TÜSİAD Cinsiyet Eşitliği Komitesi Başkanı Oya Ünlü Kızıl'dan kadın algısı açıklaması!
TÜSİAD, ‘TV Dizilerinde Kadın Algısı' başlıklı araştırmasının sonuçlarını açıkladı. TÜSİAD Cinsiyet Eşitliği Komitesi Başkanı Oya Ünlü Kızıl Sözcü’ye detayları anlattı.
Sözcü'den Özlem Gürses'in haberine göre;TÜSİAD, ‘TV Dizilerinde Kadın Algısı' başlıklı araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Araştırma ‘kadın'ın, Türkiye'de en çok izlenen 12 dizide gerçeğin çok dışında ve ne yazık ki tek bir kalıp içinde resmedildiğini ortaya koyuyor: Hiç iş konuşmayan, hep ağlak, zayıf, hüzünlü varlıklar…
TÜSİAD Cinsiyet Eşitliği Komitesi Başkanı Oya Ünlü Kızıl'la hem bu araştırmayı hem de kadının toplumdaki rolünü konuştum…
– TÜSİAD çatısı altındaki komiteniz asıl olarak neyi değiştirmek için çalışıyor?
Biz toplumsal cinsiyet eşitliğini sürdürülebilir kalkınmanın, kapsayıcı büyümenin, insani gelişmenin, demokratik gelişmişliğin vazgeçilmez bir unsuru olarak görüyoruz. Bütünsel olarak ele almamız gereken konu bu, yasal düzenlemelerden iletişime, sosyal haklardan eğitim sorunlarına kadar. Fakat bu problem evreninin bir ortak keseni var, o da ön yargılar. Her şeyden önce ön yargıların değişmesi gerekiyor, ancak bu şekilde yol alınabiliyor.
UZMANLARLA ORTAK ÇALIŞMA
– Bunun için mi TV dizilerini kadın algısı açısından incelemek istediniz?
Önyargılarla mücadelede en etkili yöntem nedir diye baktık. Birleşmiş Milletler Kadın Programı UN Women'ın yaptırdığı araştırma bize burada yol gösterdi. O araştırma kitlesel iletişimin toplumsal önyargıları değiştirmedeki büyük gücünü de ortaya koyuyor, eğitimden bile çok daha etkili. Türkiye'de TV seyretme oranları günde 4 buçuk saat ve bu dünya ortalamasının ciddi şekilde üstünde. En çok da dizi izliyor Türk toplumu. Bu nedenle dizilerde ve reklamlardaki kadın algısını değiştirmek üzere yapımcılarla bir araya geldik.
– Peki nasıl bir yol haritası izlediniz bu çalışmada?
Reklamlardan başladık, TÜSİAD üyesi markalarımızdan reklam filmlerinde bu amaca katkı sağlamalarını istedik. Kadın konusunda çalışan uzmanlarla bir rehber hazırlattık. Bu rehber, reklamlardaki kalıp yargıları kırmak için şirketlerimizin çalıştığı ajanslara da ulaştırıldı. Şu ana kadar 55 ajansla bu kapsamda çalıştaylar yaptık.
Reklam Verenler Derneği, Reklamcılar Derneği, Halkla İlişkiler Derneği, Kurumsal İletişimciler Derneği, tümü bu projede paydaşımız oldular. Bu çatı örgütler ve üyeleri hep var olan kalıp yargıların dışında, reklamlarda özellikle kadının resmediliş şeklinde çeşitlilik sunan yaklaşımları destekliyorlar. Zamanla bunu bir norm haline getirmek için çalışıyoruz, ölçebiliriz, ödül verebiliriz. Yapıcı teşvik mekanizmaları düşünüyoruz.
12 DİZİ TEK TEK İNCELENDİ
– Araştırma sonuçları vahim! Kadınlar dizilerde hep ezik, hep hüzünlü, hep zayıf, şiddet gören, çaresiz varlıklar olarak çıkmış… Bunun dışında da anaç, eğitimsiz ve evde oturan insanlar…
Kadir Has Üniversitesi'yle yürüttüğümüz araştırmamızda Türkiye'de en çok izlenen 12 dizi seçildi ve bunların mayıs ayı boyunca her bölümü sahne sahne analiz edildi. Sonuçlar çok çarpıcı sizin de belirttiğiniz gibi! Çoğu zaman farkında bile olmadan bu kalıpları ve ön yargıları besleyecek bir dil kullanıyoruz. Oysa özellikle reklam ve dizi sektörü son derece gelişmiş ve yaratıcı zihinlerden oluşuyor, onlar da bazı unsurları bizim bu çalışmalarımızla fark ettiler.
Aynı sorun erkekler için de geçerli, bir erkek dizilerde sürekli agresif, öfkeli, şiddet uygulayan biri olarak gösterilirse bu normalleşiyor. Üstelik kadınlar fiziksel kalıplara da sıkıştırılmış, erkekler yelpazenin her yerinde gösterilirken kadınlar hep 39 yaş altı, zayıf ya da anaç ve mutlaka kilolu! Burada temel mesele her açıdan “çeşitliliği sağlamak”. Duygusal kadın var da duygusal erkek yok mu? Ya da tersi…
– Araştırma sonuçlarından ve TÜSİAD'ın tüm bu çalışmalarından nasıl bir çözüm çıkacak?
Dünyada 21 ülkede bu konuda yasal düzenlemeler var, en son mesela Makron Fransa'da cinsiyetçi reklamların denetleneceğini ve belli cezalar getirileceğini açıkladı. Biz cezayı değil, ödülü benimsemek istiyoruz. İstiyoruz ki çözümler de sektörün kanaat önderleri tarafından ortaya atılsın. Bu konuyu onlar da dert etsinler. Tabii ki steril dizilerden bahsetmiyoruz, mükemmel kadınlar, mükemmel erkekler, mükemmel çocuklar… Böyle bir dünya yok, biliyoruz. Sadece yanlış kalıpların ve önyargıların kemikleşmesine bir son verelim istiyoruz.