"Türkiye’deki AVM’ler araştırılsın dükkanların yüzde 30’u FETÖ’cülerindir"

Yeni Şafak yazarı Hüseyin Likoğlu, Cahit Nakıpoğlu ve yurtdışına kaçan oğlu Osman ile torunu Bahaeddin'i anlatıyor son yazısında. Özellikle de Silikon Vadisi'nde yatırım da yapan Bahaeddin'i... Teröristbaşı Gülen'in de övgüsüne mazhar olduğunu vurguladığı Bahaeddin Nakıpoğlu'nun kendisinden sonra ABD'ye kaçan FETÖ'cülere 300'e yakın şirketini sattığını da anlatıyor. FETÖ sermayesinin yurt dışına hicretini yazan Likoğlu'nun çarpıcı bir iddiası da var. Ona göre, Türkiye'deki AVM'lerdeki dükkanların yüzde 30'u hala FETÖ'nün ve tüm gelirleri terör örgütüne akmaya devam ediyor...

İşte Yeni Şafak Yazarı Hüseyin Likoğlu'nun "FETÖ’cü sermayenin hicreti!" başlıklı yazısı şöyle;

FETÖ’cü sermayenin hicreti!

Fetullahçı teröristlerin Türkiye’den kaçarken, beraberlerinde milletten çaldıkları milyarlarca doları da götürdüklerini biliyoruz. Üzücü olan ise 15 Temmuz’dan sonra sözde olağanüstü tedbirlerin alınmasına rağmen, bu hainlerin para kaçırmada hiçbir sıkıntı yaşamamalarıdır.

Gaziantepli Nakıpoğullarını FETÖ sayesinde hepimiz duyduk. Nakıpoğlları kayyım atanana kadar Naksan Holding’in sahibiydiler. 17-25 Aralık’tan sonra başlayan yasal süreç nedeniyle Nakıpoğlu ailesinden bazıları yurtdışına kaçmayı tercih etti. Kaçanlar arasında holdingin sahibi Cahit Nakıpoğlu’nun oğlu Osman ve torunu Bahaeddin de yer alıyor.

Niye bu kadar taktın Nakıpoğulları’na dediğinizi duyar gibiyim. Ama gerçekten çok ilginç bir hikaye var. Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in övgülerine mazhar olmuş torun Bahaeddin Nakıpoğlu’nun ABD’de çevirdiği filmler, FETÖ’nün hala özellikle para kazanma ve kaçırma konusunda ne kadar tehlikeli olduğunun en açık göstergesi.

Bahaeddin Nakıpoğlu, 2014’te tüymüş, tüyerken de epey para götürmüş. Silikon Vadisi’nde yatırım yaparak ABD’de yaşamayı garanti etmiş. Bahaeddin, elebaşı Gülen’in övgüsüne boşuna mazhar olmamış. Gerçekten çok iyi tüccar.

Bir ticaret merkezinin bir katını kiralayan Bahaeddin, kurduğu yüzlerce paravan şirketi, kendisi gibi sonradan ABD’ye kaçan Fetullahçı teröristlere satıyor. Şirket satın alan teröristler, bu sayede ABD’de oturma ve çalışma izni elde ediyor. Nakıpoğlu’nun bu sayede 300’e yakın şirket sattığı tahmin ediliyor.

Denilebilir ki ne var bunda? Fetullahçı teröristlerin böyle bir hainlik yapması şaşırtıcı bir durum değil. Doğru, ama ne yazık ki bu para kaçakçılığı hala devam ediyor. Bu değirmenin suyu bir türlü kesilemiyor. İşte sorgulamamız ve üzerinde durmamız gereken konu bu.

FETÖ’nün parasal ilişkileriyle mücadele etmediğimiz sürece, diğer yönlerine yönelik yapılan mücadelenin hiçbir anlamı yok. Para kazanmaya devam ettikleri müddetçe FETÖ ile hiçbir mücadele hiçbir işe yaramaz. Bu ABD’deki bir örnek. Eminim İngiltere başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde benzer çok örnekler var.

Her gün itirafçı haberleri duyuyoruz. Biz de ‘gerçek itirafçı mı, yoksa yırtmak için yalandan itirafçı mı?’ diye tartışıyoruz. Her ne hikmetse bu işlerde geçmişte iş tutanlar, dut yemiş bülbül gibi suskun. Yurt dışına sermaye kaçıranların tamamına yakınının Türkiye’de ortağı var. Ve bu ortaklıklar resmen olmasa da bir şekilde devam ediyor. Kaçırılan bu paralara da ne yazık ki göz yumanlar var. Göz yummazlarsa hem kazançlarından olacaklar hem de iltisakları ortaya çıkacak. Bu yüzden göz yummayı en doğru tercih olarak görenler var.

Türkiye’deki AVM’ler araştırılsın dükkanların yüzde 30’u FETÖ’cülerindir. Kiralar peşin peşin toplanıp, örgüte gönderiliyor. Türkiye’deki rezidansların yarıya yakını Fetullahçı teröristlerin mülküdür. Nerede rant alanı oluşmuşsa orada kesinlikle FETÖ’nün parmağı var. Sadece parmağı değil ortağı da var. Bu ortaklar hala işleri yürütüyor olabilirler. 17-25 Aralık hatta öncesinden başlayıp bu alanlar titizlikle incelemeye alınmalı.

Her alanda itiraf duyduk, ama bu konuda itiraf edeni duyan var mı? FETÖ’nün kiminin nüfusundan yararlanmak için kiminin makamından yararlanmak için kiminin itibarından yararlanmak için ne dolaplar çevirdiğini biliyoruz. Bu konuda itiraflara ihtiyaç var. Mesela birilerinin çıkıp, “Ben hiç yatırım yapmayı düşünmediğim şu alana Fetullahçıların talebiyle böyle bir yatırım yaptım” demesini bekliyoruz. “Benim çocuğum hiç anlamadığı bir alana Fetullahçılar istedi diye yatırım yaptı ve çok kazandı” demesini bekliyoruz. “Benim çocuğum okuldan daha yeni mezun olduğu halde Türkiye’nin en çok kazanan avukatlık şirketine işe alındı. Yürüdü gitti” demesini bekliyoruz. Ama heyhat kimseden tık yok.

Daha açık, bildiğimiz birçok örnekle de yazabiliriz. Ama bizim derdimiz bağcıyı dövmek değil, derdimiz üzüm yemek. Fetullahçı terör örgütü ile her alanda ve her anlamda mücadele edemezsek, ne Zeytin Dalı Harekatı'yla güneyimizdeki terör koridorunu yok edebiliriz, ne de içerideki terör örgütlerini yok edebiliriz.

FETÖ, NATO’nun içimizdeki Gladyo’sudur. Bu mikrobu söküp atamazsak, hiçbir zaman sağlıklı bir vücuda kavuşamayız.

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.