Uğur Karakullukçu sıcağı sıcağına yorumladı / ÖZEL RÖPORTAJ

Ekranların sevilen spor yorumcusu, gazeteci Uğur Karakullukçu ile SuperHaber ekibi olarak bir söyleşi gerçekleştirdik. Karakullukçu, futbol takımlarının transfer çalışmalarından, kulüplerin borç yüküne kadar birçok konuda merak edilenleri yanıtladı. Kulüplerin teorik olarak battığını söyleyen Karakullukçu, "Eğer daha fazla borçları olmadıysa, devlete teşekkür borçlular" dedi.

Gazeteci Uğur Karakullukçu ile SuperHaber ekibi olarak keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Beşiktaş'ın transfer çalışmaları hakkında bilgi veren Karakullukçu, "Vagner Love transferi bitmek üzere. 3.2 milyon Euro gibi bir bedel konuşuluyor. Kısa vadede verim alınacağı kesin" dedi.

Takımların maddi durumu hakkında da merak edilenleri yanıtlayan deneyimli yorumcu, Kulüpler Yasası'nın çıkması ve yöneticilerin yaptıkları borçlardan sorumlu olmaları gerektiğini ifade etti.

İnternet mecrasını etkin kullanmak size gazetecilik mesleği açısından neler kazandırdı?

Biliyorsunuz ki, gazeteciliğin temel dürtüsü merak. Merak etmeyen insandan bir şeyi araştırmayı bekleyemezsin.
Merak ederek, sorgulayarak başladım. Orası benim için ciddi şekilde pratik yaptığım mecra oldu.

Blog kariyerim olmasa bugün gazetecilik yapıyor olmazdım. Görünür olmamı sağladı bir yandan. O dönem bloglar gazetelere ciddi bir alternatif oluşturuyordu. Hemen her konuda uzman bir kişi bulabiliyordunuz. Haberler için günlük gazetelerden yararlanıyorduk ama analiz için bloglar çok önemliydi.

Bu durum bir uzmanlaşmaya yol açtı. O dönem blog yazan, Emre Özcan, Alper Öcal, Orhan Uluca gibi arkadaşlarım medyada görev yapıyorlar.

Blog dünyası bize bir fırsat açtı. Bu fırsatın olması, medyanın çok önem vermediği konuları işlemiş olmaktan geliyordu.
İnternet, insanların uzmanlık alanlarını gösterebilecek bir mecra aynı zamanda.

Herkes Twitter’ın kötü taraflarından bahseder ama ben Ganalı, Singapurlu bir radyoya röportaj veriyorsam bunun sebebi sosyal medyadır. Aynı zamanda, Polonyalı bir gazeteciyi Euro 2012’da Lig Radyo’ya bağladım, bunlar Twitter sayesinde oldu.

Nasıl kullanırsak öyledir sosyal medya. İnsan oradan beslenebilir hatta oraya bir şeyler de katabilir.

Sosyal medya temas kültürünü yok ederken başka bir açıdan baktığımızda yeni bir temas kültürü yaratıyor.

Tabii ki.

Galatasaray’ın yeni başkanı Mustafa Cengiz oldu. Dursun Özbek’in kazanması bekleniyordu. Galatasaray’daki yeni dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dursun Özbek Galatasaray kongre üyelerini küçümsemek gibi bir hata yaptı.

“Mustafa Cengiz kazandı ya da Dursun Özbek kaybetti” seçenekleri bana sunulsa ben Dursun Özbek kaybetti seçeneğini seçerim. Çünkü bu seçimin kurgusunu yapan, zamanını belirleyen oydu. Seçim motivasyonunu kendisi aleyhine kullandı. Toplu oy sağlayacak depoları olduğunu düşündü.

Katılımın düşük olması beklenen bir seçimde, kulüp üyelerini rencide etti, “Tüydüler, kaçtılar” dedi.

Mustafa Cengiz, “Ben Mayıs’ta seçim yapacağım” demeseydi seçilmezdi diye düşünüyorum. Doğru bir politika uyguladı ve Galatasaray üyelerinin hassasiyetlerine uygun davrandı.

Ödeme zorlukları var ama bu ödeme zorluklarını çıkaran Mustafa Cengiz değil. Galatasaray’ı taşıma suyuyla yönetmek, kötü yönetimle kendini tekrardan seçtirmeye çalışmak doğru değil.

