Tünelden tünele bir yol var...
Şenol Göka, SuperHaberiçin yazdı...
Zeytin Dalı Harekatı, birçok açıdan yıllardır hazırlanan tünelleri, gizli yapılanmaları, kapalı kapılar ardındaki anlaşmaları, iki yüzlü ilişkileri, kahramanlıkları, dostlukları, umutları, beklentileri de gözler önüne serdi.
Milletinin duasıyla güçlenen Mehmetçik; Racu’da, Burseya’da, Bafelyun’da tünellerle birbirine bağlanmış tahkimatları teröristlerin başına yıkarken, aynı zamanda ABD, NATO ve AB’de ağırlıklı olarak FETÖ’nün taşeronluğuyla oluşturulmuş gizli tünelleri de yerle yeksan etti. Mehmetçik Cinderesi’ni kuşatıp teröristleri kıpırdayamaz hale getirdiği gibi, FETÖ müttefiklerini, yalan ve iftiradan başka laf edemeyen terör sevicilerini de kuşatıp kıstırdı.
Afrin’de tüneller Mehmetçik tarafından deşilip pislikleri ortaya çıkartıldıkça, ABD, NATO ve AB’den ülkemize uzanan tüneller de bir bir deşilip içindekiler deşifre edildi.
Zeytin Dalı Harekatı’nı takip ederken dönüp dönüp 15 Temmuz’a, 17-25 Aralık’a, Gezi Parkı’na bakarak “ah” çektik. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine dolayısıyla millete, memlekete yönelen düşmanlığa, bu
düşmanlığın tek merkezden idare edilen ağız birliğine hep birlikte tanık olduk. Bir yıl, on yıl, otuz yıl önce olup bitenleri Afrin çevresindeki tünellere girdikçe daha iyi anladık. Akademisyenlik, gazetecilik, diplomatlık, bürokratlık maskesiyle ülkemizin başına nasıl çorap örülmek istendiğini uzayıp giden beton tünellerin içine girdikçe daha iyi gördük.
İnsan düşünmeden edemiyor…
Ağırlıklı olarak ABD ve Almanya’ya kaçan sözüm ona “özgürlüğün sesi, haksızlık karşısında susmayan, kendini hakkı dillendirmeye adayan” gazeteciler, akademisyenler, diplomatlar, bürokratlar buralarda mükemmel ve haktan yana bir
tutum mu buldular da hiç seslerini çıkarmazlar..!?
Sözgelimi; Almanya’da, AB ülkelerinde, ABD’de Türkler’e, Müslümanlara, mültecilere, azınlıklara hiç mi haksızlık yapılmaz, hiç mi olumsuz tavır takınılmaz, hiç mi siyasi söylem geliştirilmez de bu yeryüzünün sözde “hak sesleri” sus pus olurlar..!?
Neden elden ele ülkeden ülkeye dolaşan FETÖ’nün gazetecileri, fellik fellik kaçan bürokratları bulundukları yerlerde gözlerinin önünde cereyan eden haksızlıklara ve insanlık dışı muamelelere dair bir tweet bile atmazlar..!?
Sözüm ona “dünya vatandaşlığını” ve “insanlığa hizmeti” şiar edinmiş bu güruhun tek dertleri Erdoğan ve Türkiye Cumhuriyeti miydi..!?
Neden, Erdoğan ve Türkiye Cumhuriyeti aleyhine sergiledikleri sahte kararlılık, kahramanlık ve hizmet aşkının yüzde birini, sünepece sığındıkları kapıların sahiplerine insanlık adına göstermezler..!?
Bunlar sözüm ona “hakkı ve ezilenleri dillendiren” gazeteciler “insanlık onurunu canları pahasına savunan” akademisyenler, dünyaya “insanlığı yaymaya çalışan” diplomatlar değiller miydi..!?
Bulundukları yerlerde herşey mükemmel mi, yoksa bu sünepeler sadece Erdoğan ve Türkiye Cumhuriyeti aleyhine mi asimile edilmişlerdi..!?
İşte, Zeytin Dalı Harekatı’nda ilerlendikçe Mehmetçiğin önüne çıkan her tahkimat bunların gerçek yüzünü gözler önüne seriyor.
Bu yüzden ele geçirilen dağlara, tepelere, tünellere, tahkimatlara, etkisiz hale getirilen teröristlere, kuşatılan yerleşim yerlerine daima arkasındaki ilişkilerle ve hain sünepelerle birlikte bakmakta yarar var. Kimbilir, bundan sonra Afrin’deki hangi tünel derinlerdeki karanlıklarından Türkiye’deki, ABD’deki, AB’deki hangi dehlizi, hangi sinsi yığınağı, hangi ihaneti ortaya çıkaracak…
Bazı yaygın tespitlerle tüneller arasında gezinmeye görünenleri not almaya devam edelim…
ABD, altyapısını yenilemek için dünyayı haraca bağlayacak, kaybolmakta olan itibarını yeniden güçlendirecek bir kaos peşinde.
İç ve dış borçları devasa boyutlara ulaşan ABD’nin ekonomik alanda hakimiyeti sağlamak için diğer süper güçlere karşı başta Ortadoğu olmak üzere bütün enerji havzalarını kontrol etmesi kaçınılmaz görünmektedir.
Dünya düzeni ABD lehine yeniden biçimlendirilirken, dünyanın her yerinde FETÖ benzeri yapılanmalar aktifleştirilip kaos oluşmasına önemli katkı sağlanmaktadır.
Kaos oluşturabilmek için taşeron örgütler üzerinden silah sevkiyatı ve silah pazarı daha da canlandırılmaktadır.
Enerji havzaları üzerindeki aşiret düzeniyle yönetilen zengin ülkeler bloke edilmekte, savaşa zorlanmakta ya da savaş tehdidiyle sürekli kontrol altında tutulmaktadır.
Türkiye gibi savaş kabiliyeti yüksek ülkeler içten FETÖ ve PKK benzeri yapılanmalarla, dıştan PYD-YPG nam-ı diğer SDG gibi örgütlenmelerle hırpalanıp yıpratılmakta, etrafını göremez hale gelmesi umulmaktadır.
Dünyanın çok kutuplu hale gelmemesi için uluslararası finans çevreleri mali açıdan zayıflatıcı ve çökertici roller üstlenmektedir.
Diğer yandan uluslararası medya ve ajanslar da algı operasyonlarıyla bu süreci en etkili şekilde hayata geçirmektedir.
ABD ve NATO izi görülen tünellerin düşündürdükleri ve gözümüzün önünde canlandırdıkları özetle bunlar.
Doğu Akdeniz enerji havzasının her zaman piyonu olmuş yönetimler esamesi okunmayacak derecede dursalar da yaptıkları katliamlarla tünellerin karanlıklarında göze çarpanlardan…
Devletleri tüccar zihniyetiyle yönetenlerin hunharca girişebilecekleri kaos oluşturma planları, elbette kendi gücüne güvenenlerin, kendi imkanlarıyla mücadele edenlerin karşısında başarılı olamayacaktır.
Zeytin Dalı Harekatı’nın tüm uluslararası planları bozması, tünellerdeki köstebekler misali işbirlikçilerini yine o tünellerde boğması temennisiyle…