Tüp bebek tedavisi görenlere müjde! Başarı şansını artıran yeni yöntem
Prof. Dr. Volkan Noyan, normal yöntemlerle gebe kalamayan çiftlere umut ışığı olan tüp bebek uygulamalarında son yıllarda gündemde olan embriyo seçiminin çok önemli olduğunu söyleyerek, sağlıklı embriyo elde edilmesini sağlayan yöntemler hakkında bilgi verdi.
TÜP BEBEK TEDAVİSİ NEDİR?
Tüp bebek tedavisi, kadın üreme hücreleri olan yumurtaların ve erkek üreme hücreleri olan spermlerin toplanarak vücut dışında, laboratuvar ortamında bir araya getirilerek döllenmenin elde edilmesini sağlayan tedavi sürecini kapsamaktadır.
Döllenen yumurtalar bölünmeye başlayıp, embriyo adı verilen ilk gelişim aşamalarını laboratuvar ortamında geçirirken, anne adayının rahmine yerleştirilir. Bu aşamadan sonra elde edilen gebeliğin doğal yollarla oluşan gebeliklerden farkı kalmaz.
TÜP BEBEK TEDAVİSİ NEDEN BAŞARISIZ OLUR
Tüp bebek tedavisinin genel başarısızlık sebebi embriyo kalitesinin düşük olmasıdır. Düşük embriyo kalitesi ise yaş, üreme hücresi kalitesi ve aktarılan genetik rahatsızlıklardan kaynaklanmaktadır.
Diğer sebeplerin arasında; rahim içi düzensizlikler, rahim içi duvarın yeterli gelişmemesi, kan pıhtılaşma bozukluğu, anne adayının sağlık durumu, anne veya baba adayının genetik rahatsızlıkları gibi sebeplerdir.
TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE BAŞARI ŞANSINI ARTIRAN YENİ YÖNTEM
Prof. Dr. Volkan Noyan, klasik tüp bebek uygulamalarına ek olarak geliştirilen yöntemler ve teknolojilerin embriyo seçiminde önemli rol oynadığını belirterek, “Teknoloji, çok önemli kazanımlar sağlıyor ancak hangi hastaya ne zaman uygulanacağı, doğru bir değerlendirme ve kişiye özgü stratejilerle belirlenmesi de çok önemli” diye konuştu.
Tüp bebek tedavisinde sağlıklı embriyo seçmede farklı kriterler olduğunu belirten Prof. Dr. Volkan Noyan şu açıklamayı yaptı:
“Tüp bebek sürecinde elde edilen embriyoların tutunamamasının en önemli nedenlerinden birisinin, embriyolardaki anöploidi denilen kromozom bozuklukları oluyor. Bir ya da daha fazla hücrenin biyopsi yapılarak incelenmesiyle kromozom yapıları ortaya konabilir ve sağlıksız embriyolar ekarte edilerek normal embriyoların transferi ile başarı artabilir.”
Günümüzde kabul gören ve sıklıkla uygulanan farklı yöntemler olduğunu söyleyen Dr. Noyan, “Sağlıklı embriyo seçim için aCGH ve NGS denilen tekniklerle, 5. gün embriyolarından birden fazla hücre biyopsi ile alınıyor ve tüm kromozomlar taranıyor. Bu yöntemlerde sonuçlar daha geç çıkacağı için 5. gün embriyoları biyopsi sonrası dondurularak saklanıyor ve normal çıkan embriyolardan seçilerek, 1-2 ay sonra rahim hazırlığı yapılıyor ve çözülen embriyolar transfer ediliyor” dedi.
Prof. Dr. Noyan, rutin olarak tüm hastalarda kullanılması gerekmeyen bu yöntemin uygulanacağı grupları “İleri yaş kadınlar, çiftte tespit edilen kromozom bozuklukları, kromozomal bozukluğu olan çocuk öyküsü, tekrarlayan gebelik kayıpları ve tekrarlayan başarısız tüp bebek denemeleri gibi olgular” olarak tanımladı. Noyan, bu olgularda normal embriyoları yakalayabilmek için tercihen 5-6 ve üzeri kaliteli 5. gün embriyosu hedeflendiğini ve yumurtalık kapasitesi düşük ve az sayıda kaliteli embriyo gelişen olgularda havuz denilen yöntemle birkaç kez yumurta toplanarak embriyo sayısının arttırılmaya çalışıldığını ifade etti.