Dursun Özbek negatif bir politika belirledi ve tabuta son çiviyi kendisi çaktı “Tüydüler” diyerek.

Mustafa Cengiz ilk 1-2 ay zorluk yaşayacaktır. Bunun sebebi 2.5 yıl kulübün başında olan ve seçimden 3 gün sonraya 5 milyon dolar alacak koyan Dursun Özbek’in ta kendisidir.

WhatsApp_Image_2018-01-25_at_21.15.46

Fenerbahçe transfer yapacak mı ve neden yapmıyor?

Fenerbahçe’nin transfer yapması çok zor.

Fenerbahçe çok ciddi sözler verdi: “Bu sezon sadece 30 milyon, gelecek sezon 20 milyon, sonraki sezon 10 milyon Euro zarar edeceğim” dedi. Bunlar çok tutturulabilir sözler değil hele ki takım yenilenme aşamasındaysa.

Yazın Simon Kjaer'ın satışı olmasaydı, bu kadar transfer dahi yapılamazdı.

Fenerbahçe oyuncu satmadan yeni oyuncu alabiliyor ancak ellerinde öyle bir oyuncu yok. Belki Ozan Tufan olabilirdi ama kadro dışı kalmış bir oyuncuya hiçbir takım bonservis ödemez.

Bu sıkışıklığı anlayışla karşılıyorum ama onaylamıyorum. Çünkü bu tabloyu oluşturan da 2 sezon evvel rüya takım kurma hedefiyle Nani’ye, van Persie’ye, Skrtel'e çılgınca para harcanılan transfer yapısıdır.

O dönem herkes memnundu ama bedava elden giden Emre Belözoğlu’nun, Caner’in, Gökhan’ın yerini dolduramazsanız böyle sıkıntılar yaşarsınız.

Beşiktaş Cenk Tosun ile yollarını ayırdıktan sonra hala bir forvet transferi yapmadı ama medyada isimler geçiyor. Beşiktaş forvet alacak mı?

Beşiktaş bir forvet alacak. Vagner Love ismi ön plana çıktı. Hatta transfer bitmek üzere. 3.2 milyon Euro gibi bir bedel konuşuluyor. Kısa vadede verim alınacağı kesin.

Bu yaştaki bir futbolcuya bu kadar para vermek doğru mu diye sorarsan; yaz transfer döneminde olsa belki fazla bulunurdu. Ancak kısa sürede verim alınacağı için ve Cenk Tosun’dan bonuslarla beraber neredeyse 28 milyon Euro kazanıldığı için küsuratla Vagner Love’ın transfer edilecek olmasını doğru buluyorum.

Larin ise biraz geleceğe yönelik bir transfer. Çünkü Beşiktaş’ın satılabilecek bir oyuncusu kalmadı. Parlatıp, vitrine koyabileceğiniz oyuncularınız her zaman olması gerekir, Beşiktaş da bu yola girmek istiyor. Ancak elinde o tarz bir oyuncu kalmadı.

Yaşlı bir takım Beşiktaş, genç oyunculara ihtiyacı var.

Larin Beşiktaş’a uygun bir oyuncu mu? Eksikleri olduğunu düşünüyorum, hava hâkimiyeti yüksek bir oyuncu. Fiziğine göre hareketli. Avrupa karakterine uygun olduğu şüpheli, kendine oynamayı seviyor.

Beşiktaş Bayern Münih maçlarına kısa bir süre kaldı. Siz temsilcimizin tur şansını nasıl görüyorsunuz?

Beşiktaş, içeride dışarıda da yenilse yine başarılıdır.

Şampiyonlar Ligi’ndeki hedef 2 tanedir; 1’inci gruptan çıkmak, 2’inci lider çıkmaktır. Beşiktaş bunların ikisini de gerçekleştirdi.

Grup lideri olarak Münih’i çekip elenirseniz bunun suçlusu siz olmazsınız.

Beşiktaş gelecek sene gruptan lider çıkarsa, belki Sevilla, Gent ya da Apoel ile karşılaşacak. Önemli olan o kurada olabilmek.

Bayern Münih turun net favorisidir. Beşiktaş elenirse buradan bir başarısızlık devşirmenin bir manası olmaz.

