Doğu Türkistan eylemlerinin arkasında başka hesaplar mı var?
Türkiye’de son günlerde Doğu Türkistan’da yaşayan ve yıllardır Çin yönetiminin zulmü altında ezilen Doğu Türkistan’daki Uygur Müslümanları için peş peşe kampanyalar ve eylemler düzenleniyor. Ancak vatandaşların iyi niyetle destek verdiği bu eylemler sanıldığı kadar masum olmayabilir...
Çin'in, Uygur Türklerine yönelik politikaları uzun süredir tartışılıyor. ABD'nin bölgeyi karıştırmak için "Türk" kartını oynadığı şeklinde yorumların yanısıra Çin'in Müslümanlara asimilasyon yaptığı yönünde iki farklı görüş var...
Diğer yandan, son dönemde, Uygur Türklerine yönelik tartışmalı uygulamaları nedeniyle eleştirilen Çin hükümetinin İslam'ı 'Çinlileştirmeyi' amaçlayan düzenlemesi tüm İslam coğrafyasında tepki topladı.
Bu uygulamalar Türkiye'de de geniş yankı buldu. Türkiye'de Çin'i protesto eden eylemler düzenlenmeye başlandı.
Bu gelişmeler üzerine, "Neden şimdi? Bu kampanyayı kim yönetiyor ve neden özelllikle muhafazakar muhalefet çevreleri devreye sokuluyor?" gibi sorular gündeme geldi.
Araştırmacı-yazar Fahri Kopar bu konuda çok dikkat çeken bir yazı yazdı.
Yazıda bu eylemlerin zamanlamasına, kaynağına ve iç-dış bağlantılarına dair çok çarpıcı saptamalar yapan Kopar şu ifadeleri kullandı;
"Türkiye'de başlatılan Doğu Türkistan kampanyasının baş aktörü İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'dur.
Buğra Kavuncu kimdir ona bakalım önce...
Muhsin Başkan'ın "Bizim tarlayı da sürmüşler" diye ifade ettiği olayın tezgahlayıcısı Orhan Kavuncu'nun oğludur.
Dayısı ise şimdilerde FETÖ örgütü ile ilşkileri nedeniyle hapiste olan eski MİT'çi Enver Altaylı'dır.
Enver Altaylı Özbek asıllı CIA ajanı Ruzi Nazar'ın manevi oğludur.
…..
Nazar, Kızıl Ordu'da subay ve aynı zamanda Genç Leninci Dergisi'nde çalışan bir Leninci.
İkinci Dünya Savaşı'nda Almanlara esir düştü ve derhal Alman tarafına geçip Hitler'in istihbarat şefi Reinhard Gehlen'in emrinde Nazilerin kurduğu radyoda propaganda çalışmaları ile işe başladı.
Bir Nazi subayının kızı olan Ermelinda Roth ile evlendi.
Savaş sonrası Gehlen ile birlikte Amerikalılarla temas kurarak ABD'ye taşındı.
Gehlen bugünkü şekliyle CIA'yı kurdu ve tabii ki Almanya'dan yanında getirdiği Ruzi Nazarı da bu örgütte önemli bir göreve getirdi.
Daha sonra Alman istihbaratı BND'yi kurmakla görevlendirildi.
Bu sırada CIA'da istihbarat eğitimi alan yüzbaşı Fuat Doğu ile tanıştı ve dostluk kurdu.
Ruzi Nazar 60 darbesinden altı ay evvel ABD Ankara Büyükelçiliği'ne istihbarat görevlisi olarak atandı ve aralıksız 11 yıl görev yaptı.
Emekli olduktan sonra da Antalya'da ikamet eden Enver Altaylı'nın yakınına Side'ye yerleşti ve orada öldü.
Türkiye'de sağlı sollu bir çok derneğin ve Kürtçü bölücü örgütlerin kuruluşunu gerçekleştirdi.
