Trump vize yasağına nasıl ikna edildi? İşte perde arkasında yaşananlar...
ABD'nin Türkiye ile krizi başlatan 'vize kararını' nasıl aldığının detayları ortaya çıkmaya başladı. Başkan Donald Trump’ın ulusal güvenlik ekibinin telkin ettiği bu karara onay vermesinin arkasında, kendisinin telefonla konuşmayı bile reddettiği Venezuela Cumhurbaşkanı Maduro’nun Ankara’da ağırlanması ve Türkiye’den İran’a yapılan üst düzey ziyaretlerden duyduğu rahatsızlığın yattığı konuşuluyor.
Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'in aktardığına göre, üç hafta önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile New York’taki görüşmesinde ‘şu anda hiç olmadığımız kadar yakınız’ ifadesini kullanan ABD Başkanı Donald Trump’ın bu görüşmeden sonra Ankara’nın kendisinin net tavır aldığı Venezuela ve İran’la yakın ilişki içinde olmasından rahatsız olduğu belirtiliyor. Dahası Trump’ın Türk hükümetinden isimlerin 15 Temmuz darbe girişimine ABD’nin destek verdiği yönündeki imalarının sürmesinden de hoşnut olmadığı sızan kulis bilgileri arasında.
BEYAZ SARAY’DAKİ YEMEĞİN BİR NUMARALI GÜNDEMİ TÜRKİYE’YDİ
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert’in salı günü vize kararının Beyaz Saray ve Dışişleri’nin koordinasyonunda alındığını açıkladığı saatlerde Başkan Trump Dışişleri Bakanı Tillerson ve Savunma Bakanı James Mattis ile çalışma yemeğini yeni tamamlamıştı. Nauert, Beyaz Saray’daki yemeğin gündemini ‘Türkiye, İran, Kuzey Kore’ olarak sıraladı. Washington’ın Ankara’daki Büyükelçi John Bass’e güçlü ifadelerle sahip çıkan açıklamasının Beyaz Saray’da Ankara ile son durumun değerlendirildiği toplantının arkasına gelmesi tesadüf değildi.
ULUSAL GÜVENLİK EKİBİ KARARDA KRİTİK ROL OYNADI
İstanbul Başkonsolosluğu’nda ABD Adalet Bakanlığı’nın narkotik birimi Drug Enforcement Agency (DEA) için çalıştığı öne sürülen Metin Topuz’un tutuklanması karşısında verilecek tepki, Beyaz Saray bünyesindeki Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) ve Dışişleri koordinasyonunda hazırlandı. Dışişleri’ne vize hizmetlerinin durdurulması için yeşil ışık yakılmasında Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster ile Yardımcısı Fiona Hill kritik rol oynadı. Bu iki isim 21 Eylül’de New York’taki Trump-Erdoğan görüşmesine de katılmışlardı.
TOPUZ SON OLMAYABİLİR KAYGISI AĞIR BASTI
Kararı hızlandıran faktörlerden biri de yine İstanbul Başkonsolosluğu’nda görevli olan N.M.C.’nin İstanbul Başsavcılığı tarafından FETÖ davasında ifadeye çağrılmış olmasıydı. Yani ABD Türk kamuoyu öğrenmeden önce N.M.C.’ye gelen celpten haberdardı. Topuz’un tutuklanmasının son olmayabileceği, tutuklama dalgasının gerisinin gelebileceği kaygısı ağır bastı.
ABD’NİN BEKLENTİSİ HUKUK İŞLETİLSİN SERBEST KALSINLAR TÜRK TARAFI: ÖNKOŞUL KABUL ETMEYİZ
ABD yönetiminin temel beklentisi personeline yönelik hukuki süreçlerin şeffaf olarak işletilmesi ve en nihayetinde serbest bırakılmaları. Amerikalı yetkililer Topuz’un serbest bırakılmasını vize hizmetlerinin yeniden başlaması için bir önkoşul olarak telaffuz etmekten kaçınsa da Ankara’dan en azından 'güveni' yeniden tesis edecek adım bekliyor. Nauert ‘Tutuklu personelimizi avukatlarıyla görüştürmek iyi bir başlangıç olabilir’ dedi.
Türk tarafı ise vize meselesiyle Türk mahkemelerin aldığı tutuklama kararları arasında bir bağ kurulmasını reddediyor. Türk yetkililer, ‘Bizim için iki konu tamamen ayrı. Hukuki süreçlerle ilgili bir dayatma olamaz. Böyle bir önkoşul kabul etmeyiz’ diyor.