WhatsApp_Image_2018-01-25_at_21.15.44

Finansal Fair-Play, PSG, Bayern Münih, Manchester United gibi istediği oyuncuyu istediği paraya alan takımlarla Beşiktaş, Porto gibi takımlar arasındaki makasın uçuruma dönüşmesine sebep oluyor mu?

Uçurum açılıyor, bu konuda haklısın ama eskiden de böyleydi.

Bu anlamda eşitlik daha önce de olmamıştı. Daha çok geliri olan istediği oyuncuyu daha önce de alabiliyordu.

Televizyon yayınları da işin içine girdikçe, LA Liga, Premier Lig gibi ligler daha çok ilgi çekici haline geldiler ve makası açtılar. Bunu da hak ediyorlar.

Açılan makas tesadüfi değil ve bu konuda yapacak bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Süper Lig geçtiğimiz yıllara göre daha rekabetçi bir lig haline geldi. Zirveye oynayan takım sayısı fazla. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Büyük takımlar art arda kötü sezonlar geçirirlerse, refleks göstermek isterler. Hatta gerekirse maddi riskler alırlar.

Örnek göstermek gerekirse; Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor.

Geçen yıl Beşiktaş ve Başakşehir at başı gitmişti. Onlarda kadro kalitelerini artırdılar ve yarışa dahil oldular.
Daha rekabetçi olmasının en büyük sebebi bu.

Takımlar kadro kalitelerini artırmalarının sebebi ise, ellerini kollarını bağlayan bir şeyin olmaması. İlk 11’de 5 yabancı sınırı varsa bu bir kolunu bağlıyordu transfer yaparken.

Şimdi ise Galatasaray Osmanlıspor’dan da, Manchester City’den de, Marsilya’dan da transfer yapabiliyor.
En temel sebebi, yabancı serbestliği ve Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor’un geçtiğimiz yıllarda kulüp kapasitelerinin çok altında kalmaları.

Süper Lig’deki 4. büyük takımın toplam borcu 7.1 milyar dolar. Sizce bu sene şampiyon olamayan takımları ne gibi zorluklar bekliyor?

Her sezon bir piyango ödülü var ortada. Herkes bir bilet alıyor. Ödül ise Şampiyonlar Ligi katılımı.

10 senedir Şampiyonlar Ligi’ne iki takımla gittiğimiz olmadı.

Birçok takım sezona bu hedefle başlıyor ama bir takım bu ödülü alıyor ve diğerleri zarar yazıyor.

Böyle olunca 2038’in yayın gelirlerini temlik edip transfer yapmaya kalkıyorlar.

Eğer daha fazla borçları olmadıysa devlete teşekkür borçlular. Çünkü devlet sadece stopaj vergisi alıyor.
Teorik olarak batmış durumdalar ama böyle devam ederlerse fiilen de batacaklar.

UEFA’nın dışında kendilerinin de bir özdenetim oluşturmaları gerekiyor. Bunun için Kulüpler Yasası’nı önemli görüyorum. Keşke çıksa da yöneticiler borçlarından sorumlu olsalar.

arda_turan

Arda Turan’ın Başakşehir’e transfer olması, Arda’nın düşüşü mü yoksa Başakşehir’in yükselişi mi?

Burada önkoşul Başakşehir’in yükselişi. Çünkü bu teklifi yapabilecek maddi yeterliliğe sahip olabilmeniz gerekiyor.

Arda Turan Barcelona’dan Milan’a dahi gitse bu onun düşüşü olurdu. Arda Turan’ın ayrılışını Mascherano’nun vedasına benzetemeyiz.

Teknik kapasitesi yüksek olan oyunculara orada tahammül gösteriliyor, fiziksel olarak bazen yeterli olmasa da. Örneğin İniesta’nın teknik kapasitesi tartışılmaz ama fiziksel olarak 5 sene öncesiyle kıyas kabul etmez. Ona göre bir formül üretiyorlar, 60 dakika oynuyor ya da bir maç dinlendiriliyor. Arda orada tutunabilseydi kesinlikle kalmaya devam ederdi.
Teklif yapabilecek konumlara gelebilmesi Başakşehir’in yükselişidir ama asıl konu Arda Turan’ın düşüşüdür. Bu düşüş saha dışında yaptıklarıyla alakalı. Milli takım uçağındaki kavga, prim tartışmalarına dolaylı da olsa girmesi ile Barcelona’daki şansı iyi kullanamadı.

