Türk Savunma Sanayi'ni kurdu! Sabotajla öldürüldü... / VİDEO
İlk milli silah sanayini kuran, Kafkas Cephesi'nin ve Milli Mücadele'nin unutulan kahramanı Nuri Killigil, 1949'da düzenlenen bir sabotaj sonucu 27 uzman ile birlikte öldürüldü. Türk savunma sanayi onun ölümü ile duraklama dönemine girdi. Enver Paşa'nın kardeşi, Mustafa Kemal Atatürk'ün silah arkadaşı olan Killigil sadece elleri, bir kolunun yarısı ve vücudunun muhtelif küçük parçalarının konulduğu küçük bir tabutla Edirnekapı Şehitliği'nde toprağa verildi.
Milli Mücadele kahramanı ve Mustafa Kemal Paşa’nın’in silah arkadaşı, yoldaşı, Trablusgarb kahramanı, Enver Paşa’nın öz kardeşi Nuri (Killigil) Paşa...
Efsanevi Kafkas Orduları Komutanı...
Azerileri Ermeni katliamlarından kurtarıp Bakü’yü hürriyetine kavuşturan ve Azerilerce hala “Milli Kahraman” olarak anılan Nuri Paşa...
Milli Mücadele yıllarında, Ankara, Konya, Erzurum ve daha bir çok vilayette silah atölyeleri kurulur.
Amaç, Milli Mücadele’nin çetin şartlarında cepheye silah ve mühimmat yetiştirmektir. Milli ruh uyanmıştır ve “Anadolu seferberliği” vatan topraklarının yer yanına yayılmaktadır.
İşgale karşı direniş, yaşlı genç, fakir zengin herkesi harekete geçirir.
Millet silah atölyelerinde görev başındadır. Gece gündüz çalışılır. Ordunun yönetim kademesi ve Anadolu halkı sonunda birlikte, büyük bir zafere imza atarlar: “30 Ağustos” böyle başarılır...
NURİ PAŞA’NIN KAHRAMANLIĞI...
Vatan topraklarının hemen her cephesinde çarpışan büyük vatanperver komutanlardan Nuri Paşa ise zaferin kalıcı olabilmesi için kolları sıvar...
1938 yılında Zeytinburnu’nda faaliyet gösteren bir kömür fabrikasını satın alır ve madeni eşya üreten bir tesise dönüştürür. Ancak bu görünürdeki amaçtır. Paşa’nın asıl amacı bambaşkadır...
Nuri Paşa’nın asıl amacı, gelişmiş yerli bir silah sanayii kurmak, kaybedilen vatan toprakları da dahil, içte ve dışta bu silahları, başta Türk Ordusu olmak üzere hizmete sunmaktır...
Amacına kilitlenmiş olan büyük komutan, yıllar içinde silah sanayiini geliştirir. Fabrika, kısa sürede özgün prototipler üretmeye başlar...
1948’e gelindiğinde ise İsrail devleti kurulmuştur...
Bu olayın hemen ertesinde Arap devletleri (Mısır-Suriye-Lübnan-Ürdün-Irak) İsrail’e karşı savaş ilan ederler.
İsrail devletini hemen tanıyan BM ise, İsrail’e karşı savaş ilan eden bu devletlere karşı silah ambargosu başlatır...
İşte Nuri Paşa’nın tarihi rolü burada devreye girecektir...
İsrail’e karşı savaş ilan eden bu devletlere hemen silah ihraç etmek için çalışmalara başlar...
1949 yılına gelindiğinde, Mısır’ı ziyaret eder. Paşa, Mısır’dan yüklü miktarda bir silah anlaşmasıyla yurda döner...
Dönemin ülkemizdeki en gelişmiş silah tesisi olan Sütlüce Silah Fabrikasında hummalı çalışmalar vardır...
Fakat...
2 Mart 1949 günü saat 17.10’da elim ve tarihi bir hadise meydana gelir...
Görünmez eller devreye girmiştir. Mısır, Suriye ve Pakistan’a silah ihracatına hazırlanan Sütlüce Silah Fabrikası’nda, büyük bir sabotaj sonucu patlamalar başlamıştır...
Görünüşe göre kimya laboratuvarında bir “kaza” sonucu başlayan patlamalar, iki gün boyunca sürer...
Öyle ki, ölen 27 uzmanın yanı sıra Nuri Paşa’nın cesedi bile bulunamaz...
Sadece elleri, bir kolunun yarısı ve vücudunun muhtelif küçük parçalarına günler sonra ulaşılabilir...
Koca Nuri Paşa, boş ve sembolik bir tabutla Edirnekapı Şehitliği’ne defnedilir...
Vücudunun geri kalan kısımları ise Haliç sularında 20 gün sonra karaya vuracak, ikinci bir törenle, yine kendi mezarına defnedilecektir...
Böylece, vatan mücadelesinin en ön saflarında mücadele etmiş büyük bir kahramanın hazin sonu da gelmiş olur...
Ülkenin ilk yerli silah sanayiinin bu büyük atılımı da bir takım dış güçler ve yerli işbirlikçileri tarafından ortadan kaldırılmış olur...
Yerli silah sanayimizin bu günlere kadar hiç açılmamış en önemli dosya olan “Sütlüce Silah Fabrikası Vakası" da böylece tarihteki hazin yerini almış olur...
Yerli silah sanayimiz, yakın zamanlara kadar büyük oranda dış alımlara bağlı bir sistem içinde faaliyet gösterir...
İşte geçtiğimiz yıl bir törende Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “Merhum Nuri Killigil’in (Nuri Paşa) ulaştığı silah ve cephane kapasitesine bizler daha yeni yeni geliyoruz...” dediği olayın tarihi perde arkası böyle.
