yaşaması için ellerinden gelen her türlü çabayı esirgemeyen, sunan verilen görevleri zamanında ve tam yapan tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramlarını kutlarım.
Sağlık hizmetlerinin ülkemizde en üst seviyeye çıkarılmasıiçin fedakarca çalışan ve sağlık alanında değerli katkılarda bulunan doktorlarımızın ve tüm sağlık çalışanlarımızın Tıp Bayramı'nı kutlarım.
EN GÜZEL 14 MART TIP BAYRAMI MESAJLARI
Gece-gündüz, kar-çamur, bayram-tatil demeden büyük bir özveriyle insanların sağlıklı ve daha sağlıklı yaşaması için ellerinden gelen her türlü çabayı esirgemeyen, sunan verilen görevleri zamanında ve tam yapan tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramlarını kutlarım.
Sağlık, vücutları sağlam olanların başına konmuş bir taçtır. (Hz. Muhammed s.a.v) tüm sağlık birimlerinin 14 Mart tıp bayramını kutlarım.
Tüm acil sağlık çalışanlarının ve sağlık personelinin 14 mart Tıp Bayramını içtenlikle kutlar, başarılı çalışmalarının devamını dilerim.
Tıp mensuplarının Tıp Bayramını en içten duygularımla kutlar, çalışmalarında başarılar dilerim.
Beni Türk hekimlerine emanet edin. (Mustafa Kemal Atatürk) 14 mart tıp bayramınız kutlu olsun.
Tıp bayramlarını kutlar, tüm insanlık için sağlık ve huzur dolu bir yaşam temenni ederim.
Tüm acil sağlık çalışanlarının ve sağlık personelinin 14 mart Tıp Bayramını içtenlikle kutlar, başarılı çalışmalarının devamını dilerim.
Sağlıklı toplum olabilme yolunda ve vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden tam manasıyla yararlanabilmeleri adına var gücüyle çalışan, doktorlarımız başta olmak üzere, tüm sağlık personelimizin 14 Mart Tıp Bayramını kutlarım.
Karşılaştığınız türlü güçlüklere rağmen, kutsal mesleğinizin icrasında yurttaşlarımızın sağlık sorunlarının çözümüne yönelik insanüstü gayretiniz bizler için iftihar kaynağıdır. Bu vesileyle size minnet ve şükran duygularımı ifade etmeyi bir görev sayar, 14 Mart Tıp Bayramınızı içten duygularımla kutlarım.
Sağlık, vücutları sağlam olanların başına konmuş bir taçtır. (Hz. Muhammed s.a.v) tüm sağlık birimlerinin 14 Mart tıp bayramını kutlarım.
14 MART TIP BAYRAMI TARİHÇESİ
"Tıbhane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire” adlı tıp okulunun açılış tarihi olan 14 Mart 1827, ülkemizde modern tıp eğitiminin başlangıcı olarak kabul ediliyor.
14 Mart 2005 — Tıp Bayramı, ilk kez, 1. Dünya savaşı sonunda, İstanbul'un işgal edildiği günlerde, yabancı işgal kuvvetlerine karşı tıp öğrencilerinin bir tepkisi olarak 1919 yılında kutlandı. Günümüze kadar gelen bu 14 Mart kutlamaları, artık içinde bulunduğu haftayı da kapsayacak şekilde, “Sağlık Haftası” olarak kutlanıyor.
Tıbbın ilk insanla birlikte başladığı söylense de, genelde kabul görmüş olan ilk tıp büyüğü Aesculapius'dur. Kendisinden ilk kez İlyada'da Homeros bahsetmiştir: “Çağır Asklepios oğlunu, kusursuz hekimi” demektedir. Önce Zeus'un gazabıyla yıldırım çarpmasıyla öldürülen Asklepios daha sonra yine Zeus tarafından tıp tanrısı olarak ilan edilir. Tıp amblemlerinde yer eden, temeli doğu kültürüne dayanan ve tarihi M.Ö. 3000' lere uzanan yılan figürü de, Asklepios ve O'nun asası ile bütünleşmiştir. Hatta Asklepios sözcüğünün grekçe “Askalabos” sözcüğünden geldiği söylenir ki, bu da yılan anlamına gelir. Ve Asklepios'un şifa veren gücünü yılandan aldığı, halkın da adaklarını Asklepios'a değil de bu yılana sunduğu söylenir. Öyle ya da böyle, yılanlı asası ile Asklepios tıp tarihinin önemli dönemeçlerinden birini tutan bir sembol olarak yerini almıştır.