Katalan gazetecilerle konuştuğumuzda ise Arda’nın gidiş sebebini, reklam, saha dışındaki davranışları ve kulübü sahiplenmemesi olarak gösteriyorlar.

Arda bundan sonra hiç oynamasa da, Atletico Madrid’te kendini ispatlayıp Barcelona’ya giderek gerçekleştirdiği başarıyı kimse elinden alamaz.

Seyirci ortalaması hala istenilen düzeyde değil. Bu ortalamayı artırmak için ne yapılmalı?

Seyirci ortalaması meselesini 2’ye ayırmak lazım.

Bir, geleneksel olarak taraftarı olan kulüpler.
İki, taraftar kültürü olmayan kulüpler.

Taraftar kültürü olmayan kulüplerin seyirci çekmesi için iyi bir sinerji yakalaması ve başarılı olmaları gerekiyor. Bunun başka bir yolu yok. Örneği ise Kayserispor.

Diğer tarafta ise, geleneksel olarak taraftar çeken kulüpler var. Bu takımlar için, Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor, Bursaspor’u ve hatta lige yeni çıkmış olmasına rağmen Göztepe’yi sayabiliriz.

Başarılı kulüpler bilet fiyatlarını fahiş noktalara taşıyor.

Geçenlerde UEFA bir araştırma yayınladı. Avrupa’nın en pahalı 8. biletini Galatasaray satıyor.

Türk lirası ile Euro arasındaki kur farkını da düşünelim. Akıl almaz bir fiyat farkı var. Galatasaray’ın, Barcelona’dan, Manchester City’den daha pahalıya bilet satması doğru değil. Galatasaray’ı burada ayırmıyorum, Fenerbahçe ve Beşiktaş için de aynı şey geçerli.

İnsanlarda “Bu kadar para veriyorsam, ciddi bir başarı görmek isterim” diyor. Takım ise başarısız olunca taraftar da tepki gösteriyor. Burada suçlu taraftar değil.

Seyirci ortalamasının yükselmesinin sebebi takımların daha çekici olması, ikinci olarak da Göztepe’nin lige gelişi, Kayserispor’un güzel oyunu ve diğer kulüplerde izlenebilecek yabancı oyuncuların oluşu. Sivasspor’a Robinho geliyor Kone ile oynayacak. Vagner Love Alanyaspor’da, Eto’o yıllardır Antalya’da. Bu da kalitenin bir yansıması.

Son olarak Süper Lig'de, şampiyonluk yarışında hangi takımı önde görüyorsunuz?

Herhangi bir takımı önde görmüyorum. Çünkü, her takımın eksikleri var ve her takım devre arasında değişiklik yaşadı.
Galatasaray Fatih Hoca ile kimlik değişikliği yaşanacak. Ben olumlu olacağını düşünüyorum ama öyle ya da böyle bir değişiklik olacak.

Beşiktaş önemli bir oyuncusunu kaybetti, yenileme içinde. Santrafor alınacak. Deplasmanda krizler yaşıyorlar. Devam edecek mi etmeyecek mi?

Başakşehir’in transferleri, takımı son düzlükte şampiyonluğa aşina büyük kulüplere karşı diri tutabilecek mi?
Fenerbahçe’de eksikler var. Onların telafi edilip edilemeyeceğine bakmak lazım.

Özellikle önde gördüğüm bir takım yok ama illa ki dersen, “Bir iki takımı yarım adım ayır” o zaman cevabım şöyle olur: Galatasaray’ı ve Başakşehir’i yarım adım önde görüyorum Fenerbahçe ve Beşiktaş’a göre.

SuperHaber / Hasan Begdili

GÜNÜN VİDEOSU

Tarihi görüntüler! Bakan Fidan ve Suriye Lideri Ahmed El Şara Şam'ı seyrederek kahve içti

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye lideri Ahmed El Şara ile Şam'da Kasiyun Dağı'nda buluşarak şehir manzarasını seyretti. Bu tarihi an, iki ülke arasındaki diplomatik yakınlaşma ve bölgesel istikrar için yeni bir dönemi işaret etti.