TÜSİAD ve TOBB destekli Marshall Fonu'nun Ankara direktörü Ünlühisarcıklı, Erdoğan'sız Türkiye hayali kuruyor
Tuhaf ilişkilerin merkezinde bulunan, başkanlığını eski ABD Dışişleri Müsteşar Yardımcısının yaptığı, özellikle bu sıralar Belarus ve Karadeniz hakkında araştırmalar yapan German Marshall Fund of the United States of America isimli kuruluşunun Ankara ofisi direktörü Özgür Ünlühisarcıklı'nın Türkiye ile ilgili yazdığı analiz çok tartışılacak.
SuperHaber, Ankara'dan başlayarak izini sürdüğü dikkat çekici bir ABD düşünce ve fonlama kuruluşun olan German Marshall Fund of the United States of America’nın yüzlerce bağışçısı arasında CIA'in yan kuruluşu olduğu bilinen RAND Corporation, ABD'nin köklü savunma şirketi Lockheed Martin'in yanısıra iki de tanıdık STK ile karşılaşmıştı: TÜSİAD VE TOBB.
Türkiye'den TÜSİAD VE TOBB'un bağış yaptığı, başkanı eski ABD Dışişleri Müsteşar Yardımcısının olan, özellikle bu sıralar Belarus ve Karadeniz hakkında araştırmalar yapan German Marshall Fund of the United States of America isimli kuruluşunun Ankara ofisi direktörü Özgür Ünlühisarcıklı'nın Türkiye ile ilgili yazdığı analiz çok tartışılacak.
Tuhaf ilişkilerin merkezinde bulunan German Marshall Fund of the United States of America isimli düşünce ve fonlama kuruluşunun Ankara temsilcisi Özgür Ünlühisarcıklı'nın, çalıştığı Washington D.C. merkezli kuruluş için kaleme aldığı analizin çevirisinin dikkat çekici yerlerinin Türkçe tercümesi:
Türkiye'de yakın zamana kadar, taraftarlarının ona olan bağlılığı, siyasi zekası ve doğru şekilde işleyen bir muhalefetin olmaması gibi çeşitli faktörler nedeniyle Erdoğan'ın seçimle mağlup edilemeyeceğine dair yaygın bir inanış vardı.
MEĞERSE İKTİDAR HAKLIYMIŞ: SEÇİMLER GERÇEK VE ADİL
Temmuz 2016'daki başarısız darbe girişimi ve ardından gelen baskıcı yönetim ve OHAL sonrasında yeni bir inanış ortaya çıkmıştı: Türkiye artık seçim sonuçlarının önceden belirleneceği otoriter bir diktatör devletiydi. AK Parti ise, seçimlerin gerçek ve rekabetçi olduğunu ve muhalefetin gerçek bir kazanma şansı olduğunu savunuyordu.
AK Partinin argümanının doğru olduğu Mart 2019 yerel seçimlerinde kanıtlandı. Ankara ve İstanbul dahil büyükşehirlerin çoğunda muhalefet yerel seçimleri kazandı.
Sandıkları takip eden ve oyları koruyan sistem, aslına bakarsanız bugüne kadar sağlamlığını kanıtladı.
MUHALEFET SEÇİMLERİ KAZANIRSA NELER DEĞİŞECEK?
Türkiye, dış politikasının tarih, coğrafya, uluslararası sistem, bölgesel güç dengesi ve ulusal kapasite gibi faktörlerin yanı sıra değerler, kamuoyu ve iktidarın çıkarları tarafından belirlendiği ülkelerden bir istisna değil. Yapısal faktörler önemli, belki de baskın bir rol oynamaya devam edecek.
TÜRKİYE'NİN UZUN VADELİ STRATEJİSİ DEĞİŞECEK
Yapısal faktörler bir ülkenin uzun vadeli stratejisini belirler. Ancak, bunun nasıl izlendiği, hükümette bir değişiklik olması durumunda önemli ölçüde değişebilir.
Siyasi bir hükümet değişimi durumunda Türk dış politikasının özü kadar stili de değişecek.
