Türkiye için 'reprisal' hakkı doğmuştur

Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sencer İmer, İrini Harekatı kapsamında Yunan komutan yönetimindeki Alman savaş gemisinin Türk ticari gemisine yaptığı skandal operasyonu SuperHaber'den Hülya Okur'a değerlendirdi. Eylemin uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyleyen İmer, Türkiye için 'reprisal' hakkının doğduğunu belirtti. İmer, Türkiye'nin bu hak çerçevesinde Alman ve Yunan gemilerine misliyle mukabele edebileceğini savundu.

NATO şemsiyesi altında görev yapan Alman savaş gemisi Hamburg'un Yunan komutanı yönetiminde Libya'ya insani yardım götüren Türk ticaret gemisi Rosaline A'ya skandal bir operasyon düzenledi. 

Peki, bu operasyon hukuka uygun mu? Türkiye bu saldırıya nasıl karşılık verebilir? Tazminat hakkı doğar mı?

Hülya Okur Türkiye'nin bundan sonraki süreçte Türkiye'nin alacağı karşı tavrı Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sencer İmer'e sordu. 

İmer ilk olarak operasyonun niteliğine ilişkin "BM Güvenlik Konseyinin bir kısım kararlarının varlığına rağmen Alman-Yunan işbirliği ile kotarılmış işlem "hukuki" değil, siyasidir." ifadelerini kullandı.

"GİZLİ SİYASİ HEDEFİ VAR"

Libya'da zaten ateşkesin sürdüğünü ve tarafların görüştüklerini aynı zamanda birçok konuda mutabık olduklarının altını çizen İmer, "Yeni liderler seçip yeni yönetime gidecekler bir yandan. Yani atılan adımın siyasi gerekçesi aslında yok. Ama gizli siyasi hedefi var: Ay sonunda Türkiye'yi konuşacak AB'nin bize mesaj vermesi, Yunan'ı yatıştırması, Yunanın Türkiye'yi zor duruma sokmaktan alacağı haz vb diyelim." sözleri ile asıl niyeti ortaya koydu.

Peki, işin hukuki kısmında ne var? Prof. İmer şöyle yanıtlıyor:

"İşin hukukuna gelince dört istisna hariç "açık denizlerde" ticaret gemileri sadece ve sadece "bayrağını taşıdıkları devletin" denetimine tabidirler ki bunlar esir ticareti, korsanlık, yasal olmayan radyo yayını ve kimliksiz ticaret gemisi olmak durumlarıdır. BMDHS madde 110 (Brodkast işini de sadece aynı bayrağı taşıyan devlet harp gemileri soruşturabilir.)"

BM'nin Libya konusunda bir dizi kararı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Sencer İmer, "BM Güvenlik Konseyi 2011'den beri aldığı Kararlarla Libya'yı uzaktan barışa zorlayacağı amacı ile Karar üstüne karar alıyor idi. Mesela 1970, 2009, 2095, 2174 sayılı kararları var. Bunlardan sonuncusu Bayrak devleti Konseptine" bir istisna getirerek demiş ki "Libya yaklaşma suları olan açık denizlerde, Libya tanınmış Trablusgarp Hükümeti ile danışmalarda bulunarak böyle bir arama yapılabilir. (Aranan Rosalina gemisi öyle bir yerde değil, Mora 30 mil güney batısında bulunuyor.) Ayrıca demiş ki 'aranacak ticaret gemisinin bayrak devletinden onay almak için iyi niyetli çabalar gösterilir.' Türkiye bu talebe "olumsuz görüş vermiş ki DİB açıklamasından anlaşılıyor. Buna rağmen gemiye çıkılması emredilmiş." ifadelerini kullandı.

"BU İŞ KARAKOLDA BİTECEKTİR"

Sencer İmer sözlerine şöyle devam ediyor:

"Şimdi Yunan Komutan 'pick and chose' konseptine sarılıp BMGK'nin işine gelen kararlarını uygulayıp gelmeyeneleri yok saymak yoluna giderek kendini savunuyor olmalıdır. Ama bu iş "karakolda bitecektir kanımca". Yani uluslararası hukuk bir "düzen sağlar ve kaosu yok eder" siz bu düzene kulak asmazsanız kaos yaratmış olursunuz."

MİSLİ İLE MUKABELE HAKKI: REPRİSAL

Prof. İmer, skandal operasyon sonrasında uluslararası hukukun Türkiye'ye verdiği hakları ise şöyle anlattı:

"Uluslararası hukuka aykırı hareket eden devletlerin hukuğa uygun yola sokulmasının yollarından birisi de "reprisal" yani misli ile mukabeledir. Yunan bayraklı ticaret gemileri AB toplamının %54'ü gibi çok sayıdadır ki bu da Türkiye'ye onların bir ikisinin açık denizlerde benzer şartlarda aranmasını, alıkoyulmasını haklı hale getirir ve çok müsaitlerdir. Bundan sonra sıra Alman Ticaret gemilerine gelir. Bir ikisi de aynı işleme maruz bırakılır. Böylece İrini-Mirini gerekçesiyle yoldan çıkmadan önce iki defa düşünür hale getirilir. (E) Tümamiral Deniz Kutluk’a ait bu görüşü her platformda savunurum."

PROF. DR. CELALETTİN SENCER İMER KİMDİR?

Prof. Dr. Sencer İmer, 1942 yılında Ankara'da dünyaya geldi. Tam adı Celalettin Sencer İmer'dir. İmer, ilkokul, ortaokul ve liseyi Ankara'da bitirdi. Sonra devlet bursu ile üniversite eğitimi için 1960 yılında Batı Almanya'nın Berlin kentine gitti.

Berlin Teknik Üniversitesin'den 1965 yılında Metalurji yüksek mühendisi olarak mezun olan İmer, 1968 yılında doktorasını tamamladı. Sencer İmer, 1973'de Berlin Teknik Üniversitesinde Metalurji alanında doçent, 2004 yılında ise profesör ünvanına sahip oldu.

1973-1982 yılları arasında Berlin Teknik Üniversitesinde bilimsel çalışmalar yapan ve öğretim üyesi olarak görevde bulunan Sencer İmer, 1982-1992 yılları arasında BM uzmanı olarak DPT de müşavir ve çeşitli bakanlara danışmanlık görevlerinde bulundu.

Asil-çelik ve Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri A.Ş. (TDÇİ) Yönetim Kurulu üyeliği ve başkan vekilliği görevlerini üstlenen, 1989-1992 yıllarında Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri A.Ş. (TDÇİ) genel müdürlüğünü yaptı. 1992'den itibaren uzun süre Ankara Üniversitesi Fen Fakültesinde öğretim üyeliği yaptı. Ayrıca Hacettepe ve TOBB üniversitelerinin uluslararası ilişkiler bölümlerinde Türkiye Ekonomisi ve karşılaştırmalı ekonomi dersleri verdi. Halen Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı olan Prof. Dr. Sencer İmer aynı zamanda ANKASAM'da başdanışman olarak bulunuyor. Sencer İmer, evlidir ve 3 çocuğu vardır.

GÜNÜN VİDEOSU

Zalim ordusu saldırıyor! İsrail Gazze'de “Güvenli Bölge” ilan edilen çadırları vurdu

Gazze’nin Han Yunus şehrinde, İsrail işgal güçleri sivillerin sığındığı çadırları hedef aldı. Bombardımanda çok sayıda masum sivil hayatını kaybederken, yaralıların durumu kritik.