NURİ KİLLİGİL KİMDİR?
İlk milli silah sanayini kuran, Kafkas Cephesi'nin ve Milli Mücadele'nin unutulan kahramanı Nuri Killigil, Trablusgarp'ta Atatürk'ün silah arkadaşı, Kafkasya'da İslam Ordusu Kumandanı, Sütlüce'de silah ve cephane fabrikatörüydü. Fabrikasına düzenlenen bir sabotajla her şey yok oldu.
Anadolu'dan çıkıp Filistin'de, Kafkasya'dan çıkıp Çanakkale'de, Afrika'dan gelip Kût'ül-Amâre'de emperyalizme karşı savaşan milletimiz son gücüyle Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. Savaşa giren ülkelerin toparlanmaya çalıştığı, Birleşmiş Milletler'in oluşturulduğu, Ortadoğu'da İsrail devletinin kurulduğu, Türk-Amerikan ilişkilerinin geliştiği yıllardı. Savaş bize kendi sanayimizi, silahımızı üretmemiz gerektiğini, düşmanın kavi, işimizinse çetin ve çok olduğunu gösterdi.
KAFKAS İSLAM ORDUSU KUMANDANI
Enver Paşa'nın kardeşi Killigil, 1918 yılında Bakü'nün Rus ve Ermenilerden kurtuluşunu gerçekleştiren Kafkas İslam Ordusu Kumandanı olarak görev yapmış, Milli Mücadele'de görev almış komutan ve girişimcidir. Cumhuriyet tarihinin ilk endüstriyel silah tasarımcılarındandır ve 1930'larda kurulan, 1949'da bir sabotaj sonucu havaya uçurulan Nuri Killigil Silah Fabrikası'nın kurucusudur.
Nuri Killigil, 1938 yılında Zeytinburnu'nda kok kömürü satan bir şirketi satın alıp burayı bir madeni eşya fabrikasına dönüştürdü. Bu fabrikada tabanca, matara, demir çubuk, gaz maskesi ve mermi üretmeye başladı. Daha sonra Killigil fabrikasını genişleterek Sütlüce'ye taşıdı, yeni motor ve makinelerle havan ve havan mermisi üretimine de başladı. Bir süre sonra fabrikanın silah üretmeyeceğini beyan etti; fakat üretim gizlice devam etti.
YÜKSEK BİR PATLAMA SESİ DUYULDU
1944 senesi sonuna doğru savaşın Almanya tarafından kaybedildiği anlaşıldığında hükümet Almanya'yı destekleyenlere karşı sert tedbirler almaya başladı. Türkiye Cumhuriyeti yaralarını sarmaya ve kendi savunma sanayisini kurmaya çalışıyordu. Takvimler 1949'un 2 Mart'ını gösterdiğinde İstanbul'un Sütlüce mahallesinde yüksek bir patlama sesi duyuldu. Patlama Nuri Killigil'in sahibi olduğu silah fabrikasında gerçekleşti.
2 Mart 1949'da saat 17:10'da fabrikada faili meçhul üç büyük patlama meydana geldi. İlk patlama kimyahanede olmuştu. Sonradan cephane deposuna sıçrayan ateş mermilerin patlamasına yol açmış, ertesi gün bile duman ve patlamalar devam etmişti. Barut kokusu Galata Köprüsü'nden hissediliyordu. Fabrika çevresi kordon altına alındı. İçişleri Bakanı Ankara'dan gelerek tahkikatla bizzat ilgilendi.
Aralarında Nuri Killigil'in de bulunduğu 27 kişi bu patlamada hayatlarını kaybetti. Nuri Killigil'in cesedi bulunamadı. Ve boş tabut defnedildi. Daha sonra Nuri Paşa'nın cesedinin ana gövdesi 20 gün sonra Haliç'te su üstüne çıkmış ve cenaze namazı kılınmadan Edirnekapı Şehitliği'ne defnedilmiş. Patlamanın kimler tarafından gerçekleştirildiği ise meçhul kalmış.
MİLLİ ENDÜSTRİ SEKTÖRÜMÜZÜ ORTADAN KALDIRDI
TBMM tarafından İstiklal Madalyası'yla onurlandırılan Killigil, Türk savunma sanayinin ilk özel sektör fabrikalarından birini, bunun yanı sıra Kütahya'da da bir çini ve seramik fabrikasını kurmuştu. Sütlüce'de kurmuş olduğu silah ve mühimmat fabrikası ise Türk Savunma Sanayi için önemli bir girişim oldu. Arap- İsrail savaşında ambargoya rağmen buradan Arap direnişçilere mühimmat satışları devam etti. Yapılan sabotaj çok önemli bir milli endüstri sektörümüzü ortadan kaldırdı.
MİLLİ SAVUNMA SANAYİİ'NİN ÖNEMİ
O sabotajdan sonra Türk Savunma Sanayi atıl durumda bırakıldı. Sonrasında özellikle son 10 yılda atılan büyük adımlar kendi üretimimiz olan birçok silah ve mühimmatı ortaya çıkardı.
Altay tankı, Kirpi, Milli gemi Milgem, Atak helikopteri ve terörle mücadelede yerli İHA ve SİHA'lar Türk Savunma Sanayi'ni dünyada çok önemli bir yere getirdi. Bu hamleler dışa bağımlılığı yüzde 60 oranında azalttı.
Eğer o gün o patlama olmasa belki de bugün Türk Savunma Sanayi'si yüzde yüz yerli bir yapıya kavuşacak ve Türkiye dünyanın ilk 5 ekonomisi içinde yer alacaktı.