YUMURTA KALİTESİ KADAR SPERM KALİTESİ DE ÖNEMLİ
Kaliteli bir embriyo gelişiminde kadının yumurta kalitesi kadar, doğru sperm seçiminin önemine değinen Prof. Dr. Noyan “Elde edilen yumurta sayısı sınırlı olmasına karşın, sperm sayısının çok az olduğu durumlar dışında milyonlarca sperm arasından mikroenjeksiyon için olgun yumurta sayısı kadar sperm kullanılacaktır. Klasik sperm seçimi, gradient vb yöntemlerle yıkanan spermlerin mikroskop altında şekillerine bakılarak gerçekleştirilir. Son yıllarda geliştirilen bir takım teknolojilerle, özellikle sperm yapı (morfoloji) bozukluğu olan, DNA hasarı yüksek olan, ya da birkaç başarısız tüp bebek öyküsü olan olgularda IMSI ya da mikroçip gibi farklı sperm seçme yöntemleri başarıya katkıda bulunabilir” şeklinde konuştu.
IMSI yönteminde sperm hücrelerinin, mikroskopta klasik büyütme oranından çok daha fazla (7-8 bin kere) büyütülerek en uygun spermlerin seçilebildiğini belirten Prof. Dr. Noyan, şunları kaydetti:
“Mikroçip yönteminde ise özel geliştirilmiş bir mikro kanal sisteminde, spermlerin genital sistemdeki geçişi taklit edilerek, en hızlı hareket eden spermlerden seçim yapılır. Bu sayede DNA hasarı olmayan ve dölleme yeteneği en iyi olan spermlerin seçimi hedeflenir. Menide sperm hücrelerinin çok az olduğu hastalarda, ya da hiç olmadığı azospermi olgularında TESE, TESA, MESA, PESA gibi cerrahi yöntemlerle kanallardan ya da doğrudan testis dokusundan sperm elde edilmeye çalışılmaktadır.”
“TAZE VE DONMUŞ EMBRİYO TRANSFERİ OLUP OLMAYACAĞI HASTANIN DURUMUNA GÖRE KARAR VERİLİYOR”
Tüp bebek sürecinde yüksek kalitede fazla sayıda embriyo gelişmesi durumunda, embriyoların transfer sonrası dondurularak saklanmasıyla ileriye yönelik avantaj sağlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Noyan, şöyle devam etti:
“Donmuş embriyolar ilerde, yeniden yumurta toplamaya gerek kalmaksızın rahim hazırlığı sonrası çözülerek transfer edilebilir. Bunun yanı sıra bazı hastalarda başarıyı arttırmak adına taze transfer hiç yapılmamakta ve tüm kaliteli embriyolar dondurularak, sonrasında rahim hazırlığı ve çözme transferi gerçekleştirilmektedir. Yumurta toplama sürecinde progesteron hormonunun erken yükselmesi, rahim duvarının ince kalması, rahim içinde sıvı birikmesi, rahim duvarında polip, miyom, perde vb gibi başarıyı düşürecek ve transfer öncesi cerrahi tedavi gerektiren problemler saptanması gibi durumlarda taze transfer tercih edilmez.”
Noyan, “aşırı cevaplı” denilen, fazla sayıda yumurta çıkan olgularda tüm embriyoların dondurulmasının da başarıyı arttırıyor gibi görünmekle birlikte, normal ve zayıf cevaplı hastalarda koşullar uygunsa taze transferle donmuş embriyo transferi arasında başarı farkı olmadığını söyledi. Prof. Dr. Noyan, kime taze, kime donmuş embriyo transferi yapılacağına duruma göre hekimin karar vereceğinin altını çizdi.
“EMBRİYONUN TUTUNMASINI SAĞLAYACAK YÖNTEMLER DE ÖNEMLİ”
Prof. Dr. Noyan, sağlıklı bir gebelik için embriyo kalitesi kadar, embriyonun yerleşeceği rahim iç duvarının da normal olması son derece önemli olduğunu vurgulayarak, rahim içinde yer kaplayan miyomlar, polipler, rahim duvarının ince kalması, rahim içinde sıvı birikmesi ve perde, T rahim gibi çeşitli doğuştan rahim anomalilerinde embriyonun tutunma oranlarının düşebileceği gibi, düşük ve erken doğum gibi problemlerde de artış görülebileceğini ifade etti.
Ultrasonografi ve rahim filmi gibi tetkiklerle bu tür sorunlar saptanıyorsa, histeroskopi yapılarak, kapalı yöntemle, bir kamera ile rahim içi görülüp cerrahi tedavilerin uygulanabileceği bilgisini veren Prof. Dr. Noyan, “Başarıyı etkileyecek düzeyde problemler saptanırsa, tüp bebek tedavisi öncesi bunların histeroskopi ile düzeltilmesi uygun olacaktır. Bu tür problemler düşünülmüyorsa tüp bebek öncesi rutin olarak tüm hastalara histeroskopi yapılması gerekliliği yoktur. Ancak 2 ya da fazla tüp bebek başarısızlığı olan olgularda, ultrasonografi ya da rahim filminde problem saptanmamış bile olsa, rahim içinin tam değerlendirilmesi ve gerekli görülüyorsa tutunma şansını arttırabilmek amacıyla rahim içi yaralama vb yöntemler planlanıyorsa histeroskopi önerilebilir” dedi.