Üniversitelerde ciddi bir sorun haline gelen bu durum akademisyenleri harekete geçirdi. Üniversiteler bu durum için adeta alarm veriyor! Yüksek Lisans ve Doktorasını tamamlamak isteyen öğrenciler, Çalıntı tez, para karşılığı tez yazdırma ve sahte diplomalar. Üniversitelerde giderek artan bu durum artık iş sektörüne dönmüş durumda. Akademik Danışmanlık Hizmeti veren şirketler arasında taksit yapanlar bile var ne yazıkki. Bu durum sadece Türkiye'de değil yabancı ülkelerde de yaşanıyor. Dünyanın farklı ülkelerinden diploma satın alanlar hatta Türkiye'deki gözde üniversitelerden sahte diplomalar yaptıranlar bile var.
Üniversitelerde sahte tez yazdıranlara para ve hapis cezası!
Üniversitelerde Unvan ve akademik kariyer için başvurulan çalıntı ve sahte tez yazdırma yöntemleri uygulanıyor. Üniversitelerde giderek artan bu durumda, sahtekarlığa başvuran kişiye diploma iptalinden hapis ve para cezasına kadar ciddi cezai işlemler uygulanıyor.
Ama bu Unvan ve akademik kariyer için yapılan sahtekarlığa karşı diploması iptal edilebiliyor, hatta para ve hapis cezası uygulanabiliyor. Bu durumda da emek veren kişilere yapılan haksızlığın önüne geçilmiş oluyor.
"Akademinin ciddi bir sorunu"
Yüksek lisans veya doktorada parayla tez yazdırma sorununun arttığını belirten Akademisyen-Yazar Ecehan Ersöz, "Bu tarz yöntemlere başvuranlar ne yazık ki olabiliyor. Akademinin ciddi bir sorunu. Yükseköğretim Kurulu daha önce bu konunun önüne geçmek için birçok adım atmış olsa da hâlâ yapanlar var. O kadar büyük bir sektöre dönüşmüş ki akademik danışmanlık adıyla hizmet veren şirketler arasında taksit yapanlar bile var" dedi.
"Böyle bir yola girmesi esasen yapmış olduğu işin doğasına aykırı"
Akademik çalışmalarda en çok istenen özelliğin özgünlük olduğuna dikkat çeken Ersöz, "İntihal ise olmaması gereken bir durum. Oysa ki ister yüksek lisans öğrencisi ister doktora öğrencisi olsun böyle bir yola girmesi esasen yapmış olduğu işin doğasına aykırı. Bilim yolunda yürümek, bir araştırma sorusu bularak, konu belirleyerek, bu konuyu etraflıca ele almayı ve bu sürecin tüm aşamalarında bizzat yer almayı gerektirir. Özetle buradaki amaç çalışmanın literatüre ne vadettiği ve ne değer kattığı. Bu tarz yanlış yöntemler ise çalışılan konuya hakim olmamayı, değer yaratamamayı ve ne yazık ki sadece bir unvan almak için yapılan çalışmaları ortaya çıkarıyor. Bu durumda da kazanılan akademik unvan hak edilmemiş oluyor. Konusuna hakim olunmayan, yazarı tarafından hazırlanmayan, 3. şahıslarca yazılmış tezler haliyle o kişiye aslında hiçbir şey kazandırmıyor. Bilimin birikimli ilerleyen bir süreç olduğunu düşünürsek bu tarz çalışmaların bilime ve literatüre de bir katkısı olmuyor, kopyala yapıştır sistemiyle bir şeylerin tekrarı oluyor" diye konuştu.
"Bu yolu tercih edenler akademik kariyerlerini tehlikeye atıyor"
İntihal oranının bir çalışmanın özgünlükten uzaklaşma değeri olduğunu kaydeden Ersöz, "Bu oran bir çalışmanın başka kaynaklara ne derece benzerlik taşıdığını gösterir. Bu değer her tez için programlarca belirleniyor ve belli bir kabul oranı olabiliyor. Kurumların tercihine göre yüzde 3 ila yüzde 10 arası farklı değerler uygulanabiliyor. Bunun üzerinde çıkan değerler tezi hazırlayan kişinin çalışmasına dair araştırmayı, gözlemi kendisinin yapmadığı ve bulguları kendisinin raporlamadığı, başka kaynaklardan derlediği anlamına geliyor. Bazı çalışmalarda yüzde 40'lara varan oranlara rastlanabiliyor. Başkalarına yaptırılan tezlerde bu oranlar yine yüksek çıkıyor. Bu yolu tercih edenler akademik kariyerlerini tehlikeye atıyor. Kullanılan kaynakları birebir kopyalamak sorun olduğu gibi faydalanılan kaynakları kaynakçada göstermemek de önemli bir sorun" ifadelerini kullandı.