Mitolojiden öte, yaşadığı kesin olarak bilinen ve hizmetleri sonucu tıbbın babası olarak kabul gören ise Hippocrates olmuştur. M.Ö. 460–450 yılları arasında Kos adasında doğan ve babası da doktor olan Hipokrat'ın tıbba katkıları ve getirdiği felsefe dünya tıp çevrelerince hâlâ kabul görür ve bu sebeple birçok ülkede hekimler mezun olurken “Hipokrat Andı” adı altında meslek yemini ederler.
KİŞİLER DEĞİL DE OLAYLAR YÖN VERMİŞ
Osmanlı tıbbı 15. ve 16. yüzyıllara kadar İslam tıbbının etkisi altında kalmış. Bu sırada batıda 14. yüzyılda İtalya'da başlayan Rönesans 15. ve 16. yüzyıllarda bütün Avrupa'ya yayılmış. Tıp alanında da birçok buluş ve ilerlemeler kaydedilmiş. Osmanlı'da ise 17. yüzyıldan itibaren her sahada ortaya çıkan bozulmalar tıp eğitiminde de kendini göstermiş ve tıp medreseleri eskisi kadar yeni bilgilerle donatılmış hekimler yetiştiremez olmuş. Ayrıca batıda yazılan Latince, İtalyanca, Almanca tıp kitaplarını hekimler takip edememişler, dil bilen sayısının az olması, matbaanın Osmanlı'ya geç giriş ve kitap basmanın 1729'da başlamasından dolayı kitaplar tercüme edilmemiş ve yeterince basılamamış. Az sayıda bazı Osmanlı hekimleri ve bilim adamları kendi çabaları ile dil öğrenerek bu yenilikleri takip etmişler ve bu bilgileri de katarak kendi kitaplarını yazmışlar. Ama bu bilgileri yine de hekim adaylarına yeterince iletememiş.
19. yüzyıla geldiğinde durum tıp eğitimi açısından pek iç açıcı değilmiş. Tıp medreseleri eski parlak dönemlerini kaybetmiş, hatta bazıları kapanmış. Bu arada ortalığı azınlıklardan ve Avrupa'dan gelen, yabancı hekimler sarmış. Mütabbib (tabip olmayan sahte hekim) hekimler serbest hekimlik yaparak, orduda da görev alarak birçok insanın ölümüne sebep olmuşlar. Bunların önlenmesi için birçok ferman çıkarılmışsa da engel olunamamış. Çünkü yeterli tıp eğitimi verilmediği gibi yeterli sayıda hekim yetiştirilemiyormuş. İtalyanca ve Fransızca bilen az sayıda hekim gelişmeleri takip ederek çevresinde yararlı olmaya çalışmışlar. Bunlardan Şanizade Mehmet Ataullah (1771–1826), Mustafa Behçet Efendi (1774–1834) gibi büyük hekimler bu durumdan çok rahatsız olmuşlar ve yeni tıbbın tıp eğitimine girmesini savunmuşlar.
III. Selim zamanında yeni tıp eğitimi veren, bir Tıphane açılması düşünülmüş. Teşrih (anatomi) yasağından dolayı ulemadan çekinen III. Selim buna cesaret edememiş, Rumlara tıp fakültesi kurmaları için izin vermiş. (1805). O dönemin hekimbaşısı 21 yaşında ilk hekimbaşılığını yapan Mustafa Behçet Efendi'ymiş. Bu dönemde de yeni tıp eğitimi veren bir Tıphane kurulması için çaba sarf etmiş, ama amacına ulaşamamış. Nitekim Mustafa Behçet Efendi, II. Mahmut zamanındaki hekimbaşılığı sırasında (53 yaşında) tıp eğitiminin düzeltilmesi için yeniden büyük bir çaba içine girmiş ve 1827 yılında bu amacına ulaşmış.
