Türkiye’nin sorunları sokakta çözülür mü?
Fransa’da Makron politikalarına karşı başlayan ve Paris’i yakıp yıkan “Sarı Yelekli / Yellow West” eylemleri üzerine Türkiye’de sol kesim ve PKK’ya yakın ağızlar yeniden “Gezi olayları” benzeri girişimler başlatmak için umutlandıklarını söylemekten çekinmiyorlar…
Popülaritesini hükümet karşıtlığı üzerinden inşa etmiş bazı gazeteci ve televizyoncular da yine aslında Sarı yeleklilerin eylemlerinin ne olduğunu tam anlamadan Türkiye’de benzer eylemler için çağrı yapıyor…
Gezi olayları demokratik bir çıkış mıydı? Esas bunun üzerinde durmak lazım… Olduğu günlerde sanırım bu gidişatın antidemokratik ve darbeci bir anlayışın tezahürü olduğunu ilk söyleyen olmuştum ekranlarda.
Demokratik bir hakkın kullanımından ziyade, seçilmiş meşru bir hükümetin giderek şiddete evrilen olaylarla işbaşından uzaklaştırılması için kullanılan bir zemin olduğunu söylediğimde bir hayli tepki almıştım. Ama ilerleyen günlerde bana itiraz edenler de aynı noktaya geldiler.
Gezi olayları kesinlikle çevreci duyarlılık içeren bir eylem değil, açıkça darbe zemini için kullanılan provokatif bir çaba idi. Belki içinde çevreciler de yer aldı. Demokratik arzular içinde eylemlere katılan veya destek verenler de vardı, ama bu bir gerçeği değiştirmez, o da Gezi olayları antidemokratik bir darbe için kılıf idi…
Şimdi, her kim Sarı Yeleklilere öykünerek yeniden Gezi olayları peşinde koşmak arzusunu dillendiriyor ise ona biraz fazla dikkat etmek lazım. Çünkü amaç demokratik bir eylem değil, yakıp yıkarak istikrarsızlık ortamı oluşturmaktır…
Türkiye’nin hiçbir sorunu sokaklarda çözülemez. Türkiye var olan sorunlarını yine ve ancak meşru siyaset yollarıyla çözebilir. Bunun zemini de bellidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi…
İktidarı da, muhalefeti de TBMM çatısı altında milletin her kesiminin sesi olmak zorundadır. Milleti temsil edenlerin işlerini yapmak yerine milleti sokaklara sürükleme peşinde koşmaları hiçbir zaman demokrasi ile bağdaşmaz.
Türkiye sokaklarda çok vakit ve nesil kaybetti. Yeniden o günleri bu millete yaşatmaya kimsenin hakkı yok.
Meydanlar zaten milletimizindir. Demokratik eylemler için isteyen siyasi parti meydanları kullanabilir.
Şimdi önümüzde yerel seçimler var. Herkes meydanlara çıkacak. Kim hangi mesajı vermek istiyorsa buyursun meydanlara… Sokak çağrısı nedir?
Sokakları kargaşa ve kaos için kullanmak isteyenlere kesinlikle fırsat verilemez. Demokratik eylem ile antidemokratik ve şiddet içeren fiilleri aynı kefeye koyamayız.
Yeniden bu milletin evlatlarını birbirine kırdırmak için fırsat arayanlara da asla hoş bakamayız.
15 Temmuz kahramanları meydanlara çıktılar. Demokrasi için çıktılar. Fiili bir silahlı darbeye karşı iradelerini teslim etmeyeceklerini söylemek için çıktılar. 15 Temmuz bir sokak hareketi değil, özgürlüğünü korumak isteyen bir milletin meydanlara sığmayan büyük cesaretidir. Gezi ile asla benzeşmez.
Gezi benzeri eylemlere hiçbir şekilde bir meşruiyet atfedilemez. Ülkemizi ve insanlarımızı sokağa çağıranlara itibar edemeyiz.
Siyaset her ne söyleyecekse TBMM’de ve seçim meydanlarında söyleyebilir, söylemelidir.