Türk tarihi için 9 Eylül bakın neymiş... 9 Eylül'ü itibarsızlaştırmaya çalışanlar bu satırları okusun
İzmir'in 9 Eylül'de Yunan işgalinden kurtuluşu Türk tarihinin e önemli kırılma noktalarından biri olarak biliniyor. Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Erhan Afyoncu Sabah gazetesinde yazdığı yazıda İzmir'in düşman işgalinden nasıl kurtarıldığını yazdı.
30 Ağustos'ta Yunan güçlerine karşı Mustafa Kemal Atatürk'ün Başkomutanlığını yaptığı Türk ordusunun kazandığı Büyük Taarruz zaferi sonrası 9 Eylül'de İzmir'in kurtuluşu ile Anadolu düşman işgalinden kurtarıldı. Türk tarihinin en önemli anlarından biri olan İzmir'in kurtuluşu ile birlikte Yunanistan'ın 'Megalo İdea' hayalleri de suya düştü.
Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Erhan Afyoncu İzmir'in kurtuluşunu yazdı. Afyoncu'nun "Yunan'ın İngilizlerin desteğiyle Anadolu'yu işgali İzmir'de son buldu" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün komuta ettiği Türk kuvvetleri, 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ile 14 gün gibi kısa bir sürede Yunan ordusunu denize döktü. 30 Ağustos zaferinden sonra Yunan birliklerini takip başladı. Yüzbaşı Şerafeddin Bey, takip harekâtında Fahrettin Paşa'nın (Altay) komutasında hareket eden süvari kolordusunda, 2. Süvari Tümeni'nin 4. Süvari Alayı'nda komutan yardımcısıydı. Belova, Kula ve Salihli cephesinde düşmanla savaşan Şerafeddin Bey'in bölüğü 8 Eylül günü diğer süvarilerle harabe haline gelen Manisa'ya girdi. İkinci Tümen'e bağlı 20. Alay, İzmir'e yürüyen birliklerin en önündeydi. Manisa'yı İzmir'e bağlayan Sabuncubeli'nde ilk kez görünen birlikler arasında Yüzbaşı Şerafeddin'in birliği de bulunuyordu. Birliği, alaya öncülük görevi yapıyordu.
8 Eylül'de Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Birinci Ordu'ya Süvari Kolordusu'nun bir an önce İzmir'e yetişmesini emretti ve şehrin kayıtsız şartsız teslim alınacağını bildirdi. Yunanlılar, lzmir'i boşaltıp Çeşme civarından kaçmaya başladılar. 350 kilometre yol alan Türk birlikleri İzmir'e girmek üzereydi.
ŞANLI BAYRAĞIMIZ ÇEKİLDİ
9 Eylül sabahı Bornova tepelerinde görünen Türk birlikleri içerisinde İkinci Fırka'ya bağlı 20. Alay, birliklerin en önündeydi. Bu alayın öncü bölüğü ise Yüzbaşı Şerafeddin'in komutasındaydı. Bornova'yı kurtararak hızla İzmir'e doğru hareket ettiler. Mersinli'de, Karşıyaka'dan İzmir'e giden bir Yunan kolunu yarıp geçtiler. Un Fabrikası'nın önlerine geldiklerinde, bölük yoğun bir ateşe maruz kaldı ve şehitler verdi. Ancak Yüzbaşı Şerafeddin Bey, birliğinin başında, Alsancak üzerine doğru yürümeye ve bu noktadan İzmir'e girmeye karar vermişti. Seksen kişilik bir kuvvetle yıldırım hızıyla gitmeye başladı. Punta İstasyonu'nda Yunan savunma hattı kısa bir çatışmadan sonra yenilgiye uğratılarak Türk birlikleri İzmir'e girdi.
Çatışmalardan sonra Yüzbaşı Şerafeddin yeniden müfrezesine "kılıç çek" ve "dörtnal" emri verdi. En önde Şerafeddin Bey, yanında Mülazım Hamdi Efendi ve Mülazım Ali Rıza Efendi bulunuyordu.
Süvariler, başlarında komutanları Yüzbaşı Şerafeddin Bey olduğu halde, hat boyunca uzanan rıhtım üzerinden atlarının üzerlerinde ellerinde kılıçlarıyla ilerlediler. Türk bayrağını hükümet konağında göndere çekerek zaferi taçlandırmak istiyorlardı. Şerafeddin Bey, yardımcısı Teğmen Ali Rıza Bey'in yardımıyla, hükümet konağının önünde güvenlik önlemleri aldırdı. Sabah saat 10.30'da Türk süvarileri hükümet konağının önüne gelmişlerdi. Bu sırada halk, Konak Meydanı'nda toplanmıştı. Yüzbaşı Şerafeddin Bey, yüzündeki yaranın kanına bulaşan bayrağı gözyaşları içinde göndere çekti. Böylece İzmir'in 1213 gün süren esareti sona erdi.
Bu anı Şerafeddin Bey şöyle anlatır: "Hükümet konağının önünde, atımdan yere bir ok gibi fırladığım zaman bir delikanlı ile karşılaştım. Elinde şanlı bayrağımız vardı. Bu mübarek emaneti gencin elinden kaptım ve koynuma soktuktan sonra bir elimde silahım, ötekinde kılıcım binadan içeriye daldım. Süvari arkadaşlarım da beni takip ediyorlardı. Birkaç dakika sonra binanın üst katında vazifemizi tamamladık; düşman bayrağını direkten alaşağı ederek balkona şanlı bayrağımızı çektim."
Şerafeddin Bey, ardından arkadaşlarına hitaben, "Görevimiz bitmemiştir. Millet bizden daha çok şeyler bekliyor" dedi. Oraya toplanmış olan halk, kendisini alkışlayıp kucakladı. Yüzbaşı Zeki komutanlık dairesine, Binbaşı Reşad da Kadifekale'ye bayrak çektiler.
ATATÜRK ŞEHRE GİRDİ
İzmir'e giren Süvari Tümen Komutanı Mürsel Paşa (Tümgeneral Mürsel Bakü), o heyecanla silsileyi bozup Kolordu Komutanı Fahrettin Paşa'yı (Altay) atlayıp, durumu direkt olarak telgrafla Mustafa Kemal Paşa'ya ve Garp Cephesi karargâhına bildirdi.
Mustafa Kemal Paşa, akşamüzeri Nif'e geldi. Belkahve denilen tepeye çıkıp, buradan bir süre İzmir'i seyrettikten sonra geceyi geçirmek üzere Nif'e döndü. Geceyi orada geçirdi. 10 Eylül'de İzmir'e geldi. Esir Yunan subay ve erleri, "Zito Mustafa Kemal!" diye bağırtıldı.
İzmir'in kurtuluşu haberi yurtiçinde ve yurtdışında büyük gösterilere sebep oldu. Sultanahmet Meydanı'nda binlerce kişi tarafından kutlama yapıldı. İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalinde bu meydana konulan siyah bayrak yerine, kırmızı bayrak konulup dalgalanışı seyredildi. Ayasofya'da 25 bin kişinin katıldığı bir mevlit yapıldı.