Bunlardan bir tanesi F.Gülen'in de kurucuları arasında yer aldığı Komunizmle Mücadele Dernekleri idi.
Yani Türkiye'deki Gladyo'nun kurucu babasıdır.
Fuat Doğu'nun MİT başkanı olması ile birlikte Enver Altaylı Fuat Doğunun dostu Yuri Nazar'ın tavassutu ile MİT'e girdi.
Buğra Kavuncu'nun dedesi de Özbek göçmeni ve Ruzi Nazar'ın yakın dostu idi.
Enver Altaylı, Nazar'ın kurduğu Alman istihbaratı BND'de onun tavassutu ile yakın dostlar edindi.
BND'nin önemli elemanlarından Dr.Hans E. Kannapin ve Firitz Michel'le çok sıkı fıkı dost oldular.
Enver'in yeğeni Buğra Ziraat fakültesini bitirir bitirmez Almanya'nın dev kimya firması BASF'ta işe başladı.
Bu şirketin Türk cumhuriyetlerinde yapılanmasını sağladı ve şirketin CEO'luğuna kadar yükseldi.
Aynı yıllarda kuzeni İsmail Kavuncu ve dayısı Enver Altaylı da Türk cumhuriyetlerinde FETÖ yapılanmasının baş mimarları idiler.
Uludere katliamının planlayıcısı olduğu düşünülen şahıs, o günlerde Genelkurmay Komuta Kontrol Daire Başkanı olan Tuğgeneral Salim Cüneyt Kavuncu'da Buğra Kavuncu'nun kuzenidir.
Ne yazık ki Uludere provokasyonunun ardından emekliliğini isteyerek emekli olmuş ve olaya ait bütün belgeleri de imha etmiştir.
Buğra Kavuncu'nun amcası benim de şahsen tanıdığım Burhan Kavuncu ise ülkücü hareketin içine sızdırılan bir başka Gladyo elemanı idi.
Muhsin Başkan'ın Ülkü Ocakları Genel Başkanı olduğu sırada onun yardımcılığına kadar yükselmişti.
Sonra Menzil sofisi oldu, daha sonra Humeyni taraftarı oldu.
Doğu Türkistanlı Veli Can Oduncu'nun cezaevinde şişlenerek öldürülmesinde parmağı olduğu söylendi.
Şimdilerde ise Türk Cumhuriyetlerinden DEAŞ'a eleman devşirmekle meşgul.
Anlayacağınız Buğra'nın amcası da kendisi gibi tam bir görev adamı.
CIA hangi kılığa girmesini isterse o kılığa giren bukelemun tabiatlı tipler.
Belki biraz karışık oldu ama,en azından Doğu Türkistan eylemlerinin baş aktörü Buğra Kavuncu hakkında bir nebze bilgi sahibi oldunuz sanırım.
Doğu Türkistan davası haklı bir dava.
Tıpkı çeçenlerin bağımsızlık mücadelesi gibi.
Ama Amerikanın ve uşaklarının derdi başka.
Doğu Türkistanlı Müslümanların gördüğü zulüm onların umurunda değil.
Doğu Türkistan davası bu gün ortaya çıkmadı, yüz yıla yakın bir zamandır süren bir mücadele.
Ama ABD'nin ve iş birlikçilerinin bu günlerde bu konuyu gündeme taşımasında başka sebepler var.
Erdoğan'ı köşeye sıkıştırıp Çin ile papaz olmasını sağlamak ve Suriye'de ABD'nin ve PKK/PYD'nin elini rahatlatmak.
Bir başka beklentisi de, MHP seçmenini Erdoğan Doğu Türkistan davasına sahip çıkmıyor diyerek ittifaktan uzaklaştırmak.
Düne kadar devlet onların elindeydi.Henüz tam manasıyla ellerinden çıkmış da değil.
O yüzden armudun sapı üzümün çöpü demeden Erdoğan'ı desteklemenin çok hayati bir öneme sahip olduğunu anlatmaya çalışıyoruz."