AK PARTİ GİDERSE ABD VE AB İLE SICAK İLİŞKİLER OLACAK
“Mevsim değişikliği” senaryosunda olduğu gibi sınırlı veya “iklim değişikliği” senaryosunda olduğu gibi kapsamlı olsun, demokratik reformlar Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri ile daha sıcak ilişkilere yol açacaktır.
DOĞU AKDENİZ'DE TÜRKİYE KRİZİ ETKİN ŞEKİLDE YÖNETİLEBİLECEK
Irak, Suriye, Doğu Akdeniz, Güney Kafkasya veya Libya üzerindeki farklılıklar öylece ortadan kalkmayacaktı. Bununla birlikte, daha sıcak ilişkiler, bunların büyük krizlere dönüşmeden daha etkin bir şekilde yönetilebileceği anlamına gelir.
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİ DESTEKLEMEYEN BİR HÜKÜMET DAHA GÜVENİLİR OLURDU
Türkiye, bölgesinde karşı karşıya olduğu diplomatik izolasyonu aşmak için Suudi Arabistan ve bölgesel ağının yanı sıra İsrail ile şimdiden bir uzlaşma arayışına girdi, ancak Müslüman Kardeşleri desteklemeyen yeni bir hükümetle bunun gerçekleşmesi çok daha güvenilir bir şekilde yapabilirdi.
RUSYA OLAN İLİŞKİLERİNDE NATO İLE ÇELİŞMEYECEK
Yeni gelecek hükümet, Türkiye'nin Rusya ile ilişkisini terk etmeyecek, ancak Batılı müttefiklerle daha sıcak ilişkilere sahip olan bir hükümet, muhtemelen bu ilişkiyi Türkiye'nin NATO üyeliğiyle çelişmeyecek şekilde çerçeveleyecektir.
DOĞU AKDENİZ'DE ZORLAYICI DİPLOMASİDEN VAZGEÇECEK
Ülke, yeni bir hükümet altında Doğu Akdeniz'deki çıkarlarının peşinden gitmeye devam edecek, ancak artık diplomatik olarak izole edilmeyecek, temel araç olarak zorlama yerine diplomasiyi kullanacak.
Kısacası, siyasi bir geçiş durumunda Türk dış politikası özü olmasa da üslubu değişecektir.
PEKİ ABD VE AB BUNUN GERÇEKLEŞMESİ İÇİN NELER YAPABİLİR?
FAZLA GÖZE BATIRMADAN, SESSİZCE PLANLANMALI...
Önemli bir soru, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bunların herhangi birinde nasıl bir rol oynayabileceğidir. Her şeyden önce resmi olarak Türkiye'nin iç siyasetinden uzak durmak zorundalar ve bu nokta fazla göze batırılamaz.
Ancak, siyasi bir değişiklik olursa -ve olduğunda, ABD'nin ve özellikle AB'nin nasıl tepki vereceği, Türkiye'nin yalnızca yüzeysel bir mevsim değişikliği mi yoksa temelden iklim değişikliği mi yaşayacağını etkileyebilir.
AB ÜYELİK VERMESE DE VİZELERİ KOLAYLAŞTIRABİLİR
AB üyeliği perspektifi, 1999–2005 yıllarında Türkiye'deki kapsamlı demokratik reformların arkasındaki ana itici güçlerden biriydi. AB şu anda üyelik için gerçekçi bir perspektif sunacak durumda değil, ancak gümrük birliğinin modernizasyonu, vize serbestisi, yeşil dönüşümün kolaylaştırılması ve dış politika diyaloğunun güçlendirilmesini içeren bir geçici paket de benzer bir rol oynayabilir.
ABD İSE TÜRKİYE'Yİ NATO'NUN ROTASINA GERİ SOKABİLİR
Amerika Birleşik Devletleri, yalnızca yaptırımlara dayanmak yerine Rusya'dan aldığı S-400 hava savunma sistemini terk etmeye teşvik ederek Türkiye'nin NATO'nun ana akımına geri dönmesine yardımcı olabilir. Bunlar, siyasi bir geçiş olması durumunda AB ve ABD'nin Türkiye'de nasıl olumlu bir rol oynayabileceğinin sadece birkaç örneğidir.