Sultan II. Mahmut 1826 yılında uzun zamandır uğraştığı bir meseleyi halletmiş. Düzeni tamamen bozulmuş olan yeniçeri Ordusu'nu ortadan kaldırıp (17 Haziran 1826) yeni bir ordu kurmuş (Askair-i Mansure-i Muhammediye). Bu yeni orduya bir hekim ve cerrah yetiştirilmesi gerekiyormuş. Bunu fırsat bilen hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi 26 Aralık 1826'da II. Mahmut'a, arada da üç dilekçe vererek, yeni tıp okulunun kurulmasının amacını, bu okulun nasıl ve nerede kurulacağı konusunda teklifini yapmış ve Padişah da onaylamış.
14 MART 1827'DE TIP OKULU AÇILDI
Bizde tıp bayramının ne zaman kutlanacağı, ya da hangi tarihle ilişkilendirilmesi gerektiği sorusu ancak yakın tarihimizde cevap bulabilmiş. Sultan II. Mahmut'un yenilikçi hareketleri sonucu, hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi'nin de katkılarıyla batılı anlamda ilk tıp mektebi olan, Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire 14 Mart 1827 Çarşamba günü Şehzadebaşı'ndaki Tulumbacıbaşı Konağı'nda kurulmuş. Bu şekilde, tıp tarihimizde 14 Mart yerini almış. Aynı bina içinde Tıphane ve Cerrahhane eğitimlerini ayrı ayrı yapıyormuş. Tıp eğitimi o yıllar batıda olduğu gibi dört yılmış, son sınıfta hocalar tarafından usta ve yetenekli olanlar tesbit edilerek sınava alını ve başarılı olanlar askeri hastanelere veya ordunun tabur alaylarına muavin tabip unvanı ile tayin ediliyorlarmış. Orada bir hekimin gözetiminde birkaç sene çalışıp deneyim kazandıktan sonra da serbest hekim oluyorlarmış.
Tıphane-i Amire 1827'den 1836'ya kadar Şehzadebaşı'ndaki Tulumbacıbaşı Konağında gündüz eğitimi yapıyormuş. 1836 yılında Sarayburnu'ndaki Askeri Kışla'ya (Otlukçu Kışlası'na) taşınmış. Ayrı binada eğitim gören Cerrahhane de burada tıp eğitimi ile birleşip, eğitim yatılı hale getirilmiş. Bu binanın yetersiz hale gelmesi ile Galatasaray'daki Enderun ağaları okulu tekrar elden geçirilip duzenlenmiş ve Tıbbiye 1839'da Galatasaray'ya taşınmış. Bu okula Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane adı verilmiş.
Bu okulun 17 Şubat 1839'da açılışı Sultan II. Mahmut tarafından yapılmış ve eğitiminde yeni düzenlemeler getirilmiş. Eğitim dili Fransızca olmuş ve öğrenci alınmaya başlanmış. Eğitim dilinin Fransızca olması zamanla hekim sayısında azalmaya yol açmış. Nitekim 1867 yılında Türkçe tıp eğitimi yapan Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye (Sivil Tıp Mektebi) açılmış. 1870 yılında da askeri tıp okulunda dersler Türkçeleşmiş. 1878 yılında şimdiki Sirkeci Tren İstasyonu yanındaki Demirkapı Askeri Kışlası'na taşınmış. 1894 yılında Sultan II. Abdülhamit'in emriyle Haydarpaşa'daki Tıbbiye Binası inşa edilmeye başlanmış. Bu görkemli binaya 6 Kasım 1903'te taşınılmış. Önce Askeri Tıbbiye sonra, Sivil Tıbbiye taşınmış ve 1909 yılında iki mektep birleştirerek Darülfünun Tıp Fakültesi olmuş.
İLK KUTLAMA 1919'DA
İlk tıp bayramı 14 Mart 1919'da, işgal altındaki İstanbul'da, tıp öğrencileri tarafından kutlanmış. Tepkilerini bu şekilde dile getirmeye çalışan öğrencilerin bu törenine Dr.Fevzi Paşa, Dr.Besim Ömer Paşa, Dr.Akil Muhtar (Özden) gibi dönemin ünlü hocaları da katılmış.
1933'de “Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane” İstanbul Üniversitesi'ne dâhil olmuş. Peşinden de 1945'te Ankara Tıp Fakültesi, 1954'te Ege Tıp Fakültesi kurulmuş. Derken bugünlere gelinmiş...