Türk Dünyası Kültür Başkenti Oş!
Türkiye’den biraz uzaklaştım, seçimlerden ve seçim sonrası tartışmalardan uzakta kalmanın rahatlığı içinde güzel günler yaşadım…
Türk dünyasının kadim şehirlerinden, şimdi Kırgızistan’ın güneyinde yer alan Oş, 2019 Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak belirlenmişti. Açılış ve ödül törenleri için TÜRKSOY tarafından davetli grubun içinde bu güzel şehirde dört gün geçirdim.
Oş’un tarihi üç bin yıl geriye gidiyor. Kırgızistan’ın nüfus olarak en kalabalık ikinci büyük şehri. Attığınız her adımda kendinizi muazzam bir tarih ve kültür atmosferi içinde bulmanız mümkün. Hele de şehri bilen bir rehber eşliğinde geziyorsanız, birkaç günün yetmeyeceği çok zevkli ve doyurucu, zenginleştirici bir seyahat yaşamış olursunuz.
Tarihi Süleyman dağı bu şehirde. Süleyman Peygamber’in mekanı ve makamı olarak yöre halkı tarafından kutsiyet atfedilen bir yer. Yine söylencelere göre, Hz. Peygamber’de bu dağı ziyarete geldiği için çok mübarek, dağa çıkan ve gezenler yarı hacı kabul ediliyorlar.
Hemen yakınında Özgen şehri var. Karahanlılar devletinin güney başkenti. O devirden kalan minare ayakta, saray ise restore ediliyor. Özgen şehri büyük hukuk bilgini İmam Serahsi’nin de memleketi. Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı bu büyük zatın mezarını bulmuş ve güzel bir restorasyondan geçirmiş. Şimdi çok güzel bir de cami yapılıyor, Özgen ahalisinin Türkiye sevgisi muazzam. Bu arada Özgen’e gidip de çok ünlü yerel bir tad olan samsı/samsa yemeden dönmek olmaz…
TÜRKSOY teşkilatının çalışmaları Orta Asya’da biliniyor ve takdir topluyor. Çünkü çok az sayıda insanla büyük idealleri gerçekleştiriyor, Türk devlet ve toplulukları arasında kardeşlik bağlarının her geçen gün biraz daha güçlenmesine vesile olacak projeleri uyguluyor.
Oş halkı, Dünya Kültür Başkenti hazırlıklarını aylar önce gönüllü olarak yapmış. Tüm şehir ahalisi yediden yetmişe törenler için seferber olmuş, şehir meydanında herkes bu özel günlerde marifetlerini gönüllü bir şekilde ortaya koyarken çok mutlu idi.
Bir renk cümbüşü, karnaval havasında idi her yer. Yaşlısı genci, geleneksel kıyafetler içinde gelen misafirleri Türk milletinin o cömert ve güleryüzlü konukseverliği içinde rahat ettirebilmek, güvende ve huzur içinde hissettirebilmek için koşturuyorlardı.
Türk sanayici, işadamı, tüccar ve öğrencileri ile yıllardan beri zaten bir şekilde temas içinde olan şehir halkının Türkiye’ye olan sevgi ve sempatisini her yerde gözlemlemek mümkün oldu.
Türkiye’den geldiğimizi öğrenen herkes birşeyler ikram edebilmek için adeta birbiriyle yarıştı.
Yazının başında Türkiye’deki seçim atmosferinden uzaklaştık demiş olsak da işin doğrusu tam da öyle olmuyor, biraz okumuş yazmış, toplumsal hayat içinde olanların genel ilgisi yine Türk siyaseti… Hele gazetecilerin arasında olunca bu ilgi biraz daha belirgin hale geliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik müthiş bir sevgi var. Küçük büyük herkes “Erdoğan” diyor. Orta Asya’nın bu kadim şehrinde İslam komünist dönemde bile ayakta idi ama şimdi daha bir diri. Camilerde her vakit namazında bir hayli insan görebilmek mümkün. Başörtülü gençlerin sayısında fevkalade bir artış var. Yaşlı kuşakta baş örtüsü daha geleneksel biçimde ama gençler Türkiye ve dünyadaki tesettür modasını takip ediyorlar. Bir genç kız dedi ki, “Emine hanım gibi zevkli örtünmek istiyorum. Onu çok beğeniyorum.”
Türk dizileri etkili. Benim hiç izlemediğim, varlığından haberdar olmadığım dizilerin bile orada internet üzerinden takip edildiğini gördüm. Hem diziler, hem de yıllardan beri süren ilişkiler ve öğrenci programları Türkiye Türkçesini yaygınlaştırmış. İletişim güçlüğü hemen hemen hiç yok. Kırgızistan Kültür Bakanı çok akıcı bir Türkiye Türkçesi ile konuştu ve Manas Üniversitesi mezunu olduğunu söyledi. Demek ki atılan taş yerini buluyor.
Yılmadan, bıkmadan çalışmak, üretmek ve ilişkileri dinamik kılmak gerek. TİKA, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Maarif Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü, Diyanet İşleri Başkanlığı, Yesevi ve Manas Üniversiteleri, TÜRKSOY her biri kendi alanında güzel ve başarılı işler yapıyor.
İyi ki bu kurumlarımız ve bu kurumlarda ideal sahibi insanlarımız var.
Çok yaşa Türk Dünyasının Kültür Başkenti OŞ…
Not: Sekiz ülkeden 11 kişiye verilen TÜRKSOY Uluslararası Basın Ödülü’nün bu yıl Türkiye’den de tarafıma verilmesi benim için büyük bir onurdur. Ülkemiz ve milletimiz için çalışmalarımızın görülüyor olması ve böyle bir ödülle taçlandırılması ise daha büyük bir onurdur. Seçici kurul’a şükranlarımı sunuyorum.