Türkiye Kültür Yolu Festivali Artık Uluslararası Bir Marka
Bir önceki yazımda Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un ‘Cumhuriyetimizin 100. Yılında Kültür ve Turizm’ başlıklı kitabına dayalı olarak kültür alanında atılan çok boyutlu ve kapsamlı atılımlara değinmiştim. O yazıda kısaca değindiğim kültür yolu festivalleri ayrı bir yazıyı hak ediyor. Ülkemiz zengin kültürel mirası ve doğal güzellikleriyle yabancıları kendine çekmeye devam ederken bu çekimin sürdürülebilir olması için Bakanlık, bu zenginliklerimizi kültür ve sanat etkinlikleriyle harmanlayarak farklı bir deneyim imkânı sunan yeni bir proje başlattı: Türkiye Kültür Yolu Festivali. Festivalde kültür ve sanat etkinlikleri kadar, etkinliklerin düzenlendiği mekânlar da son derece önemli. Proje ile çok sayıda yerli sanatkâr ve zanaatkâr da desteklenmiş oluyor.
2021 yılında İstanbul’da başlatılan Kültür Yolu Festivaline 2022 yılında Ankara, Çanakkale, Diyarbakır ve Konya, 2023 yılında Nevşehir, Erzurum, Trabzon, İzmir, Gaziantep ve Antalya eklendi. 2024 yılında ise Adana, Şanlıurfa, Bursa, Samsun ve Van eklenerek festivalin düzenlendiği il sayısı 16’ya yükseltildi. Festivalin Avrupa Festivaller Birliği üyeliğine kabul edilmesi uluslararası alanda tanınırlığını artırarak uluslararası sanat ve kültür meraklılarının da ilgisini çekerek ülkemize gelmelerini sağladı.
Türkiye Kültür Yolu Festivalinin İstanbul’dan başlatılması oldukça anlamlı. İstanbul’daki tarihi mekânların kültür ve sanat etkinlikleri vasıtasıyla görünürlüğünü artırmayı hedefleyerek başlatılan festivalde tarihi mekânlar daha fazla görünür olurken bu mekânlarda düzenlenen etkinliklerin de derinliği artırılıyor ve farklı bir deneyim imkânı sunuluyor. Örneğin, 2024 yılında Ankara Kültür Festivali Yolu kapsamında Anadolu Medeniyetler Müzesi’ni gezerken Refik Anadol’un ‘Yeryüzü Rüyaları: Anadolu’ projesini deneyimleyebiliyor, yapay zekâ ile kadim tarihe farklı bir yolculuk yapabiliyorsunuz.
Bu festivaller her yaşa hitap edecek şekilde düzenleniyor. Festival programlarına bakıldığında festival kapsamında Çocuk Köyü’nün kurulması, çocukların da unutulmadığını gösteriyor. Özellikle gençlerin geleneksel sanatlar ve kültürel mirasla temas yüzeyleri artırılırken sevdikleri sanatçıların konserlerini de izleme ve bilim, kültür ve sanat alanında tanınmış insanlarla söyleşi yapabilme imkânı bulabiliyorlar. Böylece festivalin düzenlendiği illerde vatandaşlarımızın kültür ve sanat etkinliklerine erişimleri her geçen gün arttığı gibi çevre illerden festivalin düzenlendiği illere yönelik akış da her yıl giderek artıyor. İllerde festivallerin her yıl aynı tarihler arasında düzenlenmesi insanların planlarını bir yıl öncesinden yapabilme imkânı sağlıyor. Vatandaşlarımız bir taraftan kültür ve sanat etkinlikleri ile daha nitelikli zaman geçirirken arkadaşları, dostlarıyla bir araya gelebilme fırsatı da bulabiliyor.
Festivaller yoluyla sadece vatandaşlarımız ulusal ve uluslararası sanatçıları daha yakından tanımıyor, ayrıca sanatçılar da şehirlerimizi daha yakından tanıma imkânına sahip oluyor. Böylece uzun vadede bu şehirlerimizin ulusal ve uluslararası görünürlüğü de artmakta, o ildeki tarihi miras ve doğal güzellikler daha görünür olmaktadır. Kısaca, festivaller düzenlendikleri illere çok boyutlu katkı yapmakta, festivalin düzenlendiği illerde turizm hareketliliği artmakta ve yerel ekonomi canlanmaktadır.
Festival kapsamında uluslararası sanatçılara yer verilmesi hem festivalin uluslararası tanınırlığını artırırken hem de vatandaşların bu sanatçıların eserlerini görebilme imkânı sağlanmış oluyor. Örneğin 2024 yılında bu bağlamda festivalde Picasso’nun 80’den fazla eserinin yer aldığı Resimden Seramiğe Bir Serüven: Pablo Picasso Sergisi’ne, Sebastiao Salgado’nun Genesis Sergisi’ne, Refik Anadol’un Yeryüzü Rüyaları: Anadolu’ projesine, Frida Kahlo’nun Günlükleri Sergisi’ne ve Leonardo Da Vinci -Rönesans Dehası Sergisi’ne yer verildi. Benzer şekilde Chris Botti, Deutsches Symphonie Orchester Berlin ve Mariinsky Orkestrası konserleri büyük ilgi gördü.
Diğer taraftan festival kapsamında Filistin de yaşanan insanlık dramına da dikkat çekilebildi. Bu kapsamda ünlü yönetmen Sallam ‘Filistin Direniş Sineması’ etkinliğinde sinemaseverlerle bir araya getirildi ve Filistin sineması tanıtıldı. Elbette, bu bağlamda yeni açılımların sağlanması insanlık dramlarını kültür ve sanatın yumuşak gücü ile gündeme getirebilme ve farkındalığı artırabilme kapasitesine önemli katkı yapabilecektir.
Özetle, Türkiye Kültür Yolu Festivali farklı kültürel etkinlikler, sanat gösterileri, müzik performansları, sergiler ve tiyatro gibi çeşitli sanat etkinlikleri ile çok geniş bir izleyici kitlesine hitap ederek düzenlendiği ilde büyük bir dinamizm oluşturmaktadır. Tarihi ve kültürel dokumuzun görünürlüğünü de artırmaktadır. Diğer taraftan festivalde birçok uluslararası sanatçı ve katılımcının yer alması, etkinliğin küresel çapta tanınmasına katkıda bulunmaktadır. Sonuç olarak üç yıllık bir proje olmasına rağmen Türkiye Kültür Yolu Festivali artık uluslararası bir markamız olmuştur.