ABD YENİ HÜKÜMETE NE TEKLİF EDECEĞİNİ SESSİZCE PLANLAMALI
AB ve ABD, seçimlere kadar bekle-gör yaklaşımını benimsedi. Bu makul bir yaklaşım olsa da, Türkiye'yi tekrar Batı'ya yönlendirmesine yardımcı olacak yeni bir hükümete ne teklif edeceklerini sessizce planlamaktan alıkoymamalı.
SİYASİ DEĞİŞİM DÜŞÜNDÜĞÜNÜZDEN DAHA ERKEN YAŞANABİLİR
Herhangi bir hükümetin erken dönemi, gelecekteki yolunu belirlemede kritik öneme sahiptir - eğer AB ve ABD, nasıl tepki vereceğini düşünmeye başlamak için Türkiye'de siyasi değişimin olmasını beklerse, olayları bu yönde etkilemek için çok geç olabilir.
Yeni politikaların planlanması ve geliştirilmesi çok zaman alıyor, ancak bu kaçınılmaz bir sonuç olmasa da Türkiye'deki siyasi değişim de birçok kişinin tahmininden daha erken gelebilir.
-Çevirinin Sonu-
GERMAN MARSHALL FUND OF THE UNITES STATES NEDİR?
German Marshall Fund of the USA, Washington D.C. merkezli bir fonlama ve düşünce kuruluşu. Kendi websitesine göre amacı 'Transatlantik iş birliklerini güçlendirmek'. 1972 yılında, Soğuk Savaş'ta Batı Almanya'ya yapılan yardımların üzerine kuruldu. ABD hükümeti ve CIA'e yakın kuruluşlar kadar Almanya ve AB tarafından da destekleniyor.
Tabii bir de TÜSİAD ve TOBB tarafından.
DÜŞÜNCE KURULUŞUNUN BAŞKANI ESKİ ABD DIŞİŞLERİ MÜSTEŞAR YARDIMCISI
Başkanlığını ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar eski Yardımcısı'nın yaptığı, Soğuk Savaş'ta kurulmuş ve çok çeşitli ve ilginç yerlerden bağışlar alan bir kuruluş. Özellkle şu anda Karadeniz ve Belarus konusunda 'araştırma ve analizler' yapıyorlar.
'DÜŞÜNCE KURULUŞUNUN' BAĞIŞÇI LİSTESİNDE AKILALMAZ DETAY
Vakfın bağışçıları arasında Lockheed Martin, Raytheon gibi birçok ünlü ABD savunma şirketinin yanısıra ABD Dışişleri Bakanlığı, -CIA bağlantılı- RAND Corporation, Fransa'nın ABD Büyükelçiliği ve çeşitli NATO kuruluşları gibi yerler var.
RAND CORPORATION, LOCKHEED MARTIN, TÜSİAD VE TOBB BAĞIŞ YAPIYOR
Bu kuruluşunun binlerce satırdan oluşan bağışçı listesinde iki tanıdık STK var: TÜSİAD ve TOBB. Devasa bağışçı listesinde Türkiye merkezli başka herhangi bir kurum veya kuruluş bulunmuyor.
ÖZGÜR ÜNLÜHİSARCIKLI KİMDİR?
Özgür Ünlühisarcıklı, German Marshall Fund of the United States'in (GMF) Ankara direktörü.
GMF'ye katılmadan önce Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın Kaynak Geliştirme Daire Başkanlığı görevini yürüttü.
Ünlühisarcıklı, daha önce katılımcı demokrasiyi destekleyen bir Türk STK'sı olan ARI Hareketi'nin direktörlüğünü ve AB Danışmanlık ve Yatırım Hizmetleri'nde danışman olarak çalıştı.
Robert Kolej'den (İstanbul) mezun olan Ünlühisarcıklı, lisans derecesini Marmara Üniversitesi'nden işletme üzerine, yüksek lisans derecesini ise Koç Üniversitesi'nden aldı.
Anadili olan Türkçe'nin yanı sıra akıcı İngilizce bilmekte.
TÜSİAD VE TOBB, ismi CIA ile anılan kuruluşla aynı yerin bağışçısı!
Kaynak: SuperHaber